Paylaş
Şimdi yeniden ‘boom’ (patlama) dönemindeyiz ve girişimci nereye yatırım yapacağının yanıtının peşinde. Bu sorunun yanıtı asla tek sektör ya da ürün olamaz. Ancak, ben okurlardan gelen sorular üzerine önce ‘teknoloji’ konusundaki fırsatlara dikkat çekmek istiyorum.
Bu sayfaya bir tablo koydum. Dikkatle incelerseniz, bazı ürünlerdeki sahiplik oranının ciddi düzeylere ulaştığını, bir bölümünde ise yolun başında olduğumuzu görüyorsunuz. Hem sahiplik oranının yüksek olduğu hem de düşük olduğu alanlar, girişimciler için yeni fırsatlar anlamına geliyor.
‘Neden’ diye soranlar için ‘bilişim’ sektörünün sunduğu fırsatları da ekleyerek yanıt vermek istiyorum:
-Türkiye’de tüketici elektroniği sektörü hızla büyüyor. 2007 yılında bu alan yüzde 20 gelişme gösterdi. Buna rağmen cirosu 6 milyar euro düzeyinde. 2010 yılında ise 10 milyar euro’ya ulaşacağı tahmin ediliyor.
-Bilişim işinde bir ürünün hızla gelişmesi, diğerleri için de büyüme nedeni oluyor. Tıpkı PC’ler gibi… İnternet gelişince PC’lere ilgi arttı. PC’ler yaygınlaşınca da internet hızlı büyümeye, yeni alanlar kazanmaya başladı.
-Rakamlara bakarsanız, Türkiye’de sahiplik, kişisel bilgisayarda (PC) yüzde 23.02, laptopta yüzde 5’ler düzeyinde. Avrupa Birliği’nin yeni üyelerinde bu oranlar yüzde 50’lere dayanmış durumda.
-Fotoğraf makinesi alanı inanılmaz bir hızla gelişiyor. O beraberinde yazıcı (printer) ürünlerini de sürüklüyor. Henüz oranlar çok düşük.
-Cep telefonunda penetrasyon oranı yüzde 90’lara yaklaştı. Ancak, bu, fırsatın bittiği anlamına gelmiyor. Ürün inanılmaz yenilikçi. Sahiplik oranının yüksekliği, yeni ürünlere ilginin de olacağı anlamına geliyor.
-DVD ve VCD sahiplik oranı, biraz da gazetelerin promosyonu ile hızlı yükseldi. Bu alan, yenileme ve ilk alımlarla büyüyecek. Ürün satışının yanı sıra ‘DVD shop’lar doğacak.
-Teknoloji de ürün bazındaki büyümeden ilk yararlananlar Teknosa ve MediaMarkt gibi organize perakendeciler olacak. Ancak, burada girişimcilere de büyük fırsatlar çıkacak.
-Örneğin, Türk Telekom, bu yıl içinde bayilerini teknoloji marketlere dönüştürecek. İçlerinde her türlü teknoloji ürünü satılabilen mağazalar ortaya çıkacak.
-Bazı perakendeciler, franchising ya da bayilik ile büyüyecekler. Bunlar teknoloji market tipi olabileceği gibi, GSM bazlı ya da bilgisayar satış noktaları şeklinde de gerçekleşebilecek.
-Türkiye çok geniş bir ülke... Bu ürünlerin satışının organizasyonu bir yana, servis ve danışmanlık da iş yaratacak. Şirket ve bireylere satılan PC’ler, aynı zamanda danışmanlık ve servis işini de körükleyecek. PC’lere parça, aksesuar ve internet bağlantı işi gelişecek.
-Hepsinden en önemli ve değerlisi, yazılım işi büyüyecek. Bilişim, yazılımla büyüyen bir alan. Türkiye’de 3.2 milyon işletme var. Bunun 780 bini şirketlerden oluşuyor. Kurumsal yazılıma her zaman ihtiyaç olacak.
Kısaca bilişim hızlı büyüyecek ve girişimcilere fırsatlar sunacak. Bunun için gelişmeleri iyi analiz etmek, bir de yurtdışındaki trendleri iyi izlemek lazım. Özellikle de ‘bilişimin başkenti’ ABD’yi… Oradan iyi fırsatlar da yakalanabilir.
Bakan da kuru doğru tahmin edememiş!
Televizyonlar bir süredir 2007’yi analiz edip, yeni yıla yönelik tahmin yapmaya çalışıyorlar. sevgili Afa Boran’ı dinledim bir kanaldı. Shuaa Capital Yükselen Piyasalar Direktörü Afa Boran, “Hem borsa hem de faiz açısından çok değerliyiz” değerlendirmesini yaptıktan sonra, kendisine sorulan 2008 yılına yönelik kur tahmini için şunları söyledi:
“Döviz için tahmin yapmak çok zor. Geçen yıl bir yuvarlak masa toplantısında şimdiki bakan Mehmet Şimşek ve Deniz Gökçe ile birlikte tahmin yaptık. Üçümüz de yanıldık. Şimdi de öyle olacağını düşünüyorum.”
Afa’nın sözünü ettiği yuvarlak masa toplantısı, bizim Capital’in, İş Yatırım ile birlikte yayınladığı Geniş Açı dergisi için, geçen yılın Mart ayında yapılmıştı bu toplantı. Üç konuğa da döviz tahminleri sorulmuş, Deniz Gökçe rakam vermekten kaçınmış, ancak “Bu seviyelerde kalırız” diyerek 1.4’lere işaret etmişti. Afa’nın tahmini de 1.46’lar düzeyindeydi.
Konuşmaları yeniden okudum. Afa, ısrarla şimdi Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı olan Mehmet Şimşek’in tahminini sormuş. Şimşek, tahmin konusunda pek isteksiz davrandıktan sonra şunları söylemiş: “Nokta tahminler gelişmekte olan ülkeler için yüzde 100 yanlış çıkar. Merrill Lynch’in raporları var: 1,51 ve 7,2… Bu benim kişisel tahminim değil.”
Gördüğünüz gibi üç tahmin de yıl sonu kapanışı olan 1.17 düzeyinden çok uzakta. Bunları, uzmanları ve bakanı zor durumda bırakmak için yazmıyorum. Daha önce de dikkat çekmiştim. İçinde bulunduğumuz dönemde “kur tahmini” yapmak çok zor ve anlamsız. İşlerinizi ve riskinizi iyi yönetin. Kazandığınız parayla borçlanın. Ana trende odaklanın, günlük işlemlerden kaçının. Bakın, milyonlarca doları yönetenler bile ciddi şekilde yanılıyorlar.
Haberi galiba birkaç ay önce okumuştum. Ancak devamı gelmedi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Saray Muhallebicisi’nin sahibi Kadir Topbaş’ın New York’ta Saray açacağına yönelik bir haberdi. Duyduğumda çok desteklemiştim. Çünkü, Saray’ı, iyi yönetildiği takdirde geleceğin başarılı zincirlerinden biri olarak görüyorum. Neden mi?
Birincisi, satılabilecek bir öyküsü var. Moda deyimiyle ‘deneyim’ yaşanabilecek bir mekan.
İkincisi, ‘standartlaşma’ işini başarmışlar. Fırın sütlaçı nereden alırsanız alın tadı ve kıvamı hiç değişmiyor.
Üçüncüsü, vakit geçirilebilecek iyi mekanlar oluşturuyorlar. Bağdat Caddesi’ndeki iki mağaza bu açıdan örnek.
Son olarak hizmet kalitesi ve çalışanları, ortalamanın üstünde. Hizmet aldığınızda geleneksel konukseverliği hissedebiliyorsunuz.
Ancak, büyümek, çok sayıda mağaza açmak her zaman risklidir. İyi bir yönetim, organizasyon ve eğitimli insan ister. Onu yapamayanlar da var.
Paylaş