Paylaş
Özellikle ekonominin küçüldüğü, işsizliğin arttığı, dolar kurunun yükseldiği dönemlerde iktidar partisi ciddi şekilde oy kaybına neden oldu.
İlk kez bu eğilimin dışında bir seçimi geride bıraktık. Sıkıntıdaki KOBİ’lerin olduğu iller, işsizliğin vurduğu ilçeler, girişimciliğin öne çıktığı merkezlerde, sıkıntılar sandığa yansımadı.
Ancak, bunlar seçimden ekonomik mesajların çıkmadığı anlamına da gelmiyor. Benim gördüğüm kadarıyla 29 Mart’ta yapılan yerel seçimlerde, belediye başkanlıkları ve il genel meclisi sonuçlarından, şu önemli mesajları almak mümkün:
Global krizde oy vermek
1. Kriz döneminde en çok işten çıkarma Bursa, Kocaeli, Sakarya, Denizli gibi illerde yaşandı. Hatta Bursa’da, alım gücü düşmesi nedeniyle bazı marketler de şubelerini kapattılar. Buna rağmen 4 ilde AKP açık ara önde seçimi kazandı. İşsizliğin, üretimdeki düşüşün faturası AKP’ye kesilmedi.
2. ‘Anadolu Kaplanları’ efsanesinin öncülüğünü Kayseri, Konya, Gaziantep, Denizli, K.maraş, Malatya ve Karaman gibi iller üstlenmişlerdir. Bu illerin tamamı yine AKP’yi seçti. ‘Anadolu sermayesi’, üretim ve ihracattaki düşüşten iktidarı sorumlu tutulmadı…
3. Girişimci iller de büyük ölçüde AKP’ye desteğe devam ettiler. ‘En çok işyeri bulunan 15 il’den 7’sinde AKP’nin alması da bunu ortaya koyuyor. 5 il CHP, 3 il de MHP’yi desteklemiş.
İstanbul’da neler yaşandı?
4. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TUİK) illerin kişi başına milli gelirlerine ait en yeni verisi 2001 yılına ait. Buna göre yapılan sıralamada ilk 25 içinde, CHP 10, MHP 2, DSP 1 ve AKP 12 ili kazandı. En yoksul 25 il içinde soldan sadece DSP’nin Ordu belediye başkanlığı var. Diğerlerinde AKP ve DPT ipi göğüsledi. Bu tablo, yüksek gelirli illerde sol oyların arttığını, yoksullarda ise ciddi şekilde gerilediğini ortaya koyuyor.
5. Benzer bir eğilim İstanbul’un ilçe ve mahallelerinde de gözleniyor. İlçelere göre TUİK’in rakamları yok. Ancak, en son araştırma bir özel kuruluş tarafından yapıldı. “İstanbul Perakende Harcamaları Raporu” adlı bu raporda, en zengin üç ilçe olarak Kadıköy, Büyükçekmece ve Beşiktaş olarak öne çıkıyor. Bu 3 ilçede de belediye başkanlığını CHP kazandı.
Batık kredilerden yeni bir sektör doğuyor
Bankacılık sektöründe sorunlu krediler Ocak 2009 sonu itibariyle 13.8 milyar TL düzeyine ulaşmış. Geçen yılın aynı ayında bu oran 9.3 milyar TL düzeyindeydi. Yüzde 50’ye yakın bir artış var.
Finansbank’ın genel müdürü Sinan Şahinbaş, Capital’e yaptığı açıklamada, yıl sonu için 14 milyar dolar tahmininde bulunmuş. Benzer tahminleri başka bankacılardan da duydum.
Yine bankacılardan aldığım tahminler, batık kredilerde en büyük tehlikesin kredi kartlarında olduğu yönünde… Kredi kartlarından sonra tüketici kredileri, ardından da KOBİ’lerin kullandıkları geliyor.
Bunu Merkez Bankası’nın rakamlarından da görüyoruz. Son rakamlar kredi kartlarındaki sorunlu kredi miktarının 2.2 milyar dolara, tüketici kredilerinde ise 2 milyar dolara ulaştığını ortaya koyuyor. Toplamda yüzde 50’ye, kredi kartlarında ise yüzde 100’e varan artışlar dikkati çekiyor.
Kredideki batak ne getirecek?
Hafta içinde birkaç bankacıyla sohbette bu konuyu konuştum. Büyük bir bankanın genel müdür yardımcısı, ‘Bizim genel müdürün bir numaralı hedefi kar değil, batık kredi miktarını en asgari düzeyde tutmak’ sözleriyle, durumu gözler önüne serdi. Hedef, başta kart ve tüketici olmak üzere kredi batığı miktarını azaltmak… Bu hedef, beraberinde yeni bir sektörü de yaratıyor. Aslında yaratıyor demeyelim, küçük bir işi, en azından önümüzdeki birkaç yıl için ‘büyük bir sektöre’ dönüştürüyor.
Nasıl mı? Sorunlu krediler o kadar büyüyor ki, bankaların hukuk departmanları ve onlarla birlikte çalışan hukuk büroları işin içinde çıkamıyorlar. Çünkü, daha önce genelde kredi kartı alacağı hukuk bürolarına veriliyordu. Şimdi tüketici, otomobil ve KOBİ kredilerinden de yoğun devirler gerçekleşiyor.
‘Çok para kazanılacak’
Bir bankanın genel müdür yardımcısından şunu dinledim:
‘Bir bankanın 300-400 milyon dolar alacağı varsa, bu büyük bir iş haline dönüşüyor. Yeterli sayıda avukat yok, talep arttığı için yetişemiyorlar. Bbu bürolar gelecek 2-3 yıl içinde batık kredilerden çok para kazanacak, ekmek yiyecekler.’
Bankacılardan edindiğim izlenim, şu anda kurumsal ve büyük ticari kredilerde sorun olmadığı yolunda… Onlar ödüyor ya da bir şekilde yapılandırıp yollarına devam ediyorlar. Şimdilik tehlike kart, bireysel ve KOBİ üçgeninde öne çıkıyor.
Müteahhitler Ağaoğlu’na neden teşekkür ediyor?
Gecen hafta Cuma günü ‘Türkiye’nin en iyi satışçısı’ diye Ali Ağaoğlu’ndan söz etmiştim. ‘Bahçelievler’deki konutlarını bitirdiğine inanmayanlar var ama bankacılardan öğrendim. Gerçekten satmış’ diye yazmıştım.
Yazım yayınlanınca Ali Ağaoğlu aradı. ‘Doğru diyorsun. Başlangıçta inanmayanlar vardı. Benim kulağıma da geliyordu’ diye konuşmaya başladı. Ardından da o tablonun dağıldığına dikkat çekti. Çünkü, çok sayıda inşaat şirketinin sahibi ve yöneticisi ziyaret etmiş ya da aramış. Ağaoğlu şöyle anlatıyor:
‘Arayan ve gelen çok oldu. Hepsi de ‘sizin sayenizde satış ofislerimizde hareket başladı. Sayenizde biz de satmaya başladık’ diyorlar. Teşekkür ediyorlar. Bizzat gelip teşekkür edenler bile oluyor.’
Elde kalan konutların gerekçesi
Ağaoğlu, inanmayanlar için de Bahçelievler projesindeki son bilgileri veriyor. Buna göre, satışa çıkardığı 1200 konuttan, Cuma günü itibariyle elinde sadece 98 adet kalmış. Bunların önemli bölümünü de kredi başvurusu, ‘kara liste’ ya da ‘onaylanmama’ nedeniyle geri çevrilenlerden oluşuyor.
Ali Ağaoğlu, ‘Krizde emlak alınmaz, araba alınmaz psikolojisini kırdık’ diye konuşuyor. Şimdi yoğunluğunu Ataşehir tarafına vermiş. 3 bin 636 konuttan elinde 624 konut kalmış. Bunlar arasında milyon dolarlıklar da varmış. O nedenle zaman almış. Ama ‘en kısa zamanda’ satacağına inancı tam gördüğüm kadarıyla…
Paylaş