ANKARA Hürriyet ilk günden bu yana, daha iyi bir kent yaşamı için getirdiği eleştiri ve öneriler nedeniyle defalarca sert tepkilerle, iftiralarla hatta hakaretlerle karşı karşıya kaldı.
Gariptir ki, o sert tepki vermeyi, iftira atmayı ve hakaret etmeyi kendilerine ‘stil’ haline getiren yöneticiler, devlet adamı sorumluluğu ile açıklama yapmaları gereken konularda susmayı tercih ettiler. Bu bile başlı başına Ankara Hürriyet’in eleştiri ve tespitlerindeki doğruluk payının ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor. Bu köşede de, bugüne kadar birçok eleştiri, tespit ve haber konusu yer aldı. İlgili kent yöneticileri, bunlar içinde büyük çoğunluğuna sessiz kalmayı tercih ettiler. Bir - iki örnek vermek gerekirse.. Geçtiğimiz yaz mevsiminin başında, Büyükşehir Belediyesi’nin Ankara’nın boş olduğu bu dönemde altyapı çalışmalarını hızla tamamlamak yerine, okulların açıldığı tarihi beklemeyi ve kalabalıklaşan kentte yaşamı felç etmeyi alışkanlık haline getirdiğini yazmıştım.. Ne yazık ki anlaşılamamış.. Tunalı Hilmi Caddesi’nin ne halde olduğunu, dün Ankara Hürriyet’te yer alan haberde gördünüz. Bir başka konu Ankara trafiği ve bir okuyucumuzun gönderdiği elektronik posta ile dikkat çektiği küçük ama önemli bir detaydı. Okuyucumuz, Ankara’da bir kaç tanesi dışında çok sayıda bulvar ve caddeye şerit çizgisi çekilmediğini, yollardaki mühendislik hatalarının buna imkan vermediğini iddia ediyordu. Yine kimse sesini çıkarmadı.. Bu köşede dile getirilen bir başka iddia, daha yakın bir zamanda ASKİ ile ilgiliydi. ASKİ yöneticilerinin, hukuki bir kararı uygulamayı dört yıl boyunca unutmaları nedeniyle kurumun uğradığı milyonlarca lira zarardan bahsettim. Bu konuda da çıt çıkmadı.. Yöneticilerin üzerinde konuşmamayı tercih ettiği bir başka Ankara ayıbı, Gökkuşağı Projesi.. Eskişehir yolunda yıllardır mekruh duran çirkin demir yığınına ne demeli..? Örnekleri çoğaltmak mümkün.. İşin üzücü yanı, ilgili kişi ve kurumlardan sorumlu üst devlet kurumları da susmayı tercih etti. İçişleri Bakanlığı.. Maliye Bakanlığı.. Sayıştaş.. Yargı.. Bizler yine de gazeteci olarak görevimizi yapmaya devam ediyoruz. Edeceğiz de.. Çok sevdiğim latince bir deyişin titreşimine güvenerek.. “Verba volant, scripta manent” Yani.. Söz uçar, yazı kalır..