Dokuz ayın Çarşambası

YILLAR önce sevinmiştik, metromuz olacaktı. Ama bir türlü olamadı. Atatürk Bulvarı’ın yıkıp yeniden yaptık, ama Kennedy Caddesi’nden Kızılay’a dönüş bir türlü açılmıyordu.

Aylarca bekledikten sonra, anladık ki, Rusya Elçiliği’nin arsasını kullanmak için izin almayı unutmuşuz. Dünyada kendi topraklarında yabancı bir ülkeye toprak kirası ödeyen tek ülke oluverdik.

Atatürk Bulvarı’na trilyonlarca para akıttık, sırf trafik aksın diye.. Ama gelin görün ki, Kuğulu Park tarafındaki otobüs durağının önünde trafik, ancak üç tane plastik kova ile akabiliyor. Trilyonlar harcayıp, kente üç plastik kova kazandırdık.

Büyükşehir, yıllar önce Eskişehir Yolu’nda kongre merkezi adı altında çirkin bir demir yığını dikti. Yıllar geçti, ama bir türlü bitmedi.

Üç beş alt geçide ’üç gün’, ’beş gün’ isimleri verdik. Gurur duyduk. Çayyolu metrosuna, ’nihayet metrosu’ adını koyabiliriz rahatlıkla.. Tabi birgün gerçekten biterse..

Bir de Gençlik Parkı vardı, hani aylar, hatta yıllar önce yıkılıp yeniden düzenlenerek açılacak olan. Verilen sözler, açıklanan tarihler vardı. Ne oldu?

Bir türlü bitmeyenlerin yanında, bir türlü başlanamayan komik projeleri de unutmamak lazım. Dev uçak heykelinin tepesinde, kömürlü semaverde çay keyfi yapacaktık. Hitit güneşi Ankara’yı simgelemez diye ortalığı ayağa kaldırırken, Nasrettin Hoca’yı Ankara’nın en önemli simgesi yapacaktık. Belki de ardından, Dikmen Vadisi’ne Denizli’nin horozunu bile dikebilirdik. Hatta, Büyükşehir’in yeni hizmet binasının tepesine dev bir karpuz, Diyarbakır’dan..

İşte Başkent Ankara..

Bitemeyen ve başlanamayanların yanında bitenler yok mu? Haksızlık etmemek lazım. Elbette var. Gökkuşağı Projesi Milli Kütüphane’nin önünde duruyor yıllardır, bitik..

Bir türlü bitmeyenler..

Bir türlü başlamayanlar..

Bir türlü bitenler..

Son dönemde gördüğüm Ankara, ’dokuz ayın Çarşambasını bir araya getirmiş’ bir kent.

Neden acaba?

Bu mühendisi tebrik etmeli

ANKARA’da gördüğüm son komiklik, Çayyolu Alacaatlı Mahallesi’nde yapılan kocaman bulvar oldu. Fotoğrafta da göreceğiniz gibi, asfaltın ortasında bir elektrik direği yükseliyor. Kaldırım yok, şerit çizgisi yok, ışıklandırma yok. Asfaltın sonunda Büyükşehir Belediyesi ’Yeni asfaltınız hayırlı olsun’ diye büyük bir pankart asmış. /images/100/0x0/55eb1155f018fbb8f8a8efa4İnanmayacaksınız belki ama, asfaltın sonu da yok. Bulvar bir anda bitiyor ve karşınıza iki bisikletin zor geçeceği, daracık bir yol ile evler çıkıyor.

Ben o bulvardan her geçtiğimde, komikliğine gülüyorum. Ama aynı zamanda, bir gün oradan geçerken ağlamaktan da çok korkuyorum.

Şeritsiz, kaldırımsız, ışıksız yolda bir gece, ya bir sürücü o direğe çarparsa? Ya bu kaza hayatına mal olursa? Ya karda kışta böyle bir kaza yüzünden o bölge üç gün elektriksiz kalırsa? Üç gün boyunca insanlar, elektriksiz kaldıkları için evlerinde soğuktan donarsa?

Büyükşehir Belediyesi rahat.. Kaza olursa, takdir-i ilahi der geçeriz. İnsanlar soğuktan donarsa, paket paket kömür var, göndeririz.

O bulvar inşaatının başında duran mühendisi de tebrik etmek, ödüllendirmek gerek. Hem dehası ve başarısı için, hem de ’Büyükşehir ruhu’nu böyle güzel özetleyip, anlattığı için..
Yazarın Tüm Yazıları