KREDİ kartları, Türkiye’deki kullanımı yaygınlaştığı günden beri ekonomi gündeminde her zaman ön sıralarda yerini aldı. Hayal bahçesinde ‘banknot ağacı’ zannederek dara düşen dar gelirliden tutun da, kredi kartına 12 taksitle tüp bebek yaptıran hayalleri taze çiftlere kadar herkesin yaşamı bu kartlarla yeniden şekillendi.
Yazının tam burasında, telefonuma gelen kısa mesaj sesi ile irkildim. Şaka gibi.. Mesaj bankadan geliyordu ve “Uluslararası ayrıcalıklarla zenginleştirilmiş Platinum Card’a hoşgeldiniz. Kartınız en kısa sürede adresinize ulaştırılacaktır” bilgisi verilmişti. İyi ama, benim böyle bir başvurum hiç olmadı ki..? Hatta ben yaşadığımız ülkede insanlara ‘zenginleştirilmiş’ kartlar yerine, ‘fakirleştirilmiş’ kartlar verilmesini daha doğru buldum çoğu zaman.. Çünkü zenginleştirilmiş kartlar, insanları fakirleştiriyordu. Geçen hafta Ulus’taki Sobacılar Çarşısı’nda bir diyaloga şahit oldum. Genç delikanlı, bekar evinin şofbeni için boru alacaktı. Önce 6 lira olan boruyu sıkı bir pazarlıkla 4 liraya düşürdü, ardından cebinden çıkardığı kredi kartını uzatıp “Taksit de olur mu abi..?” diye sordu. Gözümle görmesem, inanmazdım.. Dün Anadolu Ajansı’ndan gelen bir haber, beni kredi kartlarının farklı bir boyutuna götürdü. Türkiye Bakkallar ve Bayiler Federasyonu (TBBF) Yönetim Kurulu Üyesi Süleyman Yılmaz’ın, dikkat çektiği ilginç bir durum vardı. Yıldız, Türkiye genelinde dar ve orta gelirli birçok ailenin kredi kartlarına olan borçları yüzünden bakkala borç yazdırmaya başladığını bu nedenle borç defteri yeniden kabaran bakkalların batma noktasına geldiğini anlatıyordu. Konya’da bakkallar ilk defa bir banka ile pos cihazı alımı için anlaşma yapmışlar. Diğer bir deyişle ek maliyete katlanıp, veresiye defterlerini kredi kartı ekstresi olarak yeniden ‘şekillendirmeye’ karar vermişler. Bakalım bu strateji Konya’da bakkal amcayı iflasın eşiğinden kurtarabilecek mi..? Ama kredi kartları yaşamımıza girdiği günden bugüne yaşadığımız ‘filmin özeti’ gerçekten düşündürücü.. Önce kredi kartları ile tanıştık.. Sonra yaşamı taksitlendirdik.. Limitler yetmeyince limitleri artırdık.. Limitler dolunca, bakkal amcaya veresiye yaptık.. Veresiyeyi de ödemeyip, bakkal amcayı kredi kartının batmış ek hesabı yaptık.. Ve dar gelirli bir çok aileyi zor duruma düşüren kredi kartını mahalle bakkalına el birliği ile sokmayı başardık.. Bu filmin devamında, ilköğretim müfredatına kredi kartının doğru kullanımı ile ilgili bir ders eklenmesi bile gündeme gelebilir.. Çünkü sorun kredi kartında değil, kartı kullanmayı bilmeyen bizlerde ve tüketiciyi yanlış yönlendiren bankacılık sisteminde.. Taksitle harcayalım, ama taksitle yaşamayalım..