Popvirüs

Lale Barçın İMER
Haberin Devamı

Grup Gündoğarken

Bazı müzisyenler ya da topluluklar ‘‘sahne performanslarıyla’’ göz doldururlar. Albüm kayıt ya hiç yoktur ya da hiç olmayan kaset kayıtları mevcuttur. Oysa bu tür grup ya da müzisyenlerin canlı performansları mükemmelin üzerindedir.

Grup Gündoğarken, işte böyle bir ‘‘sahne topluluğudur’’... Ancak grubun son iki albümü mükemmel iki yapıt olarak karşımıza çıkıyor. ‘‘Mest Of Gündoğarken’’, geçen yıl piyasaya sürülmüş ve topluluğun birbirinden değerli şarkıları bugüne dek olmadığı kadar başarılı bir düzenleme ve bambaşka bir ‘‘kişilikle’’ buluşmuştu.

Şimdi ise, kısa bir süre önce müzik marketlere giren ‘‘Gündoğarken 1999’’ isimli albüm ‘‘kalitesiyle’’ göz dolduruyor. Hatta bana kalırsa ‘‘Gündoğarken ekibi’’ tarihinin en iyi iki albümünden birini gerçekleştirmiş bulunuyor.

Hemen söyleyeyim, albümdeki en ‘‘ticari’’ ve bana göre en ‘‘sıradan’’ şarkı, grubun şarkısı ‘‘Nafile Dünya’’... Bu parçayı dinlediğinizde sanki ‘‘hafif’’ bir yaz albümüyle karşı karşıya olduğunuzu düşünebilirsiniz, ancak en geç ikinci parçadan sonra albümün ‘‘ana karakteri’’ ortaya çıkıyor.

Albümde yer alan 14 şarkının belki sadece ikisini beğenmeyebilirsiniz. Bana göre grubun ‘‘Sensiz Olmaz’’ ile başlayan ‘‘yeni ve kaliteli’’ şarkı bombardımanı son şarkı ‘‘Tombalak Tomurcuk’’a kadar sürüyor. Şahane bir şarkı olan ‘‘Yağmur Ol Kızım’’ dışında (bu şarkı Burhan Şeşen'e ait) tüm şarkılar çoğu zaman olduğu gibi ‘‘Amca’’ İlhan Şeşen'e ait.

Şarkı yapılarında Akdeniz ile Anadolu kokuları Nikiforos Metaxas ilginç düzenlemeleri sayesinde farklı bir doku oluşturulmuş.

‘‘Sensiz Olmaz’’, ‘‘Penceremde Yağmurlar’’, ‘‘Herşey Bahane’’, ‘‘Değiştim Oysa’’, ‘‘Oynak Yarım’’, klasik Gündoğarken şarkıları kategorisine çabucak girilebilecek kalitede. ‘‘Yağmur Ol Kızım’’ ve türkü dokusuyla işlenmiş ‘‘Bi Türkü’’, ‘‘Tozduman’’ isimli eserler zaten çok ayrı güzellikte.

Kısaca durum şundan ibaret: ‘‘ciddi müzik dinleyicisinin’’ arşivine mutlaka girmeli...

Prestij yemekleri

Şu Mahsun Kırmızıgül gerçekten akıllı bir adam... Prestij Müzik'in ortakları da kuşkusuz öyle... Müzik sektöründe son yıllarda hızla büyüyen ve akıllı stratejilerle pek çok sanatçıyı bünyesine bağlayan, müzik kanallarını yine aynı politikayla kendine ‘‘gebe’’ eden şirket, epey yol almış görünüyor.

Genelde ‘‘arabesk‘‘ bir yapıya sahip gibi görünen şirket son yıllarda müzik alanlarında başarılı prodüksiyonlar gerçekleştirdi. Neyse, bu saptamalarımın sebebi ‘‘Kırmızıgül Ailesi'nin’’ son yapıtı...

‘‘Kardeşlik Türküsü’’nün kendi sanatçıları tarafından ‘‘çok sesli’’ koro şeklinde ‘‘ölümsüzleştirilmesi’’.

Bir zamanlar Michael Jackson ile Quincy Jones'un yaptığı ‘‘We Are The World’’ tarzı bir biçimde sunulan ‘‘Kardeşlik Türküsü’’nün bu yeni ‘‘yüzleri’’ hiç fena olmamış doğrusu... Klip de güzel, en önemlisi fikir de güzel; çalışma son derece düzeyli...

Yine de, ben Zerrin Özer'e o son ‘‘We Are All Brothers And Sisters’’ cümlesini İngilizce söyletmezdim... Çalışmada tek ‘‘sırıtan’’ nokta o çünkü...!

Yazarın Tüm Yazıları