Paylaş
Yavuz'un öldüğünü duyduğumda inanmamıştım. Bir gün önce, cilveleşen develer gibi, birbirimizi itip kakmış, karşılıklı sövüşüp tükürükleşmiştik...
Öldüğünü duyunca inanamadım. Doğrusu, inanmak istemedim.
Güzel bir insan gidince, nedense hep güzel anılar gelir aklıma...
* * *
Yavuz'un mapus-fakülte arkadaşı Rahmi Saltuk, elinde sazı, Ankara'ya geldiydi. Konser verecekti.
Kuru-kuru şarkı-türkü söylenmez... Odamda yer sofrası kurduk...
‘‘Yavuz'u da çağıralım!’’ dedi Rahmi... İtiraz edecek gibi oldum... Biliyorum, Yavuz iki kadeh içti mi, devrim marşlarıyla, halk türküleriyle, yeri yerinden oynatır, binayı kaldırır.
Öyle de oldu netekim...
Enternasyonal'in tam ortasındaydı Yavuz... İhtilal-i Kebir (1789) çoktan bitmiş, Ekim Devrimi (1917) yaklaşıyordu. Che Guevara henüz dağ çıkmamış, ama, küreselleşen dünyada ‘‘Commandante Che Guevara’’ yeni bestelenmişti.
Binada ihtilal rüzgárları estiğini zanneden herkes umutla odaya geldi. İhtilal olmadığını, Yavuz'un türkü çığırdığını anladılar, kovdum, gittiler.
Yer sofrası muhabbeti üç saat sonra bitti.
Yavuz'un sesi biraz kısılmıştı. Rahmi'ye döndü, ‘‘Biraz da sen söyle!’’ dedi. Rahmi'nin cevabı, Yavuz'un karakterini çok iyi özetler...
‘‘Sen amatörsün, ben profesyonel... Şuraya birkaç para attır da söyleyeyim...’’
Yavuz dopdolu küfretti, odadan çıktı.
Láf aramızda, kadehini yanında götürmeyi de ihmal etmedi.
* * *
‘‘Amatörlük’’ zevktir, aşktır.
Seversen yaparsın, sevmezsen bırakırsın...
‘‘Profesyonellik’’ para içindir, kerhen yaparsın...
Yavuz ekmek yediği mesleğinde amatördü.
Sevdiği için yaptı.
* * *
Sezen Aksu'ya ‘‘Minik Serçe’’ benzetmesi yaptı, tutturdu.
Tansu Çiller'e ‘‘Sarışın Güzel Kadın’’ dedi, herkes öyle zannetti.
Kabristandan eve döndüğümde, Yavuz'un ‘‘Sarışın Güzel Kadın’’ (Doğan Kitapçılık, 1999) kitabını açtım. Son olağanüstü kurultayda kimlerin tufaya geldiğinin, kimin getirdiğinin (Çiller) portresiydi.
Bölüm başlıklarına bakmamız yeter de artar bile...
1 Bedensel temas; 2 Uzak ara; 3 Bir Marilyn Monroe; 4 Pinokyo'nun burun vitesleri olsaydı; 5 Ayşe Nana Çiller'den dans öğrenebilirdi; 6 Sarışın bir afet-i cihan ki; 7 Kadının zaferi; 8 Çiller nereden nereye geldi; 9 Güce tapmak; 10 Çiller'i nasıl tanıdım; 11 Çiller ağlıyor; 12 Esmer güzel kadın Leyla Zana; 13 Sarışının diyalektik analizi; 14 Çiller'i mahveden kadınlar; 15 Sarışın günahlar; 16 Sarışının Türkiye tarihindeki máná ve ehemmiyeti...
* * *
Yavuz Gökmen'in yeni kitapları Doğan Yayıncılık'tan geliyor. Millenium'a yetişir. ‘‘Maskeli Kadın’’ çoksatarının yazarı Faruk Bildirici üşenmedi, derledi, toparladı. Bir güzel insana dostluk borcunu ödedi.
1 ‘‘Savaşmak Serbest, Sevişmek Yasak’’
2 ‘‘Bunları Yaşamak Kaçınılmazdı’’
3 ‘‘Güneş Toplayan Çocuklar’’
* * *
Sevgili Faruk Bildirici'nin ‘‘Maskeli Leydi’’ kitabı yüzünden Çiller familyasıyla bir sürü dávásı var. Faruk'un bir sözünü aktarayım...
‘‘Yazıları üçüncü, dördüncü, altıncı defa okuduğumda, Çiller'in kendisine áşık olduğunu zannettiği Yavuz Gökmen'i herkesin anladığını, ama, yanlış anladığını bir kere daha anladım... Benden çok eleştirmiş...’’
* * *
Yılbaşı hediyesi verecekseniz dostlarınıza, Yavuz Gökmen'in üç kitabını verin... Kimin dost, kimin düşman olduğunu, kimin ‘‘akım’’ derken ‘‘bokum’’ anladığını çok iyi öğrenirsiniz...
Paylaş