Hastalar ölebilir doktor öldüremez!

Kurthan FİŞEK
Haberin Devamı

İstanbul'daki özel bir hastanede (Alibeyköy), kadın-doğumcu bir doktor (Sedat Ekici), sakat doğması kesinleşen bir bebeği, ana rahminden çıkar çıkmaz, iğneyle öldürdü.

Doğumda bulunan anestezi uzmanı, başhekime şikâyet etti. Beraberce karakola gittiler, ‘‘şikâyetçi’’ oldular. Sonra mahkemede ifade verdiler.

Doktor da ifade verdi: ‘‘Gerekeni yaptım...’’

Serbest bırakıldı.

* * *

Hafızam beni gerilere götürüyor.

Bundan otuz dört yıl önce, Türkiye'de, gencecik, pırıl pırıl, idealist bir doktor vardı. Röntgen mütehassısı Alp Reel... Tam röntgen makinesini çalıştırmaya hazırlanıyordu, ani bir voltaj yükselmesiyle beraber elektrik kaçağı oldu, bitkisel hayata girdi, yirmi yıla yakın zaman orada kaldı.

Ölmemekte direndi Reel...

Arkadaşları yaşatmakta direndiler. Kurtulması mümkün değildi, ama, ‘‘merhamet ölümü’’ (ötanazi) kimsenin aklının kıyısından köşesinden geçmedi. Tek düşündükleri, ettikleri meslek yeminiydi.

‘‘Tıp meslek topluluğuna katıldığım bu anda, yaşamımı insanlık hizmetine adayacağıma, kişilerin sağlığının korunmasını ve geliştirilmesini, hastalarımın iyileştirilmesini her şeyden önce düşüneceğime, mesleğimi vicdanım ve onurumla uygulayacağıma, baskı ya da tehdit altında olsam bile, insan yaşam ve onuruna saygı göstereceğime, bilgilerimi insanlık yasalarına aykırı olarak kullanmayacağıma, namusum ve şerefim üzerine and içerim...’’

Otuz dört yıl önceki yemin değişmedi. Doktorlar da değişmedi.

Peki, değişen ne?

* * *

Sağlığın, eğitimin, namusun, insanca yaşama hakkının parayla alınıp satıldığı bir ortama girdi Türkiye... 12 Eylül darbesinin armağanıdır.

* * *

Merhamet ölümlerine Türk Tabipleri Birliği karşı... ‘‘Bizim, görevimiz, hastayı öldürmek değil, yaşatmaktır. Duyarsak, görürsek yapanı meslekten men ederiz..’’

Bir zamanların sağlık bakanı Yıldırım Aktuna karşı... Ama, çarpıcı bir ekleme yapıyor: ‘‘Organ mafyası var. Organlarını zengin hastalara satmak için adam öldürüldüğü söylentileri ulaştı kulağımıza... Peşindeyiz...’’

Ceza hukukçuları şiddetle karşı... ‘‘Hafifletici sebepler ne olursa olsun, şuurlu hastanın rızası, şuursuz hastanın ailesinin ricası bulunsun, bulunmasın, hastayı öldürmek veya intihar etmesine teşvik etmek kanunlarımıza göre suçtur. Ağır cezalık suçtur, cinayettir...’’

Burada parantez açalım...

Hayali bir olay...

‘‘Ötanazi’’ serbest kalırsa, üç kuruş maaşa çalışan birini satın alabilirsin... ‘‘Öldür zengin babamı... Zâten âhı gitmiş, vâhı kalmış... Mirasın dörtte biri senin...’’

Niye olmasın?

Parasıyla değil mi?

* * *

Dünya Tabipler Birliği'nin Madrid Bildirgesi (1987) var önümde...

‘‘Hastanın ya da yakın akrabalarının isteği üzerine, hasta yaşamının kasıtlı olarak sona erdirilmesi demek olan ötanazi, tıp ahlâkına aykırıdır...’’

* * *

Sedat Ekici serbest...

Susurluk çetesi serbest... Özel timciler serbest... Metin Göktepe'yi öldürmekten sanık polisler de serbest...

Suç işleyen herkes serbest...

Toplumu suça teşviktir bunun adı...

Yazarın Tüm Yazıları