Paylaş
Sayın Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel, telefonların dinlenmesine tepki gösterdi. Başkaları da gösterdi.
Şöyle bir telefondan haberiniz var mı? EE-8...
Askeri sahra telefonudur. Bir kablosu testislere, öbürü de sağ elin serçe parmağına bağlandıktan sonra, manyeto kolu şehvetle çevrilir.
Herkes gonuşur. Kimi garnından gonuşur, kimi gonuşturulur.
* * *
Apo gonuşuyo... Almanya, ilginçtir, son derece şaşkın...
Teröriste sahip çıksın mı, çıkmasın mı? Groge vaziyette...
Almanlar'ın 1977'de yaptığını biz bugün yapsa mıydık?
* * *
RAF üyelerini cezaevinden kurtarmak amacıyla Alman İşverenler Birliği Başkanı Hans Martin Schleyer'in ve Lufthansa uçağının kaçırılması üzerine, terörist mahkûmların serbest bırakılarak, Somali'ye gönderilmeleri gündeme geldi.
Ancak 17 Ekim 1977 gecesi Alman GSG 9 komandoları, Helmut Schmidt hükümetinin kararı üzerine Mogadişu Havaalanı'na baskın düzenleyerek, üç hava korsanını öldürdüler.
Mogadişu baskını sabahı saat 8.55'te RAF liderleri Andreas Baader, Gudrun Ensslin ve Jan-Carl Raspe hücrelerinde kurşunlanmış olarak bulundular.
Baader, Ensslin ve Raspe'nin ölümlerini RAF, ‘‘arkadaşlarının devlet tarafından infaz edildikleri’’ şeklinde kabul etti ve İşverenler Birliği Başkanı Schleyer'i öldürerek cesedini bir araba içinde Fransız makamlarına teslim etti.
13 Ekim 1977 günü saat 14.38'de Almanya, tarihinde ender görülür bir korsanlık eylemine tanık oldu. Lufthansa'nın ‘‘Landshut’’ isimli Boeing 737 tipi bir uçağı 4 Filistinli terörist tarafından kaçırıldı. Uçak Mayorka'dan Frankfurt'a gidiyordu.
Beş gün süresince hava korsanları cezaevinde bulunan RAF üyelerinin serbest bırakılmasını talep ettiler. Ancak, Alman hükümeti oyalama taktiği uygulayarak, zaman kazanmayı tercih etti. Uçak önce Kıbrıs Rum kesimine, Larnaka'ya indirildi. Daha sonra çeşitli Arap ülkeleri havaalanlarını dolaşan uçak, 17 Ekim günü sabaha karşı 04.34'te Somali'nin başkenti Mogadişu Havaalanı'na indirildi. Mogadişu'ya inişin ardından hava korsanları Alman kaptan pilotu öldürerek cesedini uçaktan attılar. Bunun üzerine Almanya'dan hareket eden GSG 9 antiterör grubu, akşam saatlerinde Mogadişu'ya ulaşarak, operasyon hazırlığına başladılar. Gece yarısı saat 23.55'te ise GSG 9 antiterör grubu, uçağı kaçıran 4 teröristten 3'ünü vurarak öldürdü ve rehineleri kurtardı.
RAF'LILARIN SONU
‘‘Landshut’’ uçağına düzenlenen baskının ardından 9 saat geçmişti. Andreas Baader, Gudrun Ensslin ve Jan-Carl Raspe, Stammheim cezaevinde hücrelerinde ölü ve İrmgard Möller ise ağır yaralı olarak bulundular.
Andreas Baader, Gudrun Ensslin ve Jan-Carl Raspe'nin hücrelerine soktukları silahlar ile kendilerini vurdukları açıklandı. Ancak bu açıklama, kamuoyunda inandırıcı bulunmadı.
Baader, Ensslin ve Raspe Hecker und Köch 7.65 ve 9 milimetre çaplı tabancalarla, İrmgard Möller ise ekmek bıçağı ile intihar etti. Silah seslerinin de duyulmamış olmasının nedeni açıklığa çıkmadı. Silahların cezaevine nasıl sokulduğu ve mahkûmların neden hücrelerinde gözetlenmediği hususları Almanya'da yıllarca tartışıldı. Bugün de halen tartışılmaktadır.
* * *
Kenan Evren, ‘‘Asmayalım da besleyelim mi?’’ dediydi.
Bunun alternatifi, Fransız başbakanının dediği üzere, ‘‘Bu Türkiye'nin kendi iç meselesidir, ona biz karışmayız ve hiç kimse karışamaz. Türkiye bir demokratik hukuk devletidir, kendisi çözer.’’
Osmanlı zamanında adil davrandığımız, adalet dağıttığımız Avrupalı'lardan hukuk dersi almaya ihtiyacımız yok... Hiç mi hiç yok.
Paylaş