Nereye kadar hocam!

BİR derbide iki sarı karttan kızarmak ve oyundan atılmak bir takımın kaderine dinamit koymaktır. Böyle bir çılgınlığı Fener derbisinde Cisse, Ali Sami Yen’de de Delgado yaptı.

Hadi, Çakır’ın Delgado’ya çıkarttığı ikinci sarı kartı, biraz abartılı düşünelim. Ancak, sarı kart damgasını yemiş bir kaptanın, hoşgörüye buz gibi bakan bir hakeme el-kol işaretleri ile yaklaşması inanılmaz bir sorumsuzluktur.

Ve bir adı da ihanettir. Cüneyt Çakır’ın yorumu ise bir fantazidir!

Her neyse... İlk yarıda yediği iki golden sonra kalan dakikalarda Beşiktaş’ın çekeceği sıkıntıları görmeye başladım.

Korkularım, savunmaya yönelik kronik ve kişisel hataların derbiye de yansımasıydı. Penaltılara bir itirazım yok. İlkinde Arda’yı kıskaca almış bir savunma üçlüsü, kaybolmuş bir pozisyonu penaltıya kadar götürüyorsa...

İkincisinde, Uğur İnceman henüz olgunlaşmamış bir pozisyonda, Lincoln’ü kaçırdıktan sonra el-ense deneyişleri ile rakibi ceza sahasında yıkıyorsa... Yediği bu kolay gollerle Beşiktaş’ın kazanmasını düşünmek iyimserlikten öteye gidemezdi.

* * *

Bunların her biri dünkü derbinin net görüntüleriydi. Ancak Beşiktaş’ı yenilgiye sürükleyen perde arkasındaki çelişkilerden birkaçını daha gündeme taşıyacağım.

Beşiktaş’ın orta alanda rakibe böylesine rahat ve kolay oynama fırsatı vereceğini hiç düşünmüyordum. Bu alandan Beşiktaş yarı alanına kaçan G.Saraylı sayısı kalabalık bir orduyu andırıyordu.

Beşiktaş orta alanı, bu istilaya hangi direniş mangası ile barikat kurabilirdi. Cisse, Delgado veya Seric’le mi... Ya da Beşiktaş’ın hücum gücünü oluşturan, ancak orta alanda ve sağda-solda koşmaktan halsiz düşen Nobre-Holosko ikilisiyle mi?

Beşiktaş’ın derbiyi kazanması mantık-akıl ve taktiksel açıdan mümkün değildi. Ve kazanamadı.

* * *

Ne Garip!
Beşiktaş bir derbideki kaderini sadece Tello’nun ayağından çıkacak toplara, paslara bağlamıştı.

Onu da geçiyorum... Tello top atacağı Nobre’nin orta sahadan kopup gelmesini beklerse... Holosko’yu sağ kanat yerine savunmaya yönelik bir noktada görürse... Atacağı pastan ne olur?

Beşiktaş, oyunun genelinde adeta bir hatalar zinciri oluşturdu. Savunmada-orta sahada ve hücumda. Bunu direkt Delgado’nun kırmızı kartına... Veya Cüneyt Çakır’ın Beşiktaş’ı çileden çıkartan birkaç düdüğüne bağlamayacağım.

Galatasaray derbisi Beşiktaş’a ağır geldi. Rakibin formu ve oyun kalitesi ağır bastı. Hiçbir Beşiktaşlı derbinin kaderini değiştirebilecek performansı gösteremedi.

Derler ki... Derbi kendi kahramanını yaratır.

Baktım da, Beşiktaş’ta maçı kurtaracak tek kahraman göremedim. Kusura bakmasın Mustafa Denizli hocam da depremden kurtulamadı.

Ve o da Ali Sami Yen’e gömüldü!

Gelecek haftalar Beşiktaş’a neler getirecek, meraklanıyorum. Yine de Denizli’nin maçtan sonra söylediği sözlerin gerçekleşeceği günü sabırla bekleyeceğim...

Benim adım Mustafa Denizli, bu takımın adı da Beşiktaş ise, neler olacağını herkes görecek!

Biz de bekliyoruz hocam.
Yazarın Tüm Yazıları