Her ikisi için söylenenleri dün gibi hatırlıyorum... Daum'un kişiliğine sataştılar, hasta adam damgası vurdular. Ve daha işe başlamadan boğazlayıp, bir köşeye fırlattılar.
Tükenmiş bir insanın F.Bahçe'de işi ne?
Van Hooijdonk'un da yaşına kafayı taktılar... Kariyerini, deneyim ve bilgisini hiçe sayarak, daha gelmeden başladılar hırpalamaya...
35'lik bir adamın F.Bahçe'de işi ne?
Yine dün gibi hatırlıyorum. İstanbulspor yenilgisinden sonra Daum'a gün biçenleri, tarih belirleyenleri...
Düşündükleri gibi olmadı. İstanbulspor şokundan sonra, F.Bahçe gitti deplasmanda Trabzonspor'dan üç puan aldı.
F.Bahçe tam 7 yıl sonra ilk kez Trabzonspor'u evinde yeniyordu.
Her Diyarbakır deplasmanı, F.Bahçe için bir kabustu. Hem Mustafa Denizli, hem de Werner Lorant'ın başını yemişti Diyabakır deplasmanları. Daum için de bir yıkım olabilirdi...
Yine bekledikleri gibi olmadı. F.Bahçe gitti Diyarbakır'dan da üç puan aldı.
F.Bahçe tam 21 yıl sonra ilk kez Diyarbakırspor'u evinde yeniyordu.
Ve her başarı Daum imzasını taşıyordu. Dünün hırpalanan hasta adamı, şimdi F.Bahçe'ye hayat veriyor... Hem de övgüler ve alkışlarla.
Sihirbaz Daum... Dahi Daum...
Şu insanlar ne tuhaf!
***
VE haftanın golü yine Hooijdonk'tan. Hani şu, 35'lik yaşlı adamdan...
Diyarbakır maçında frikiği öyle bir yere attı ki... Diyarbakır kalecisi Şenol'un söylediği gibi...
Kalede 3 Şenol, 4 Rüştü Reçber de olsa, bu topu çıkartamazdı!
İşte yaşına başına sataştıkları Hooijdonk da böyle işler yapıyor. Fener'in rakip filelere gönderdiği her golde imzası var. Atıyor ve attırıyor. Ve her hafta karmaya giriyor.
Dünün hırpalanan adamı, şimdi golleri, frikikleri ve futbolu ile F.Bahçe'ye hayat veriyor. Hem de ona yaşlı damgası vuranların alkış ve övgüleri ile...
Şu insanlar ne tuhaf!
***
GÖRECEKSİNİZ, MHK kesin tavrını, hakemler de yüreklerini koymazsa, bu işin sonu ‘‘Kaka’’ olacak.
Geçen hafta oynanan maçlarda bir kez daha gördüm ve yaşadım. Özellikle ev sahibi takım futbolcularının saha içi davranışları, hakemin notunu, yönetimini ve maçın skorunu önemli ölçüde etkiliyor. Bakın iş nerelere varıyor...
Ev sahibi takım futbolcusunun itirazı tribünleri de ayaklandırıyor.
Tribünü arkasında gören futbolcu, itiraz dozajını iyice artırıyor.
Hakem duygularına teslim olup, yanlış düdük çalmaya başlıyor.
Ve iş çığrından çıkıyor. Oyun bir ateş topuna dönüşüyor.
Elbette, futbolcunun yaygarasına pabuç bırakmayan hakemler de var. Ancak, o da bir noktaya kadar dayanabiliyor. Ve bir kararla puanını sıfırlıyor.
Bir örnek mi?
Denizlispor-Beşiktaş maçında ceza sahası dışında oluşan bir pozisyonu, ceza sahası içine taşıyarak penaltı çalan Selçuk Dereli gibi...
Mükemmel yönettiği maçı uzatma dakikalarında berbat etti!
***
LUCESCU, Denizli maçının uzatma dakikalarında yenilen iki gole büyük tepki gösterdi...
Futbolcularım 3-O'dan sonra işi fanteziye döktüler.
Haberi okuyunca güldüm...
Sevgili Lucescu, Sergen'siz oyuna başlarken... Ahmed Hassan'ı oyundan alırken... Zago'yu 45 dakika kulübede bekletirken... Ve savunmanın güvencesi Ronaldo'yu ikinci yarıda oyundan çıkartırken ne yapıyordu?