Yine berbat bir lig haftası yaşadık. Ağzı burnu kırılmış, kafası yarılmış, alev alev yanan bir lig haftası...
Yıllardır, bir soruya sağlıklı bir yanıt aranıyor...
Bu şiddeti kim durduracak?
Her kafadan bir ses...
Polis durdurur!
Öyleyse, bas sopayı, korku sal, pişman et...
Duruyor mu? Asla... Daha da azıyorlar...
Ve bir başka önlem...
Statlar, yüzde 100 kulüp yönetimlerinin sorumluluğuna girsin.
Kulüp yönetimleri, davranışlarını taşıdıkları renklerin bağnazlığından kurtarabiliyor mu?
Şiddeti yaratanlar, maç günlerini kodeste geçirsin!
Yahu, bu milletin yüzde 90'ı futbol hastası. 70 milyonluk ülkeyi mi içeri atacaksın.
Kutsal ittifak kuralım. Yazarı-çizeri, bakanı-mebusu, polisi- jandarması, valisi-belediyesi... Federasyonu, Merkez Hakem Komitesi...
Yetmez, daha say...
Hatta, raiting düşkünleri. Şiddete sarılan utanmazlar. Onların da kulağını çekelim.
Geç kaldın kardeşim... Atı alan Üsküdar'ı geçti.
Peki, ne yapalım. Nasıl durduralım bu şiddeti?
Bak, psikologlar ne diyor?
Eğer, erkekler ağlamayı becerebilseler, başta şiddet olmak üzere, bir takım rahatsızlıklardan kısa sürede arınabilirler.
İyi de, erkekler ağlar mı?
Erkekler, ağlamanın asla zayıflık olmadığı bir kültür ortamında yetiştirilirse, sorun kalmaz...
Öyleyse, önce bu kültüre ulaşalım, sonra milletçe ağlayıp, şu şiddetten kurtulalım...
Kurtulur muyuz?
Asla!
Neden kurtulamayız?
NOT: Yukardaki fotoğrafa bak, anlarsın... Çocuklar bile nasıl bir kültürle doğuyor, yetişiyor ve çoğalıyor...
* * *
VE lütfen Mirceau Lucescu'ya kulak verin. Bakın ne diyor...
Türk futbolu ihanete uğruyor.
Nedeni de şu sözlerle dile getiriyor Lucescu.
Şiddeti yaratanlar yanmalı ki, diğerlerine ders olsun. Yoksa, Türk futbolunda çöküş başlar.
* * *
F.BAHÇE, Sebat deplasmanında hiç de hesaplarda olmayan bir puan kaybına uğradı. Oysa, oyunun bütününde adeta tek kale oynayan F.Bahçe, istatistiklerde de az rastlanır bir grafik çizdi...
F.Bahçe, tam 17 korner atışı kullandı. Yani, her 5 dakikada bir korner.
Bunların hiçbirinden yararlanamadı.
F.Bahçe, 13 şut attı.
Hiçbiri ağlarla buluşmadı.
F.Bahçe, 7 net gol pozisyonu yakaladı.
Her birini kolayca harcadı.
F.Bahçe, topla oynama oranında yüzde 60 gibi bir üstünlük kurdu.
Ancak, bal üretmeyen arı gibiydi.
Ve Hooijdonk gibi bir ustaya 3 frikik fırsatı doğdu.
Yine de beklenen gol gelmedi.
Ve böylesine bir baskı altında kalan Sebat'ın eski menajeri, yeni teknik direktörü Mehmet Birinci ne yaptı, biliyor musunuz?
70. dakikada bir forvet elemanı İbrahim'i oyuna alarak F.Bahçe kalesinde gol aradı.
Yani, atamayana atarlar düşüncesi ile son dakikakalara ŞOK bir gol sıkıştırmak istedi.
Birinci, maçtan sonra mikrofonlara şunları söylüyordu...
Bir hafta F.Bahçe kasetlerini izledik. F.Bahçe ile yatıp kalktık. Ve istediğimiz puanı aldık.''
Ve Birinci'nin konuşma arasına sıkıştırdığı bir laf, belki gözlerden kaçmış olabilir. Hemen hatırlatıyım...
Bir haftada F.Bahçe'yi adeta Daum'dan dahi iyi tanıdık!
Son cümleye yorum getirmiyorum. Sadece F.Bahçeli yorumculara sunuyorum.