BEŞİKTAŞ, aylardır özlemle beklediği bir geceyi gönlünce yaşayacaktı. Bursaspor maçı liderliği yakalayacağı ve taraftarı ile İnönü’de kucaklaşacağı bulunmaz bir fırsattı.
Beceremedi, başaramadı ve gece hüsrana dönüştü.
Bakın, bu kahır gecesinde neler yaşadı Beşiktaş. Kısa notlarla anlatmaya çalışacağım.
Oyuna geç ısınıyor Beşiktaş. Gerçek kimliğine kavuşana kadar geçen zaman diliminde taşıdığı stres ve endişeler skoru da etkiliyor.
İlk şutu ancak 16. dakikada attı. İlk atak da 20. dakikada gelişti. Ve bu durgun tempoyu canlandıracak bazı isimlerin berbat performansı da eklenince, oyunun gerçekleri sırıtmaya başladı. Rakip, sahayı daha iyi kullanıyordu. Sahiplendiği topları kolayca Beşiktaş ceza alanına taşıyor ve pozisyon üretiyordu.
İlk yarıda Beşiktaş kale direklerinde patlayan iki top... Yenal Tuncer’in kıl payı dışarı giden kafa şutu korku dolu dakikaların başlangıcıydı.
Bunlar bir bakıma oyunun birer parçasıydı. Gelip geçerdi. Ancak, ilk yarının son dakikasında sarı kartla oynayan İbrahim Toraman’a çıkan kırmızı kart, Beşiktaş’a indirilen ağır bir darbeydi.
Yine de düşündüm. Ve pozisyon oyun süresince kafamı kurcaladı. Sarı kartla oynayan Toraman’ın kornerden gelen topa eli ile uzanması bir refleks miydi? Eğer kasıtlı bir davranış ise, bunun tek yorumu olabilirdi...
Çılgınlık. Bu çılgınlığı nasıl yapar, hala anlayamadım!
* * *
İlk 45 dakikada gözlerim hep iki kişi üzerindeydi. Rodrigo Tello ve Matias Delgado. İkisi de sorumluluktan kaçarak oynadılar. Oyunun temposunu ve havasını değiştirecek ağırlığı koyamadılar. Denizli’nin, ikinci yarıda Tello’yu kenara alması gerekli bir infazdı.
Yusuf Şimşek’in Delgado’nun yerine oyuna girmesi de geç düşünülmüş bir davranıştı.
Beşiktaş, ikinci yarıya dengeleri değiştirecek bir pozisyon ile başladı. Holosko’nun yakaladığı pozisyon harcanacak gibi değildi. Eline-ayağına dolaştırdı topu Holosko...
Beşiktaş, oyunun hiçbir bölümünde gerçek kimliğine kavuşamadı. Ve hiçbir futbolcu da gerçek performansına ulaşamadı.
Bir de 10 kişi oynamanın külfeti yüklenince, tüm değerlerini yitirdi.
Holosko, berbat bir günündeydi. Bobo’nun olumlu tek davranışını göremedim. Diğerleri de beklenen performansın altındaydı.
Lafın kısası, Beşiktaş böyle bir maçı daha değişik duygularla oynamalıydı. İkinci yarıdaki bir-kaç pozisyona bakıp, Beşiktaş’ın kazanabileceğini düşünenlere katılmıyorum. Her bir pozisyon bireysel çabaların bir ürünüydü.
Hele, uzun bir süre 10 kişi oynamasını kaybedilen puanlara bir mazeret gibi gösterilmesini de kabullenemiyorum.
Ve bunu geneldeki kötü oyuna eklenen bir suç gibi görüyorum!
Kaçırdığı Tam 5.5 ay sonra bir liderlik şansı yakaladı Beşiktaş. Bu fırsatı da harcadı.