Ancelotti ile 4-3-3 ve 4-1-2-3 sistemlerini kullanan eflatun beyazlılar, Bale-Ronaldo ikilisinin gollerine rağmen hafta sonu Villarreal ile 2-2 berabere kaldı. Bu sonuç İstanbul’daki maç öncesi G.Saray’ın umutlarını artırdı.
Diziliş S.O.S veriyor
ŞU ana kadar sistem sorunuyla dikkat çeken ekip, istenilen performansa bir türlü ulaşamadı. Rakipten aldığı topla hızlı bir şekilde kaleye giden Beyaz Şimşekler, şimdilerde eski agresifliğinden uzak bir anlayışla sahaya çıkıyor. Alonso’nun sakatlığı sonrası Modric-Illaramendi ikilisini orta sahaya entegre etmeye çalışan Ancelotti, sol bekte Nacho’yu tercih ediyor. Şu ana kadar ortaya konan diziliş ve oyuncu seçimleri Madrid’e mağlubiyet getirmese de ilerleyen haftalar için sıkıntı yaratabileceğinin sinyalini verdi.
Panzehiri kontratak
RAKİBE pres yapmayan ve oynama izni veren Real Madrid özellikle defansif bölgede istenilen balansı bir türlü yakalayamadı. Yeni transfer Illaramendi’nin iyi bir kontratak takımına karşı yeterli savunma dengesine sahip olmadığı gözlenirken, Modric ile istenilen uyumu bir türlü yakalayamaması da önemli bir handikap olarak göze çarpıyor.
Ofansif kadro sıkıntısı
ORTA sahada Isco ve Modric’in potansiyellerinden yararlanmak için sürekli bu oyunculara görev veren İtalyan teknik adam, bu sistemi Bernabeu dışında istediği gibi yönetemedi. İyi kapanan ve kontratak düşünen takımlara karşı kilidi açmakta zorlandıkları gibi gol yeme riskleri de yükseliyor.
Büyük güç sol kanat
Hollanda’nın etnik ve sanata düşkünlüğüyle bilinen bölgesi Rotterdam’da dünyaya gelen Van Persie, tıpkı doğduğu yer gibi sanatla dolu bir ailenin içinde büyüdü.
Annesi Jose Ras, iyi bir ressam ve mücevher tasarımcısı, babası Bob ise heykeltraş olan Van Persie küçük yaşlarda sanata teşvik edilmesine rağmen ayaklarındaki yetenek her şeyin üstüne çıktı.
Rotterdam sokakları, masa tenisi, dart ve tenis tutkunu Van Persie’nin muhteşem sol ayağını konuşmaya başladığında genç yetenek için sanatın adı belli olmuştu;
“Futbol”…Anne ve babasının zamansız ayrılığı sonrası bir seçim yapmak zorunda kalan Van Persie, babasıyla birlikte yeni bir hayata yelken açtı. Okulun en yaramaz çocuklarından biri olan Van Persie sürekli derslerden atılıyor, yaşadığı disiplin sorunları onun iyi bir öğrenci olmasını engelliyordu. Disiplinsizliği ise 40 yaşındaki okul bekçisi Sietje Moush ile kurduğu arkadaşlıktan kaynaklanıyordu. Parçalanmış bir ailenin çocuğu olarak içindeki öfke o kadar büyüktü ki Al Pacino’nun “Scarface” filmi onun vazgeçilmezleri arasında ilk sırasında yer alıyordu. Ancak sanat içinde büyüyen bir çocuğun kendini bulması ve futbolla yoğrulması fazla uzun sürmedi.
Van Persie’nin, Excelsior ve Feyenoord kulüpleriyle başlayan futbol kariyeri 2004 yılında Arsenal’e transfer olmasıyla bambaşka bir boyut kazandı.
22 Ekim 1923’de Bremen’de dünyaya gelen Trautmann, İspanya’da vefat ederken, ölümü sadece Almanya ve İngiltere’de değil, Tanzanya’da bile yas ilan edilmesine sebep oldu.
Trautmann, sadece bulunduğu ülkelere değil futbolun gelişmesi için Afrika’nın doğusuna kadar seyahat etti. Bugün Tanzanya futbolunun kullandığı lig sistemi Trautman’ın onlara bir hediyesiydi. Trautman sadece ligi değil, Tanzanya Futbol Antrenörleri Derneği’ni de kurarak futbolun ülkede daha profesyonel bir ortamda oynanmasını sağlayan baş aktör oldu. Futbolu bıraktıktan sonra bile tek düşüncesi bu güzel oyunu geliştirmek için çalışmaktı. Alman Futbol Federasyonu, Afrika ve Asya'da futbol gelişimini teşvik eden programlar yaptı.
Esir düştüHitler döneminin eğitim sisteminde 16 yaşında orduya katılan Alman kaleci, II. Dünya Savaşı’nda Rus cephesinde görev aldı. Buradaki başarılarının ardından Batı cephesine gönderilen ve pilot/paraşütçü olarak uzun süre savaşın soğuk havasını soluyan Trautmann, İngilizlere esir düştü.
Lancashire’daki savaş suçluları hapishanesinde kalan Trautmann, savaşın sona ermesiyle birlikte İngiltere’de kalmayı seçti. Kariyerine futbolla devam eden efsane kaleci, bir kasaba takımı olan St.Hellens’de gösterdiği performansla M.City’e transfer oldu.
Vilanova’nın son durumunu rapor eden doktorların, Barcelona’ya “Tito’nun devam etmesi mümkün değil” beyanını verdikleri öğrenildi. Bu dedikodunun kısa sürede hem medya hem de sosyal ağlarda büyük yankı bulması üzerine Barcelona yönetim kurulu acil bir açıklama yapma gereği duydu.
Barcelona Başkanı Sandro Rosell basın toplantısıyla bu gelişmeyi duyururken, “Vilanova’nın teknik direktörlük görevini sürdürebilmesi için yeni bir tedaviye ihtiyacı var. Maalesef hayat devam ediyor ve Barcelona için büyük bir kayıp” ifadelerini kullandı. Açıklamanın ardından Barcelona başkanı Rosell, Polonya’da yapacakları hazırlık maçını iptal ederek, kendilerini anlayışla karşılamalarını rica etti.
BIELSA MI HEYNCKES Mi?
TİTO Vilanova’nın görevi bırakmasının ardından yeni teknik direktör arayışlarına giren Barcelona’da ilk adayın Bielsa olduğu konuşuluyor. Geçtiğimiz aylarda Beşiktaş ile anılan başarılı teknik adamın ismi ilk kez Pep Guardiola’nın görevi bırakmasıyla gündeme gelmişti. Barcelona için konuşulan ikinci aday ise Bayern Münih ile mükemmel bir sezon geçirdikten sonra görevi Guardiola’ya devrederek kulüpten ayrılan Jupp Heynckes. Şimdilerde dinlenmeye çekilen Heynckes’in kırgın ayrıldığı Bayern Münih’e “Hala ayaktayım” mesajı vermek için olası bir teklife sıcak bakabileceği iddia ediliyor. Barcelona’da konuşulan diğer adaylar ise; Rijkaard, Carreras, Tata Martino, Luis Enrique,Ernesto Valverde, Andre Villas-Boas, Michael Laudrup ve Oscar Garcia.
MOURiNHO’DAN MESAJ VAR
VILANOVA’nın istifa etmesinin ardından Chelsea, Jose Mourinho ve kulüp adına bir mesaj yayımladı “Mourinho, ekibi ve oyuncularımız bir an önce aramıza dönmeniz için iyi dileklerini gönderiyor” ifadelerini kullandı.
MESSi: SENiNLEYiZ TiTO
TİTO Vilanova’nın ayrılma kararının ardından basın toplantısında bulunan Barcelonalı futbolcuların moralsiz halleri gözden kaçmazken, Messi yayınladığı bir mesajla teknik adamın yanında olduklarını belirtti. Messi, “Güçlü ol, Tito. Bu savaşta hepimiz seninleyiz” dedi.
Gerçek adı Jack "Roosevelt" Robinson olan efsane sporcunun göbek adı bile ABD Başkanları'ndan Theodore Roosevelt'ten geliyordu. Irkçılığın tavan yaptığı ve "sadece beyazlar girebilir" ifadesinin sıkça kullanıldığı yıllarda Robinson, beyzbol liginde forma giyme cesaretini gösteren ilk siyah oldu. Tartışmasız yeteneği ve karakteriyle her türlü hakarete kulaklarını tıkayan Robinson, tüm dünyaya en güzel cevabı sahada vermeyi başardı. Sahada kendisine hakaret eden bir beyaza cevap vermenin bile suç olduğu yıllarda içindeki tüm öfkeyi sahada kustu.
Branch Rickey farkı
Beyazlarla bırakın aynı uçağa binmeyi, trene bile binmenin mümkün olmadığı zamanlarda, takım arkadaşları tarafından bile uzun süre kabullenilmeyen Robinson, aldığı ölüm tehditlerine aldırmadan dünyanın tek bir renkten ibaret olmadığının en güzel örneklerinden birini oluşturdu. Dodgers'ın patronu Branch Rickey'nin arkasında durması ve onu beyzbol efsanesi haline getirmek için verdiği çaba da bu başkaldırının arkasındaki en büyük dinamiklerden biriydi.
“Müziksiz çalışamam, gevşemek için müziğe ihtiyacım var” diyen Bilic, gitarı, küpesi, asi duruşu ve rock müzik tutkusuyla bambaşka bir futbol adamı portresine sahip. Elbette Bilic, yeşil sahaların gördüğü tek müzik tutkunu isim değil. Dünyanın önde gelen futbolcularından, teknik adamlarına hatta ünlü isimlerine kadar pek çok isim müzik ve futbolu birlikte harmanlayarak kariyerlerine farklı tınılar katmayı başardı.
Julio IglesiasKariyerine kaleci olarak başlayan Julio Iglesias’ın en büyük hayali büyük bir futbolcu olmaktı. Di Stefano döneminin Real Madrid’inde kaleci olarak ün yapmaya başladığı bir dönemde geçirdiği trafik kazası hayatının tamamen değişmesine neden oldu. Doktorlar bir daha yürüyemeyeceğini düşünseler de Iglesias önce ayağa kalktı ardından bir daha top tutamayacak elleriyle gitar çalmayı öğrendi.Ve albümleri dünyanın en çok satanları arasında yer aldı.
Karşılaşma boyunca Fenerbahçe orta sahayı kalabalık tutarak Trabzonspor’u savunmadan çıkarken hata yapmaya zorladı. Trabzonspor savunmasına kendini çok iyi unutturan Sow ile aradığı golü karşılaşmanın ilk 10 dakikasında bulan Fenerbahçe ilk yarıda istediği skoru elde ederken, karşılaşmanın sonucunu da tayin etti.
Sınırlı kadro rotasyonuna rağmen 3 kulvarda da büyük bir mücadele gerçekleştiren Fenerbahçe, taraftarına aşıladığı inancı sadece Türkiye Kupası ile taçlandırsa da gelecek sezon için umut verdi.
Burada sorgulanması gereken en önemli konu ise Fenerbahçe’nin sezon planlamasını nasıl yaptığı olmalı. Aykut Kocaman’ın gelecek sezon özellikle ligin ilk yarısından itibaren seri galibiyetler alan bir takım yaratması gerekiyor. Sonuç olarak Fenerbahçe, Avrupa arenasında başarılı, ligde ise başarısız olduğu bir sezonu geride bırakırken, Türkiye Kupası ile teselli bulmuş oldu.
DİZİLİŞ DEĞİŞMELİ
Fenerbahçe ligin ikinci yarısından itibaren daha başarılı olmasının sebeplerinden biri de dizilişinde yaptığı değişiklik oldu. Sezona 4-2-1-3 düzeninda başlayan Fenerbahçe ikinci yarı ile birlikte 4-1-2-3 sistemine döndü. Elbette beklenmedik sakatlıklar, cezalar ve yeterli kadro derinliğinin olmaması sarı lacivertli ekibin sistemden beklenen verimi alamamasına sebebiyet verdi. Bu dizilişi son kez Trabzonspor karşısında kullanan Fenerbahçe, gelecek sezon kadro derinliğini de artırarak daha büyük işler yapabileceğini gösterdi.
Kupa, Fenerbahçeli futbolcular ve teknik heyet için bir sonuç değil başlangıcın ilk adresi olmalı. Gelecek yılın planlaması iyi yapılır ve daha derinlikli bir kadro kurulursa Fenerbahçe üç kulvarda birden başarılı olup çıtayı daha da yukarı çekecektir. Şimdiye kadar ortaya konan kompakt anlayış, dinamizm, takım oyunu ve taktik disipline saha dışı faktörlerden sıyrılmış, oto kontrolü yüksek futbolcular eklenirse Fenerbahçe bardağın boş tarafını da istediği gibi dolduracaktır.
Dev finalin tweetleri
Burak Güzeltepe: Bu yıl izlediğim ilk zevkli Fenerbahçe maçı fakat bu maç sezonun son maçı.