Kenan Başaran

Ve Avcı topu verdi, derbiyi aldı

28 Ekim 2019
Avcı nihayet takımın özelliğine göre bir taktikle oynayıp kazandı.

Derbi öncesi iki tarafın da en büyük avantajı, kendisi gibi rakibinin de kötü olmasıydı! İronik, ama durum buydu. Yine de daha kötü olan Beşiktaş, favoriyse Galatasaray’dı. Bugüne kadar izlediğimiz Avcı’nın Beşiktaş’ı, şu mesajı vermişti: Ben topa hükmedince oyuna hükmedemiyorum. O halde Beşiktaş’ın derbide topu rakibine vermesi en doğru seçim olacaktı. Öyle de yaptı Kartal ve bu sezonun en doğru futbolunu oynadı. Şaşırtıcı olan Terim’in topu almayı kabul etmesiydi! Beşiktaş, Galatasaray’ın üzerine gelmesine müsade ederken, önde basmayı da ihmal etmedi. Lens, çok rahat alan bulurken, uzun toplarla da Umut Nayir’a pozisyon yaratıldı ama o Burak Yılmaz gibi, bu tür toplarda süratli değil ve kaleyle arasındaki mesafe uzadıkça zayıflıyor. Ankaragücü maçındaki pozisyonu hatırlayın. Ama rakip savunmaya kurduğu baskı ve iyi niyetli mücadelesiyle de takıma ruh katıyor. Topa sahip olan Galatasaray ise, gerek futbolcuların dağılım sorunları gerekse de basit top kayıplarıyla oyuna karakter veremedi. Yine de Andone ve Feghouli ile kaleyi zorlamaya çalıştı.

AVUKAT NAYİR SAVUNDU!

Nayir’in ceza sahasında topla buluşturulup buluşturulmaması Beşiktaş’ın kaderini tayin edecekti. Nitekim, ikinci devrenin başlarında bunun ilk provası yapıldı ve Nayir gole çok yaklaştı. Avcı, Lens-Ljajic değişikliğiyle Diaby’yi merkezden kanada attı. Ama gol yine Caner tarafından hazırlandı. Braga maçında haksız şekilde protesto edilmişti. Evet, ilk devre tüm Beşiktaşlılar Burak’ı aradı ama Umut, 69’da çok zor bir pozisyonda harika bir kafa vuruşuyla Muslera gibi bir devi kapattığı köşeden avladı. Teşbihte hata olmaz: Avukatlık okuyan Nayir, yol ayrımı derbisinde hocasını savundu. Beşiktaş, dün Galatasaray’ı kendi sonuç alamadığı oyununa zorladı. Sarı kırmızılılar topa sahipti ama etkili pozisyon üretmedi. Maçı iki isabetli şut ve ‘sıfır’ kornerle bitirdi. Skoru koruma arzusu Beşiktaş’ın kontralarda sakin davranmasını engellerken, savunma da, baskı yediğinde topları şuursuzca uzaklaştırdı. Oysa tam da bu noktada Beşiktaş’ın sezon başından beri oynadığı pas oyunundan bir pasaj sunarak, tempoyu belirlemesi gerekirdi. Avcı’nın bir sistemde ısrar etmesine karşı değilim. Ancak o sistem ile kadro uyuşuyor ve iş sadece skor almaya kalmışsa, destek verilir. Pas takımı bundan çok uzaktı. Beşiktaş, Alanya’yı yenerken topu yüzde 50-50 paylaştı. Dünse yüzde 58 ile Galatasaray’a verdi. Göztepe galibiyeti hariç, diğer tüm maçlarda topu aldı ama puanı verdi. Mesaj net!

GALATASARAY 4 GÜN, BEŞİKTAŞ 2 GÜN!

Abdullah Avcı, sadece 2 gün dinlenip derbiye çıkacaklarını söylemişti. Ama öyle çok bağırarak değil. Fatih Terim, olsaydı tüm basın toplantısını bu haksızlığa ayırabilirdi ki haklı da olurdu. Diğer yandan Terim, derbi sonrası, genel gidişatlarından söz ederken ‘Çarşmaba-Pazar’ oynamaktan da şikâyet etti! Ama derbi için söz konusu olamaz zira Galatasaray, 4 gün dinlendi.

Yazının Devamını Oku

Tek suçlu Avcı değil

26 Ekim 2019
Beşiktaş, G.Saray derbisi öncesi yol ayırımında. Tarihinin en kötü sezonlarından birini yaşıyor. Ama tek suçlusu Abdullah Avcı değil. Onun nasıl başarılı olduğu ortada. Peki Beşiktaş, onu başarılı kılan ortamı ve kadroyu sunabildi mi? Hayır. Çebi de buna karar vermeli.

Beşiktaş ve Abdullah Avcı, zor günler geçiriyor. Avcı, Başakaşehir’in üzerinde durduğu gibi Beşiktaş’ta durmadı. Çünkü Avcı, saat gibi işleyen, baskısız, kaliteli ve istikrarlı kadroya sahip bir kulüp kültüründe başarılıydı. Çebi yönetimi bunu gözeterek karar vermeli.

Sistem doğru olsa da kadro değil

· Avcı, Şenol Güneş takımını analiz edip, Orman yönetimini sistem değişikliğine ikna etti. Ancak, o pasa dayalı sistemin gerektirdiği futbolcu transferlerini gerçekleştirilemedi. Bunun temel nedeni kısıtlı bütçeydi. Üstelik yeni transferler de çok geç yapıldı.

Orhan Ak’ı ya getirme ya da hiç yollama

Beşiktaş’ın en etkili olduğu maç (ki çok az) ve anlar, topla daha az oynadığı ve rakibi eksik yakaladığı dönemler. Bu takım “Kontraya müsait, tipik bir Anadolu takımıyım” diyor. Fakat, Avcı bunu kabullenmek istemedi. Bu takım ısrarı değil, değişimi zorluyor çünkü üstüne koyamıyor.

Burak Yılmaz’a alternatif yaratılmadı

En baştan olmaması gereken Orhan Ak ile yola çıkıldı. İlk tepkilerde Ak’ı hem Orman hem de Avcı savundu. Ama ikincisinde Ak’ı yolladılar. Şenol Güneş veya Fatih Terim, yardımcısını böyle kurban eder miydi? O Güneş, tepkilere rağmen Burak’ı aldı.

Vida yan pas oynamaktan yoruldu

Yazının Devamını Oku

Top Beşiktaş'ın maç yine rakibin

25 Ekim 2019
Kenan Başaran yazdı.

Beşiktaş'ta dün en önemli değişiklik, yönetiminin (başkan dahil çoğu giden başkanla çalışmış olsa da) yeni olmasıydı. Bu değişimin takıma da tribüne de bir yeni enerji vermesi bekleniyordu. Tribünler dolmadı, takım ise hırsı olsa da yine çaresizdi. Evet, Beşiktaş maça iyi başladı. İlk 10 dakika topu alan yüzünü kaleye döndü ve gitti. Bu bölümden en az bir gol çıkmalıydı. Akabinde Braga alanı kapatmaya başladı ve biz yeniden savunmasında acı çekerek ve de çektirerek oyun kurmaya çalışan Avcı takımını izlemeye başladık. İki temel sorun var:

1-Savunma ile orta alan arasında top alışverişi yapılamıyor. Nitekim yenilen gol de ileri aktarılamadığı için sık sık yapıldığı üzere, geriye doğru oynarken kaptırılan topta geldi.

2- Ve aynı şekilde ceza sahasına da top taşınamıyor. Yani, Oğuzhan-Elneny-Lajijc üçlüsü bu pas oyununda topu dikine taşıyamıyor. Caner’de fiziksel düşüşe bağlı artan pas hataları var. Güven, koşturup duruyor ama topla doğru bir ilişki kuramıyor. Ben kendisine top geldiğinde ne yapacağını kestiremiyorum. Avcı, kırılmasın diye Oğuzhan’ı 60’a kadar sahada tuttu. Sonra altyapıdan gelen Kartal ile değiştirdi. Ama takımın ataletini silen hamle Necip-Nayir değişikliği oldu. Rebocho sağ beke, Caner sol beke, Güven sol açığa geçti.

PENALTI BEŞİKTAŞ’I KIRDI

Taşların yerinden oynaması Caner’i klasik stiliyle oyuna dahil etti. Gol ve kazanılan ama kaçırılan penaltı pozisyonu öncesinde başroldeydi. Asli görevini yerine getirmekten uzak olan Ljajic’in penaltıyı da kullanması Beşiktaş’ı kırdı. İlk defa geriden gelerek maç kazanma şansı kaçtı. Oysa Beşiktaş’ın buna o kadar çok ihtiyacı vardı ki... Dediğim gibi kaçan penaltı Beşiktaş’ı oyından düşürdü. Braga’nın hızlı ataklarında, az önce parlayan Caner, bir anda koridora döndü ve nihayet 2. gole de onun kanadından davetiye çıkarıldı. Ama o esnada tüm takım savunmasının dağıldığını da görmeli. Braga yeri geldiğinde çok iyi pas da yaptı ama dikine kaleye çok daha şahane gitti ve kazandı. Karius farkı önleyen isimdi. Evet, Şampiyonlar Ligi grubundan namağlup çıkan Beşiktaş’tan Avrupa Ligi grubunda 3 maçta sıfır çeken Beşiktaş’a... Ve Beşiktaş, topa daha çok (%56) sahip olduğu bir maçı daha kaybederek atlattı(!) Derbi mi? Hiçbir Beşiktaşlı derbiyi düşünmek istemiyordur sanırım...

BİRİKTİRMİYOR SIFIRI TÜKETİYOR

Elbette zaman ve destek lazım, Abdullah Avcı’ya. Ancak “Sistemime uygun kadrom var” diyebiliyorsa. Bunu diyeceğini hiç sanmıyorum. Beşiktaş, oyun olarak her maç biriktirerek gitse, skorlara bakmam. Fakat bu Beşiktaş, hazırlık maçları ve 11 resmi maçta bir şey biriktiremedi. Her maç sıfırdan başlıyor ve giderek sıfırı da tüketiyor! Gerçek bu...

 

Yazının Devamını Oku

Yol ayrımı derbisi olacak

20 Ekim 2019
SEÇİM arefesinde oynanan bir maçtı. Hafta boyunca başkan adaylarına Abdullah Avcı’nın geleceği soruldu. Nezaketen, kendisiyle devam edeceklerini söylediler. Ama hocaların akıbetini saha sonuçları belirler. Kazanma baskısı ve yönetim değişikliği... Yani Avcı’nın başında bir değil iki Demokles Kılıcı var...

Beşiktaş, nadir kazandığı maçlara göre bile dün rakip ceza sahasına daha rahat girdi. İlk devre üç tane önemli pozisyon yakaladı ancak son vuruşu yapamadan bitirdi. Diğer yandan Beşiktaş, topa çok yüksek oranda sahip olsa da bunun karşılığı olabilecek pozisyon sayısına ulaşamadı. Ankaragücü, kaleye çok daha doğrudan gitmeyi tercih etti ancak devre bittiğinde çok net pozisyon ürettikleri söylenemez.

İkinci devre ev sahibi daha fazla geri çekilerek Beşiktaş’ı geniş alanda yakalamayı planladı. Avcı, Lens’in yerine Ljajic’i sahaya sürüp Diaby’yi kanada çekti. Ancak ‘yedeklik cezası’ da Ljajic’in görüntüsünü değiştirmiş değil.

KONTRAYA YATKIN KADRO

10 kişi kalan Ankaragücü karşısında Beşiktaş, en kritik pozisyonları pas ablukasındayken değil, üst üste iki kontrada buldu. Ama Diaby ve Nayır, pozisyonları cömertçe harcayarak Avcı’nın yazgısına çok olumsuz bir etki yaptılar! Gol çıkmasa da mevcut kadronun kontra oyununa daha yatkın olduğu bir kez daha ortaya çıktı.

Topla oynayan ama oyunun karakterini biçimlendiremeyen bir Beşiktaş var sezon başından bu yana. Kazandığı maçlar dahil. Gelecek hafta oynanacak Galatasaray derbisi, bu sezon için bu takım adına çok erken bir yol ayrımı niteliği taşıyacak. Abdullah Avcı takımının ilk derbisine bu matematikle çıkacağını kimse ummazdı.

Yazının Devamını Oku

Beşiktaş'a cepten parayı veren geri alacak mı?

18 Ekim 2019
Kenan Başaran yazdı.

Beşiktaş pazar günü sandığa gidiyor. Başkan adayları, dar bir zamanda kendilerini anlatmaya çalışıyor. İsmail Ünal, Serdal Adalı lehine yarıştan dün çekildi. Benim için sürpriz değildi. Ünal, bu birleşme çağrısını 9 Ekim’de de yapmış ancak o zaman cevap bulamamıştı. Ama bu birleşmenin son dakika da olsa gerçekleşeceği konuşuluyordu zaten. Diğer yandan Serdal Adalı ve Ahmet Nur Çebi’nin seçime hazırlıksız yakalandığı aşikâr. Geçen Mayıs’ta da aday olan Hürser Tekinoktay ise aynı programla devam ediyor. Beşiktaş’ın 1 numaralı sorunu 3 milyar liraya dayanan borçtur. Peki adaylar ne diyor? Şeffaflaşma, tasarruf, bütçe disiplini, yeni sponsorluklar ve öz kaynak düzeni... Siyasetçilerin vaatleri gibi! Beni hiç ikna etmedi. Bunlar zaten kulübün borcunun dayattığı olmazsa olmaz önlemler. Benim aradığım çarpıcı ve ufuk açıcı bir proje. Acil çözümlere ihtiyaç var. Ve bunun için gözüken çareler cepten para koymak veya yeni borç almak! Borç alacaksın da ama nasıl? Bankalarla daha yeni bir yapılandırma anlaşması yapıldı. Ve bu anlaşma da sana “Yeni borç yapma, aksine var olan borcu ödemek için kemerleri sonuna kadar sık” diyor.

FORMADA YER YOK

TFF’nin belirlediği bütçe harcama limitlerine de uymak istiyorsun. Ha, devre arasında transfer mi yapacaksın? Yap, ancak yeni gelir bulabilirsen! Yani önce yeni bir gelir bulup bütçe limitini artırman gerekiyor. Yoksa, altyapıya bile  oyuncu alamazsın! Bu arada yapılandırma anlaşmasının da yeniden gözden geçirilmesinin istediği konuşuluyor. ‘Yapılandırma anlaşmasının yapılandırması’! Tam bizlik bir iş! Her aday sponsorluk bulacağını söylüyor. Nereden, nasıl ve nereye? Beşiktaş’ta stadının adından tribünlerine kadar, sponsorluk isimleri satılmış. Formasında sponsor alınacak yer kalmamış. Basketbol dahil... Mevcut anlaşmaları feshedebilir misiniz? Hayır. Ancak bir düzeltme talep edebilirsiniz. İyi ama daha yakın zamanda ana sponsor bir önceki anlaşmaya göre fiyat kırarak sözleşme yeniledi. Ekonomik koşulların pek iyi olmadığı bu dönemde sponsorlar desteği artırır mı sizce?

ÖZ KAYNAK PARASI

Bir öz kaynak düzenidir, bir Serpil Hamdi Tüzün söylemidir gidiyor! Öz kaynak ancak meyve verdiğinde kulübü mali olarak düze çıkartır. Ama önce ona ciddi bir kaynak yaratmak lazım. Bu iş artık bir çamur saha, bir hoca ve 15-20 gençle yapılamaz. Adı havada uçuşan Ajax’ların falan altyapı tesislerini biliyor muyuz? En aşağı 7-8 sahası var. Bugün tek başına Ümraniye’yi bu işe ayırsanız bile, yetersiz kalır. Öz kaynak, okulla entegrasyonu ve geniş bir akademik insan kaynağını da gerektiriyor; fizyoterapistinden psikoloğuna kadar... Öz kaynak işi, romantik bir iş olmaktan çıkmış, ciddi kaynak gerektiren bir yatırım halini almıştır. Bugünden yarına olacak bir iş hiç değildir. Ama uzun vadeli olarak, yatırım şart.

ÜNAL, ADALI’NIN EN İYİ HAMLESİ OLDU

Dön dolaş yöneticiler cepten para koyacaklar, acil ödemeler için. Buna ‘kasa kolaylığı’ deniliyor. UEFA kriterlerine göre yöneticinin doğrudan cepten para vermesi mümkün değil. Böyle bir gelir kalemini tanımıyor. Bizim kulüpler de dernek üzerinden bu kaynağı oluşturuyor. Derneğe bağış veya borç veriliyor AŞ de dernekten borçlanıyor. Neticede konsolide borç yine artıyor; paralar bağışlanmazsa! Serdal Adalı, “Vereceğimiz parayı geri almayacağız” diyerek, meydan okudu. Daha önce verdiği parayı da akademi inşaatında kullanmak üzere bağışladı. Başkan seçilemezse bile 6.5 milyon lirasını geri almayacak. Ahmet Nur Çebi cephesinden bu hamleye bir yanıt verilmedi. Çebi de muhtemelen kasa kolaylığı sağlayacak. Borç işini 2.5 yıl sonunda çözeceğini ve çözüm önerilerini de kongre onayıyla oluşturacağını söylüyor.

Yazının Devamını Oku

Nerede başkan adayları, nerede projeler?

9 Ekim 2019
Kenan Başaran yazdı.

Beşiktaş semtinde bir mahallede muhtarlık seçimi olsa aylar öncesinden adaylar çıkar. Türkiye’nin ‘ilk spor kulübü’ unvanını taşıyan Beşiktaş’ın 11 gün sonra seçimi var ama daha imzalarını toplayıp divana vermiş resmi bir aday yok! Yarın süre doluyor. Son dakika iki-üç aday çıksa bile bu Beşiktaş muhalefetinin içine düşdüğü çaresizliği örtmüyor. 10 gün kala adaylığını açıklayacak olan isimler, bu kadar kısa sürede hangi plan ve projeyi anlatacaklar ve kamuoyunu nasıl ikna edecekler? Bu şekilde ortaya çıkarsanız aslında Beşiktaş’a, geleceği kurtaracak bir yönetimi değil, ‘mecburiyeti’ oylatacak olursunuz. O zaman bahara yeni bir seçim kaçınılmaz olur! Kulisler kaynıyor. Sıklıkla Serdal Adalı, Ahmet
Nur Çebi, İsmail Ünal’ın aday olacağı konuşuluyor. Bugüne kadar neyi beklediler? Hesap kitap ortada oysa. Bakın şayet Beşiktaş’ın mali durumuna göre aday olup olmamayı düşünüyorsanız, akıl mantık size evinizde oturmayı önerir. Öyle ya, gelecek ay 150 milyon lira, Aralık sonu kadar 200 milyon ve sonrasında Mayıs 2019’a kadar da bir 300 milyon lira daha ödenmesi gerekiyor. Hasılı 8 ayda bulunması gereken asgari para 700 milyon lira. Hesap net, siz niye net değilsiniz? Neyin hesabını kitabını yapıyorsunuz daha? Para bulmak için çeşitli çevreler mi görüşüyorsunuz? Bir takım sözler mi almaya çalışıyorsunuz? Unutmayın ki ‘Beşiktaş Başkanı’ unvanıyla bu sözleri almak çok daha kolay. Yani önce bu koltuğa talip misiniz, değil misiniz, bunun kararını verin.

Avrupa’dan menin eşiğindeki G.Saray’da bile birçok aday çıktı

Beşiktaş’ın mali vaziyeti iyi olsa zaten Fikret Orman yönetimi bırakmazdı. Tribünden gelen tepkiler midir sizce Orman’ın bırakma nedeni? Orman, onların tepkisine göre hareket etmeyi seçseydi ilk günden itibaren, tribüne oynardı! Ama Orman, yeni statta Çarşı için özel bir yer tahsis etmedi. Orman, açık açık Beşiktaş taraftar profilini değiştirmeyi kendisine amaç edindi ve bunu da açıkça dile getirdi. Galatasaray’a bakın! Avrupa’dan menin eşiğindeyken bile yapılan olağan-olağanüstü her türlü seçimde en az iki aday yarıştı. Günler öncesinden adaylıklarını açıklayıp projelerini anlattı. Fenerbahçe’de Ali Koç, “5-6 bin oyu kesin cebinde” denilen ve efsaneleşmiş Aziz Yıldırım’a karşı aylar öncesinden
adaylığını ilan etti. Ama Beşiktaş’ta yıllar önce ‘aday olacağım’ diyenler nedense son dakikayı bekliyor. Burası bakkal dükkânı değil, koca Beşiktaş! Ona talip olmanın da bir adabı olsa gerek. Kamuoyunun da Beşiktaş camiasının da çoktan adaylarla tanışması ve onların Beşiktaş için ne düşündüklerini bilmesi gerekiyordu. · 700 milyonu kısa vadeli olmak üzere, 3 milyar liraya dayanan borcu nasıl eriteceksiniz? · Beşiktaş için hayaliniz ve modeliniz nedir? · Abdullah Avcı ile devam edecek misiniz? · Bu sezon hedefiniz ne? · Devre arasında transfer yapmayı düşünüyor musunuz? Çıkın bize anlatın.

Ortaya çıkmazsanız bir daha Beşiktaş’ın adını anmayın!

Evet, bu bir ‘baskın seçim’ oldu. Kabul, bunu kabul ediyorum. Fakat, yıllardır başkanlık hayali kuranlar için bu mazereti kabul etmiyorum. Zira sizin zaten yıllardır hayalini kurduğunuz koltuk için plan proje de yapmış olmanız lazımdı. Bu hazırlığı yapmışsanız, bu tür baskın seçimler aksine size büyük bir fırsat verir. Siyasette de bu tür seçimler büyük değişimlere yol açmıştır. Bu planlar şimdiye kadar çekmecenizde yoksa, seçim 1 yıl sonra da yapılsa, sonuç değişmez. Beşiktaş’ın da Türkiye futbolunun da temel sorunları ayan beyan ortada. Sürdürülebilir bir kulüp yönetim modeli lazım. Yönetimler değişse de takımların bundan etkilenmeyeceği bir yapıya geçilmeli. Şampiyonlar Ligi’ne

Yazının Devamını Oku

Çırak ustasına kopya verdi!

7 Ekim 2019
Kenan Başaran yazdı.

Oyuncular değişiyor, oyuncuların pozisyonları değişiyor, oyuncuların dizilişleri değişiyor, statlar değişiyor, ligler değişiyor ama Abdullah Avcı’nın değiştirmek istediği Beşiktaş’ta değişen bir şey olmuyordu. Dünkü maçın ilk 45 dakikasında olan biten de buydu yine. Topa yine en çok sahip olan, en çok pası yapan ama ceza sahasına topla hiç giremeyen de yine Beşiktaş’tı. Aslında ilk çeyrekteki manzara Avcı’ya ipucu veriyordu. Bu bölümde Alanya topa daha çok sahip görünürken, Beşiktaş bir iki kontra da gol bulacağı duygusu verdi. Ama ne zaman ki Beşiktaş yeniden topa el koydu, ben de esnemeye başladım! Yoğun pasa trafiğine dönünce Beşiktaş merkezde Ljajic’in ayağına bakar oluyor. Ancak onun bu taraklarda hiç bezi olmuyor! Avcı, ona kızıp 2. yarıya çıkarmadıysa, çok haklı bir davranış. Zira haftalardır oyun sistemine karşı gizli bir direniş içinde sanki. Boş alan bulunca bu takımın da etkili olabileceğini 38’de N’Koudou gösterdi. Hızlı çıktı ve ceza sahasına giren Atiba’ya topu çok çabuk atarak pozisyon yarattı. Yoğun pasa dönünce ne mi oluyor? Şu: İlk yarının ısı haritasına göre Beşiktaş rakip ceza sahasına pek uğramamış.

TOPU BİRAZ DA RAKİBE VER 

2. devrenin başlarında N’Koudou ceza sahasını zorladığı ilk ciddi pozisyonda penaltıyı aldı. 1-0 öne geçince bu kadronun neyi daha iyi oynayıp oynayacağı da netleşti: Kalitesini yetersiz bulduğumuz kadro, topa daha az sahip olsa da geniş alan bulduğunda daha etkili olabiliyormuş. 69’daki 2. gol de, 86’daki N’Kooudou karşı karşıya pozisyonu da çabuk oyun ve boş alanın sonucu belirlediği görüldü. 1-0’dan sonra Alanya, Beşiktaş’ın haftalardır üstlendiği role büründü. 2. devre topa Akdenizliler daha fazla sahip oldu. Gol atamadılar ama en azından pozisyon buldular. Malum Beşiktaş, bunu da başaramıyordu. Gelecek için bu maçı doğru okumalı. Beşiktaş, öne geçtiğinde neden pas oyunuyla tempoyu ve kontrolü eline almadı? Bu meziyeti sadece 0-0 giden veya geriye düşmesine mi bağlı? Ha, Alanya’ya bilinçli olarak topu verdiyse, o zaman rakibi ceza sahasına sokmamayı da başarmalıydı. Kendisine rağmen topa sahiplik oranı düştüyse, o zaman da demek ki bugüne kadar rakipler topu Beşiktaş’a bilerek bırakmış çünkü bu onun en büyük zaafıymış. Sonuç: Topa yüksek oranlı sahiplik Beşiktaş’ı öne geçiremiyor, önde olduğu bir maçta da kullanabileceği bir araç olmaktan çıkıyor. Erol Bulut, bence ustası Abdullah Avcı’ya dün başarının kopyasını verdi.

BU GALİBİYET AVCI İÇİN BÜYÜK FIRSAT TAŞIYOR

Beşiktaş dün kazandı. İçinden geçtiği süreçte mühim olan buydu çünkü Avcı stres attı. Ancak bence daha da mühim olan maçın, eldeki kadronun hangi oyunla bundan sonra da kazanabileceğini somut olarak göstermesiydi. Alanya çok iyi bir test oldu, Avcı’nın sistemini gözden geçirmesi için. Milli ara ona bunu düşünmesi için bol da zaman tanıyacaktır...

 

Yazının Devamını Oku

Beşiktaş'tan 'Yan Paslar' izlediniz!

4 Ekim 2019
Kenan Başaran yazdı.

Kazanma kültürünü kaybeden Beşiktaş, her 90 dakikaya ‘çıkış maçı’ olarak çıkıyor, bu da işler ters giderken ekstra bir baskı oluşturuyor. Baskı, risk almayı azaltıyor. Risk alamayınca da rakip kaleye yeterince ‘dikine paslı hücum’ edemiyor. Burak’ın yanı sıra N’Koudou ve Diaby de son dakika kadrodan çıkartıldı. Güven de sakatlanıp ilk devre çıktı. Maç öncesi planlar haliyle sekteye uğramıştır ama sahaya yansıması hiç de kötü değildi. Caner mecburen sol açık oynadı; bundan önceki maçlarda içe kat eden sol bekin aksine. Wolverhampton’un maçı çok önemsemediği söylense de bu sezon en çok süre alan oyuncular sahadaydı. Bu Beşiktaş için doğru bir test için iyiydi esasen. İlk devre Avcı döneminin en bütünlüklü devresiydi.

LJAJIC SAZI ELE ALMALI

Douglas’ın bireysek hataları hariç savunmada göze batan bir durum olmadı. Rakibe çok fazla geniş alanda yakalanılmadı. Top daha iyi dolaştırıldı. Bunlar takımın iyi taraflarıydı. Ama temel sorun devam etti ilk devre. Üçüncü bölgede final pası sıkıntısı aşılamadı. Savunma arkasına ince toplar atılamadı. Haliyle biz yine ağırlıkla ‘Beşiktaş’tan yan paslar’ izledik! Problemin izini sürünce karşımıza Ljajic çıkıyor. Üçüncü bölgede sazı eline alması gereken kişi o... Topu daha çok yönetmeli. İkinci devreye Avcı’nın Douglas-Gönül değişikliğiyle çıkacağını düşünüyordum ama öyle olmadı.

EN DERLİ TOPLU MAÇ AMA

İngiliz ekibi bu bölümde hücumlara daha kalabalık çıkarken duran toplarda da etkili olmaya çalıştılar. Wolves’ın daha açık oynamasına rağmen Beşiktaş, ceza sahasına derin toplar atamadı. Tehlike tonu taşıyan ataklar uzun kenar toplardı daha çok. Beşiktaş’ta forvete giden damarlar yok. Toplam 5 şut, kaleyi bulanların sayısı ise 2! Her şeye karşın, son dakika gelen yenilgiye karşın Avcı döneminin en derli toplu takımını izledik. Dün o yerden yere vurduğum Lens, N’Koudou ve Diaby’den daha işe yarar göründü.

Abdullah Avcı yapayalnız kaldı!

Abdullah Avcı, Beşiktaş’ta bir oyun kültürü oluşturmaya geldiğini söyledi. Türkiye futbolunun en büyük ihtiyacıdır bu. Ama bu sadece saha içi uğraşıyla mümkün değil. Bu kültürü destekleyecek bir yönetim ve ona inanan bir tribün lazım. Avcı’yı getiren başkan gitti. Üçlü saç ayağının biri yok yani. Tribün ise dün dolmasa da yüksek bir coşkuyla takımı destekledi. Ama son dakika golü sonrası protestoyla onlar da Avcı’yı terk etti.

Abdullah Avcı maçın ardından eleştirilere yanıt verdi!

Yazının Devamını Oku