Paylaş
Beşiktaş semtinde bir mahallede muhtarlık seçimi olsa aylar öncesinden adaylar çıkar. Türkiye’nin ‘ilk spor kulübü’ unvanını taşıyan Beşiktaş’ın 11 gün sonra seçimi var ama daha imzalarını toplayıp divana vermiş resmi bir aday yok! Yarın süre doluyor. Son dakika iki-üç aday çıksa bile bu Beşiktaş muhalefetinin içine düşdüğü çaresizliği örtmüyor. 10 gün kala adaylığını açıklayacak olan isimler, bu kadar kısa sürede hangi plan ve projeyi anlatacaklar ve kamuoyunu nasıl ikna edecekler? Bu şekilde ortaya çıkarsanız aslında Beşiktaş’a, geleceği kurtaracak bir yönetimi değil, ‘mecburiyeti’ oylatacak olursunuz. O zaman bahara yeni bir seçim kaçınılmaz olur! Kulisler kaynıyor. Sıklıkla Serdal Adalı, Ahmet
Nur Çebi, İsmail Ünal’ın aday olacağı konuşuluyor. Bugüne kadar neyi beklediler? Hesap kitap ortada oysa. Bakın şayet Beşiktaş’ın mali durumuna göre aday olup olmamayı düşünüyorsanız, akıl mantık size evinizde oturmayı önerir. Öyle ya, gelecek ay 150 milyon lira, Aralık sonu kadar 200 milyon ve sonrasında Mayıs 2019’a kadar da bir 300 milyon lira daha ödenmesi gerekiyor. Hasılı 8 ayda bulunması gereken asgari para 700 milyon lira. Hesap net, siz niye net değilsiniz? Neyin hesabını kitabını yapıyorsunuz daha? Para bulmak için çeşitli çevreler mi görüşüyorsunuz? Bir takım sözler mi almaya çalışıyorsunuz? Unutmayın ki ‘Beşiktaş Başkanı’ unvanıyla bu sözleri almak çok daha kolay. Yani önce bu koltuğa talip misiniz, değil misiniz, bunun kararını verin.
Avrupa’dan menin eşiğindeki G.Saray’da bile birçok aday çıktı
Beşiktaş’ın mali vaziyeti iyi olsa zaten Fikret Orman yönetimi bırakmazdı. Tribünden gelen tepkiler midir sizce Orman’ın bırakma nedeni? Orman, onların tepkisine göre hareket etmeyi seçseydi ilk günden itibaren, tribüne oynardı! Ama Orman, yeni statta Çarşı için özel bir yer tahsis etmedi. Orman, açık açık Beşiktaş taraftar profilini değiştirmeyi kendisine amaç edindi ve bunu da açıkça dile getirdi. Galatasaray’a bakın! Avrupa’dan menin eşiğindeyken bile yapılan olağan-olağanüstü her türlü seçimde en az iki aday yarıştı. Günler öncesinden adaylıklarını açıklayıp projelerini anlattı. Fenerbahçe’de Ali Koç, “5-6 bin oyu kesin cebinde” denilen ve efsaneleşmiş Aziz Yıldırım’a karşı aylar öncesinden
adaylığını ilan etti. Ama Beşiktaş’ta yıllar önce ‘aday olacağım’ diyenler nedense son dakikayı bekliyor. Burası bakkal dükkânı değil, koca Beşiktaş! Ona talip olmanın da bir adabı olsa gerek. Kamuoyunun da Beşiktaş camiasının da çoktan adaylarla tanışması ve onların Beşiktaş için ne düşündüklerini bilmesi gerekiyordu. · 700 milyonu kısa vadeli olmak üzere, 3 milyar liraya dayanan borcu nasıl eriteceksiniz? · Beşiktaş için hayaliniz ve modeliniz nedir? · Abdullah Avcı ile devam edecek misiniz? · Bu sezon hedefiniz ne? · Devre arasında transfer yapmayı düşünüyor musunuz? Çıkın bize anlatın.
Ortaya çıkmazsanız bir daha Beşiktaş’ın adını anmayın!
Evet, bu bir ‘baskın seçim’ oldu. Kabul, bunu kabul ediyorum. Fakat, yıllardır başkanlık hayali kuranlar için bu mazereti kabul etmiyorum. Zira sizin zaten yıllardır hayalini kurduğunuz koltuk için plan proje de yapmış olmanız lazımdı. Bu hazırlığı yapmışsanız, bu tür baskın seçimler aksine size büyük bir fırsat verir. Siyasette de bu tür seçimler büyük değişimlere yol açmıştır. Bu planlar şimdiye kadar çekmecenizde yoksa, seçim 1 yıl sonra da yapılsa, sonuç değişmez. Beşiktaş’ın da Türkiye futbolunun da temel sorunları ayan beyan ortada. Sürdürülebilir bir kulüp yönetim modeli lazım. Yönetimler değişse de takımların bundan etkilenmeyeceği bir yapıya geçilmeli. Şampiyonlar Ligi’ne
gidilmediğinde çökmeyecek bir ekonomik yapı oluşturulmalı. Yıllardır beklenen yasal düzenlemeyi beklemeden kendi tüzüğünde gerekli değişikliği yaparak, borçlandırmada kişisel sorumluluk şartı getirilsin. Türkiye’nin ilk spor kulübü, son yıllarda sadece futbol kulübüne indirgendi. “Hentbol var” diyeceksiniz ama kupalara ambargo koysalar da yüzlerine bakan yönetici olmuyor, spor kamuoyu nasıl baksın! Perşembe günü kulislerde adı geçen isimler de çıkıp aday olmazsa, o zaman bir daha ne Beşiktaş’ın adını ağzına alsınlar ne semtinden geçsin ne de Fikret Orman’a tek laf etsinler... Hatta çıkıp kendisinden özür dileyip, başkanlığa devam etmesini istesinler!
Paylaş