Paylaş
7 senaryo üstünden “demokrasi ve tahammül” temalı bir dayanıklılık testi.
“Polisiye” tadında, “politik gerilim” tadında, “liberal romantik komedi” tadında, “kıyamet senaryosu” tadında farklı 7 senaryo. Yazarı/yazarları “Yedi Büyük Günah” adı altında kitaplaştırdı “Bir ‘Yırtık Don Projesi’” olarak andıkları senaryolarını.
Fikir babası ve asıl günahkâr elbette Ertuğrul Özkök. Diğer günahkârlar ise Emrah Akkurt ve İsmet Berkan.
* * *
Ertuğrul Özkök’ün yeni kitabıyla ilgili çıkan haberlerden “7 Büyük Günah”ın neler olduğunu okumuşsunuzdur fakat tekrarlamakta fayda var.
1- Türkiye, Ayasofya’yı Ortodoksların ibadetine açıyor.
2- Çanakkale’nin adı Troya oluyor.
3- Gürcistan ve Ermenistan, Türkiye’ye katılma kararı alıyor.
4- Oya Sarı Hareketi, Ege’yi Türkiye’den ayırmak istiyor.
5- Türkiye, Efes Özerk Otoritesi’ni kabul ediyor.
6- Fenerbahçe, Ermeni yatırım şirketine satılıyor.
7- Lezbiyen aday, Cumhurbaşkanlığı seçimine giriyor.
* * *
“Ufak at civcivler yesin!”
“Yok artık çift hörgüçlü devenin boncuklu yuları!”
“İstersen şöyle bir serinlikte, gölgede koş, yüzünü yıka da öyle konuşalım birader!”
Okuyanlarda bu saydığım tarzda itirazları ve tepkileri tetikleyecektir.
İslamcıları, düzcinselleri, ultra-milliyetçileri, ulusalcıları, azınlıkları, çoğunlukları, Fenerbahçelileri kızdıracak, sinir uçlarını şiddetle kaşındıracak senaryolar olduğu kesin. Bugünkü problemlerden çok geçmişin klişeleri üstünde tepinmeye sevdalı konjonktür, bu senaryoları en iyimser yaklaşımla “delirmiş bu” diye geçiştirecektir.
* * *
Yükselebilecek hemen hemen tüm itirazlar kitapta kendisine yer açmış.
Her bölümün sonunda Emrah Akkurt oturmuş, karşısına Özkök’ü almış ve “Yok daha neler?”den tutun “Böyle saçma senaryo görmedim”e kadar tüm sorgulamaları yapmış.
Bölüm sonlarında yer alan bu röportajlar, senaryoların hücum/savunma hattını oluşturuyor.
Akkurt’a katıldığınız da oluyor, Özkök’e hak verdiğiniz de.
* * *
Ömer Laçiner, geçen hafta Habertürk’te Balçiçek İlter’le konuşurken Türkiye’deki tartışma kültürünün en önemli defolarından birinin altını çizme ihtiyacı duydu.
Laçiner, Türkiye’de her tartışmanın “bir galip ve bir mağlup” çıkarma güdüsüyle, “münazara” mantığıyla yapıldığını, bunun yanlışlığını vurguladı haklı olarak.
“Yedi Büyük Günah”ın bölüm sonlarındaki mülakatlar, “münazara” izleri taşısa da daha çok tartışmacıların “meramını anlatmaya” yarıyor, bu açıdan bakmakta fayda var.
* * *
İşin içinde Ertuğrul Özkök olunca muarızların sopalarını eksik etmeyeceği de kesin.
Sopa demişken...
“Pinata” (N’nin üzerinde şu an koymayı beceremediğim bir aksan işareti var ve pinyata diye okunuyor) Meksika’dan ABD’ye, oradan da dünyaya yayılmış, zamanla çocuk oyununa dönüşmüş bir ritüel.
Kökünün Çin’de olduğu da iddia ediliyor.
Nasıl bir oyun/ritüel bu?
Yüksekçe bir yere kâğıttan bir figür (çoğunlukla hayvan figürü) yerleştiriliyor.
Gözleri bağlanan kişi üç kez kendi ekseninde çevrildikten sonra eline sopa tutuşturulup “pinata”yı köteklemek üzere meydana salınıyor. Kâğıt figür yeterince sopalanırsa, parçalanıyor ve içinden ödül olarak şekerleme vb. dökülüyor.
Türkiye’de medyanın ve siyasetin en popüler pinata figürü olan Ertuğrul Özkök, “Yedi Büyük Günah” ile 7 sopa daha sunuyor kamuoyuna.
Kitabı okursanız, yeterince de döverseniz, ortaya dökülen şekerlemelere dikkat edin.
Bazıları istemeseniz de hoşunuza gidebilir.
(Yedi Büyük Günah, Ertuğrul Özkök Doğan Kitap, 2012)
Paylaş