Paylaş
İshal ile seyreden hastalık riskleri söz konusu.
Çok yakın temas, vücut direncinin iyice düşmesiyle birlikte solunum yolu enfeksiyonları artıyor...
Çocuklar, yaşlılar, kronik hastalığı bulunanlar ile hamileler için risk ölümcül düzeyde...
Uzun vadede verem salgını ortaya çıkabilir.
Gribal enfeksiyonlar geliyor...
Bağırsak enfeksiyonları geliyor ki, yeterli bakım sağlanmazsa çocuklarda, bebeklerde ölümler kaçınılmaz...
Grip dedik ya...
Ölüm hızı koronavirüste yüzde 2-2.5 iken, gribal enfeksiyonlarda bu oran yüzde 10’lara kadar çıkıyor...
Bu kalabalık, koronavirüsün tam dişine göre bu kalabalık arasında hızla yayılacaktır...
Bebekler, yaşlılar, hastalar...
Bebekler, yaşlılar, hastalar...”
Buraya kadar anlattıklarım koronavirüsün hızla yayılmasından sonra olacakları, yakın gelecekle ilgili kaygılarımızı, büyük korkularımızı “bilimkurgu” tarzı anlattığım bir felaket senaryosundan alınma değil...
Ya ne?
Gelecek değil, bugün...
Uzak bir yer değil, bizim buralar...
Yarın değil, şu an...
Kurgu değil, gerçeğin ta kendisi...
Türkiye-Yunanistan sınırı arasında yaşanıyor bunlar...
Tırnak içinde aktardığım bölüm, Cumhuriyet’ten Sibel Bahçetepe’ye konuşan uzmanların sözlerinden alıntılandı...
Prof. Dr. Alpay Azap, Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan, Dr. Mustafa Tamur, Prof. Dr. Sinan Adıyaman’ın sözlerinden...
Türkiye ile Yunanistan sınırı arasında sıkışmış 10-15 bin insan bütün bu panik yaşanırken neredeyse korumasız bir halde bekleşiyor.
Yardım ulaştıranlar cennetlik insanlar ama onların çabası açlığı, soğuğu, salgın hastalığı, ölümü tutmaya yetecek mi? Pek mümkün değil...
Yaşadığımız günler, salgının korkunç yüzü bize “Bu dünyada hep birlikteyiz” gerçeğini öğretmiş olmalı...
Bugün, şu anda, sınırımızda felaketler üst üste yığılmak üzere...
Uzakta değil, bizim buralarda...
“Bana ne, ben kendime bakarım” diyeceğimiz bir zamanda yaşadığımızı şu salgın göstermiştir diye ummak isterim...
Yakın gelecekte değil, şu anda...
Paylaş