Paylaş
Başbakan Erdoğan’a hitaben yazılmış olan mektup aslında tüm Türkiye’nin vicdanına sesleniyor.
Muhatabını bulana kadar tekrar ve tekrar ve tekrar yayınlanması gerekiyor...
* * *
Sayın Başbakan,
Arkadaşımız Hrant Dink’i öldürdüler.
Beşinci yılına yaklaşan adalet arayışımız kadük kalmıştır.
Dilekçe verdiğimiz topyekûn devlet, kendini katile yakın gördü.
Zaten; katil, polis, bayrak ve muzaffer gülümseme kahramanlık posterinde poz vermişti.
Bir türlü ilamını malum edemediğiniz o kalabalık güruh, elbirliği ile kıstırmışlar, hain pusuda kurşun sıkmışlar, kaçmışlar, saklanmışlardı
* * *
Şikâyetçiyiz.
“Namus Sözümdür Adalet” diye ölü evinde ant içtiğiniz halde, Hrant Dink’i işaretparmağıyla gösterip “bunu” diyen yardımcınızı “Meclis Başkanı”, resmi makamda, adamları resmen “yakarız canını bak” diyen valinizi “Vekil”, emanet edilen canı kollamayan, kötülerin işini kolaylaştıran Emniyet Müdürü’nüzü “Vali”, 17 yaşındaki O.S.’yi kocaman “Ogün Samast” ettiniz.
Kan adaletle susar, şikâyetçiyiz.
İsim verdik soruşturun diye, İçişleri Bakanı’nız olmaz onlar bizim çocuklar dedi.
Dışişleri Bakanı’nız AİHM savunmasında bu toprakların yiğit evladına “Nazi” dedi.
Çevik kuvvetleriniz Rakel Dink önlerinden geçerken katillere yazılan methiye türkülerini mırıldanarak Beşiktaş Adliyesi’nde koro yapıverdiler .
Katillerimizi adalet evine getiren Jandarma, cezaevi aracına “Ya sev ya terk et” diye yapıştırma asmıştı.
* * *
Sayın Başbakan, nedir daha derine inmeyi engelleyen o büyük “kasabanın sırrı”? Nedir sözünüzü tutmanıza mani olan?
Azınlıklardan gasp edilenin birazını geri vermeniz sebebiyle seslendirdiğiniz nutukta “Bu ülkede hiç kimse ruh tedirginliğiyle yaşamayacak artık” diyordunuz Hrant’ın veda mektubuna atfen.
İnanın tedirginliğimiz her zamankinden büyüktür.
Sayın Başbakan, mala gelenin telafisi bulunur
Cana gelene de davranınız.
O Anadolu Toprağı’ndan Hrant Dink’in payına bir metrekare toprak düştü; mezarıdır!
Kamera denilen vaka-ü nüvis silinmiş, bize kalan azıcık 19 Ocak 2007 seyirliğinde 5 kişi saydık Hrant’a pusu kuranlardan.
Kim bunlar Sayın Başbakan?
* * *
Görüneni, görünmeyeni, katillerimizi istiyoruz, adalet olsun, hak hâkim olsun diye.
Bizim hakkımız bizde saklı duruyor, helalleşmekten başka çarenin kalmadığı savaş yorgunu memleketimizde.
Suallerimiz cevapsız... Adalet nöbetçisi “Hepimiz Hrant’ız” diyen yüzbinlerin eli hâlâ vicdanında... Cevaplarımızı almadan susmayacağız, sormaya devam edeceğiz.
Hrant için, Adalet için.
Hrant’ın Arkadaşları
Çek bir nefes, 15 TL’lik olsun
ORHAN Veli “Bedava yaşıyoruz, bedava/ Hava bedava, bulut bedava” demiş.
Bulutsuzluk Özlemi’nden Nejat Yavaşoğulları da güzeller güzeli “Acil Demokrasi” şarkısında “Her yanım yara bere içinde kalbim/ Hava bedava su pet şişelerde” demiştir.
* * *
Cuma günü Topkapı Sarayı’nın yeni açılan bölümlerini gezdikten sonra çıkışa yakın noktadaki hediyelik eşya bölümünde karşılaştığım objeden sonra “Kusura bakma Nejat, kusura bakma Orhan Veli Abi, durum biraz değişmiş olabilir” diye düşündüm.
“Esprili hediyelik” kontenjanından üretilen şık teneke kutunun üstünde “Air of İstanbul/İstanbul havası” yazıyor.
Alıp memleketine götürmek, arkadaşına “Ahan da sana İstanbul havası getirdim, kok bak!” demek isteyen espritüel turist, kutulanmış hava için 15 TL bayılmak zorunda.
Saray çıkışı, Aya İrini’ye doğru yürürken ağaçların serinlettiği geniş alanda derin bir nefes çektim, şöyle 50 TL filan eder herhalde. Ve hem Nejat’a hem Orhan Veli Abi’ye selam sarkıtıp “Hava bazı durumlarda 15 TL, su pet şişelerde” diyerek yoluma devam ettim.
Paylaş