Paylaş
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi ve eski TBMM Başkanı Bülent Arınç mektubunu böyle noktalıyor ve yeni yıla isyan duygularıyla giriyordu.
Sayın Arınç’ın mektubu Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’a hitaben “TBMM antetli” bir kâğıda yazılmıştı.
Malum, Başsavcı yılın son günlerinde gazetecilere 2019 değerlendirmesi yaparken konu Arınç’ın damadı Ekrem Yeter’e gelmişti.
Neydi Ekrem Yeter’in hikâyesi. Arınç’ın kızı Ayşegül Arınç’la evli olan Ekrem Yeter kardiyoloji alanında uzman bir doktor.
FETÖ ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle KHK ile üniversiteden uzaklaştırıldı, 16 yıl hapis istemiyle yargılandı ve beraat etti.
Yeter’in beraatı kamuoyunda epeyce tartışıldı. Evinde örgütsel yayınlar bulunmasının örgüt üyeliğini kanıtlamadığı filan söylenerek salınınca tepkiler yükseldi.
Hatta Bülent Arınç bu tartışmalar sürerken, daha az kanıtla, gazete aboneliğiyle, banka hesabıyla mahkûmiyeti devam edenler hatırlatıldığında şöyle konuşmuştu:
“‘Bundan çok daha hafifleri için davalar açılmış ve mahkûmiyet kararı verilmiş. Bu ne iş?’ diyenler yüzde 100 haklıdır. Bu da yargının sorunudur. Yargının adalete ulaşma konusunda bugüne kadarki beceriksizliği, suçun vasfını iyi tayin edememiş olmasıdır. Ne iddianameler var, saçma sapan...”
Arınç, “Benim damadım olmasa da beraat ederdi” diyerek Ekrem Yeter’i savunurken yargıyı da eleştiriyordu.
Neticede damat beraat etti, konu kapandı derken geldi işte Başsavcı Yüksel Kocaman’ın açıklamaları.
Başsavcı “Ekrem Yeter ile ilgili bizim açımızdan o dosya dolu bir dosyaydı. Mahkeme beraat kararı verdi. Karara itiraz ettik ve bozulacağını düşünüyorum” der demez Arınç da açıklamasını yaptı TBMM antetli kâğıt ile.
Arınç, Başsavcı Yüksel Kocaman’ı sübjektif açıklama yaptığı için, hukuk ve etik kurallarını hiçe saydığı için uyarıyor, yaptıklarının suç olduğunu belirtiyor ve HSYK’yı da göreve çağırıyor.
Başsavcıyı halihazırda tamamlanmamış bir dava hakkında konuşarak yargıyı etkilemekle suçluyor ve bu davranışıyla “kötü niyetlilere malzeme verdiğini” söyleyerek küskünlüğünü dile getiriyor.
Sayın Arınç adalet sistemine güvenini kaybeden ilk ve tek kişi olmadığını elbette biliyor; kendisi eski bir hukukçudur zaten.
Haziran 2019’da Sosyal Demokrasi Vakfı’nın yaptırdığı ve “Yargıya Güven” temalı anketin sonuçları “Vah bize” dedirtecek türdendi.
“Adalet deyince aklınıza ne geliyor” sorusuna yüzde 23 “Adaletsizlik” cevabını veriyordu ki en popüler cevaptı bu aynı zamanda.
Adalet denildiğinde akla önce “adaletsizliğin” geldiği memleketimizde yargıya güvenenlerin oranı yüzde 38’de kalıyordu.
Türkiye’de makam/mevki sahibi biri ile sıradan vatandaş mahkemelik olsa eşit koşullarda yargılanmayacaklarını düşünenlerin oranı ise yüzde 79 olarak beliriyordu!
Reformlarla onarılmaya çalışılsa da yıllarca istismar edilmiş, Fetullahçı kadrolar tarafından içi oyulmuş, bozulmuş yargı sistemi güven sıralamasında en arkalarda kalmış durumda.
Bülent Arınç çoğumuza göre şanslı. En azından yargı sistemini şekillendiren, oluşturan, atayan mekanizmaya yakın bir yerde çalışıyor ve derdini birinci elden aktarabilir.
Belki bu sayede yargıya müdahale konusu hakkıyla tartışılır, yargının bağımsızlığı ve güçler dengesi konuşulur, adalet sisteminin güvenilir bir hale gelmesi ve itibarının artması sağlanır.
2020’ye umutla girelim girmesine de o kadar umutlu olmayalım derim ben yine de...
Paylaş