HER şey, eve battal boy televizyonun girmesiyle başladı. İki yıldır sakin süren hayatım bir anda değişiverdi.
Çoğu zaman sadece haber, maç ve film seyretmek amacıyla kullanıyorum. Ama bazen, hafta içi gündüzleri evde olduğum durumlarda filan işin rengi değişiyor.
Aslına bakarsanız, Seda Sayan'ın ‘‘Eyvan’’ adlı programlarüstü programda bir cüceyi leğende kafasını sabunla köpürtmek suretiyle yıkaması hadisesine kadar yine normaldi hayatım. Bu olaydan daha önce de bahsetmiş olduğumdan detaylara girmeyeceğim.
Fakat yapımcısına bir program bantını Guggenheim Müzesi'ne yollamasını bütün samimiyetimle öneriyorum. Koca İstanbul Bienali'nde bile böyle video yerleştirme yoktu. Sanırsın Bunuel filmi...
Neyse, o tuhaf günden sonra programlara başka bir gözle bakmaya başladım ve zamanla bir tür bağımlı haline geldim.
‘‘Sabah Sabah Seda Sayan’’sız, ‘‘A'dan Z'ye Esra Ceyhan’’sız., ‘‘Hoş Seda’’sız, ‘‘Pop Star’’sız yaşayamayacakmışım gibi geliyordu.
Bu arada İclal Aydın'la İdil Çeliker'in arasında kalan, ciddi fikir tartışmalarına giren, fraksiyonlara ayrılan insanlar olduğunu biliyorum.
Kimi İclal Aydın'ın programı olan ‘‘Hayat Güzeldir’’i desteklerken, kimi de bu görüşe karşı çıkıyor ve İdil Çeliker'in programını savunuyor: ‘‘Hayat Budur.’’ Kendi adıma ‘‘Bilemeyeceğim’’ demekle yetineceğim.
*
Neyse, evde sakin sakin otururken Topesto aradı ve ‘‘Hoş Seda'yı aç lütfen’’ dedi. ‘‘Öncelikle, az önce kurduğun cümleyi bir daha tekrarlayıp ne kadar saçma olduğuna bir bakar mısın?’’ dedim.
‘‘Aç abi, bir şeyler oluyor’’ dedi.
‘‘Açtım hakikaten bir şeyler oluyor. Dansöz Tanyeli, üç kadına ‘‘Kara Üzüm Habbesi' eşliğinde nasıl oynanır onu öğretiyor. Hayatında herhangi bir saatini Türk televizyonları karşısında geçirmiş biri bunun normal olduğunu düşünecektir. Bence de normal.
Bu sırada programın sunucusu ve iki konuğu da arka planda oynuyorlar. O da normal. Tanyeli, ‘‘Evlerinden izleyenler haydi siz de katılın’’ diyor. ‘‘Yok ben oynayamam’’ diyorum kendi kendime.
Buraya kadar normal di mi? Peki, stüdyonun bir kenarında, top sektiren bordo formalı arkadaşa ne diyeceğiz. Bir grup kadın oynuyor ve bir adam top sektiriyor. Meğer rekor deniyormuş. Bu arada adam top sektirirken formasını çıkarıp giyiyor filan.
‘‘Kara Üzüm Habbesi’’ faslı bittiğinde sunucu ve konuklar top sektiren arkadaşın yanına geliyor ve ‘‘Kaç oldu? Kaça katıran sektirebiliyorsun? Hebele, hübele’’ diye adamı taciz ediyorlar.
Topesto, ‘‘Esra Ceyhan'ın programında gördüğüm yorgancılardan sonra en acayip televizyon anlarımızdan birini yaşıyoruz şu anda farkında mısın?’’ diye sordu.
‘‘Evet abi. Peki sen adama dikkat ettin mi hakikaten hiç düşürmedi topu’’ dedim.
‘‘Pöh’’ dedi ve kapattı.
*
Ya, bu konu burada kapanıyor da, ben size bu cumartesi rahat vermek niyetinde değilim. Hani birkaç sene önce HBB kapatma cezası almıştı. Tam geceyarısı, ekranda iki kadın dururken görüntü dondurulmuştu.
Sonra o görüntü birkaç gün, hatta bir hafta kadar kalmıştı. Zaplarken hep onları görmeye alışmıştık hatta.
Ne oldu acaba o insanlara?..
Steve Miller'dan
Abracadabra'lı Greatest Hits
STEVE Miller Band'in hastasıyım desem, Sanlı'ya ayıp olur. Çünkü asıl hastası odur. Hatta Hür FM'deki programının adının Joker olmasının nedeni de Steve Miller'ın ‘‘Joker’’ şarkısıdır.
Fakat Steve Miller Band'i bir tek Sanlı kardeşimiz sevecek diye bir kaide yok. Best Of tarzındaki albümleri, çeşitli formatlarda edinilmiş ve dinlenmiştir yıllar boyunca.
Fakat ben bu albümün ulaştığı boyuta, 22 şarkılık yeni albümün ‘‘Young Hearts-Complete Greatest Hits’’in iç kapağına yazan Joel Selvin sayesinde uyanabildim.
Steve Miller Band'in bende de bulunan ‘‘Greatest Hits 1974-1978’’i, 1982'de patlayan ‘‘Abracadabra’’ şarkısından sonra düzenli olarak satmaya başlamış.
Ama öyle böyle satmak değil. 20 yılda 13 milyon satmış bu albüm.
Şimdi bu albüm, elden geçirilmiş ve güzeller güzeli ‘‘Abracadabra’’ da eklenmiş vaziyette bir kez daha karşımızda.
Güzel günler yaratabilecek güçte bir albüm.
Barbara Ann meselesi
GEÇEN hafta cuma günü, yazdığım yazının içinde küçük bir bölümde yıllar önce dinlediğim ama bir türlü bulamadığım The Regents'in ‘‘Barbara Ann’’ adlı şarkısından bahsetmiş ve bulan varsa bir haber uçursun demiştim.
Bu kadar ciddiye alınacağımı sanmıyordum doğrusu. New York'tan mp3 formatında yollayanlar, ‘‘CD'ye çekip postaya verdim’’ diyenler, ‘‘O şarkıyı Beach Boys da söylemişti, onu da ekleyip yolluyorum’’ diyenler.
Hisleri pek gelişmemiş bir insan olsam bile bayağı duygulandım. Herkese teşekkür ederim.
O şarkıyı her dinlediğimde tuhaf bir şekilde sizler geleceksiniz aklıma. Kabul edin biraz garip bir durum oldu...