Paylaş
“Guantanamo boşanma nedeni” başlıklı haber bence dün dünya basınında en geniş kitleye seslenen haberdi fakat detaydan yoksundu!
Bu durumdan Türk basınını sorumlu tutamam. Haber, El Vatan Gazetesi’nden alınmış.
Neyse, kestirmeden gidip haberi vereyim:
“Suudi Arabistan’da bir kadın, kocasının cep telefonunda adının Guantanamo olarak kaydedildiğini görünce boşanma davası açmış...”
Haberi bu tek cümleyle vermek de mümkün, geri kalan cümleler tamamen şişirme...
“30’lu yaşlardaki kadın adının tiranlığı çağrıştıran Guantanamo ile özdeşleştirilmesine karşı çıkarak boşanma davası açtı...”
Oysa ben bu haberle ilgili detay manyağı yapılmak istiyorum.
Kadının ve adamın fotoğrafları, olayın iki cephesinden detaylı açıklama, yakınlarından yorumlar...
Bekâr halimle ben bu kadarını merak ediyorum, dünya nüfusunun evli insanlardan oluşan büyük bölümü n’apsın?!
Bir erkek hangi şartlar altında eşinin adını “Guantanamo” diye kaydeder?
Bunu yapabilen erkek dünyanın en cesur erkeği değil midir?
Serdar Turgut’tan yorum/görüş/haykırış nerede ha, nerede!
Sonra kadının telefonunda adamın adının Auschwitz olarak kayıtlı olmadığı ne malum?
Hem Suudi Arabistan’da şartlar oluştuğu takdirde birden fazla eşle evlenilebiliyor, yanlış bilmiyoruz değil mi?
Varsa diğer eşlerin adları nelerdir?
Stalin? George W. Bush? Pol Pot? Adolf? Kenny G?
Adam aslında mazoşist olabilir mi?
Öyleyse belki de Guantanamo’yu sevgi sözcüğü olarak kullanmıştır, haksız mıyım dostlar?
Aaaah ah!
Dünün en heyecan verici haberi çöp olmuş, gazetecilik bitmiş mirim!
Oysa ben bu haberle ilgili gelişmeleri günlerce takip edebilirdim.
Guantanamo Hanım, siz de üzülmeyin, adınızı “Rio Karnavalı” diye kaydedecek bir adam sizi bir yerlerde bekliyordur belki...
Artık biraz daha aptalız
ŞANSSIZDIM; Ünsal Oskay’ın öğrencisi değil, sadece takipçisiydim.
Birkaç kez karşılaşıp sohbet etme şansını yakalamıştım.
NTV’de Ömer’in odasında, Bakırköy’de takılan heavy metalci ve rapçi gençlerin durumu üzerine uçarak, uçuşarak konuşmuştuk mesela.
Kaç kişiyle konuşabilirsin ki böyle bir konuyu?
Yaşadığım ülke sınırlarında kafası bu kadar pırıl pırıl, bu kadar tıkır tıkır çalışan az insan tanıdım.
Zıplayarak, sekerek, dağılarak ve toparlanarak konuşurdu, yazardı ve sizi harika yerlere götürürdü.
Başta Çınar’a, Feryalciğim’e, Mehmet Ağabey’e ve öğrencilerine olmak üzere tüm sevenlerine sabır gerekecek.
Bu kadar akıllı ve tatlı bir insanı kaybettikten sonra “Artık biraz daha aptalız toplum olarak” diye düşündüm.
Kendimi şimdiden “en aptal” ilan edeyim de kimse alınganlık yapmasın.
Allah rahmet eylesin.
Bir Finliyle bir Türk sanal âlemde karşılaşır
BAŞLIKTA fıkra anlatacakmışım gibi bir hava oluştu. Finlandiya, her vatandaşın yüksek hızda internet bağlantısına sahip olmasını “yasal hak” olarak güvence altına aldı.
Türkiye’de ise Başbakan’ın girmeyi bilip bizlere hâlâ söylemediği You Tube ve müzik dinlemek için kullanılan last.fm başta olmak üzere yüzlerce siteye erişim yasak.
Hüseyin Çelik geçen hafta katıldığı bir televizyon programında AB ile uyum süreci için “Biz standartlarımızı yükseltelim, günü geldiğinde ister miyiz istemez miyiz üyeliği bakarız” diyordu.
Daha önce de tekrarlanmış, “Vay ne delikanlı tavır” dedirten bir yorum.
Tekrarlayayım: Finlandiya’da internet erişimi yurttaşlık hakkı, bizde sosyal paylaşım sitelerine erişim yasaklı.
Dram mıdır, kara mizah mıdır, makûs talih midir kararı size bırakayım.
Ama şunu bilmekte fayda var...
Taraf olmayı bırakıp herkesin ortak mücadelesini gerektiren bir konu internet özgürlüğü.
Başbakan da artık Ulusa Sesleniş’te açıklasa şu formülü...
“Ben söylerim size nasıl gireceğinizi yutüb’e” diyeli sene olacak hâlâ tık yok, tıklama şansımız yok...
Paylaş