Paylaş
Şu sıralar, birkaç hafta önce bir kitap mezatı sayesinde elime geçen 90 yaşında bir ciltle aşk yaşadığım için sinema aşkım coşmuş vaziyette.
“Vakıt” gazetesinin, Harf İnkılabı’nın devreye yeni girdiği bir dönemde, 1930’da vermeye başladığı ve ağırlık noktası “sinema-varyete” olan haftalık aktüalite ilavesini merakla, sevgiyle, heyecanla okuduğum günler...
“Sesli filmlerin” devreye girdiği, “Vakıt”ın iddiasına göre “her sene memleketimizde sinemaya gidenlerin adedinin bütün Türkiye nüfusuna müsavi (eşit) olduğu” günlerden gelip elime ulaştı bu cilt...
Ocak 1930’da yayınlanan “Bizde sinema” başlıklı makaleye göre İstanbul’da 31, İzmir’de 11, Ankara, Eskişehir ve Adana’da 3 sinema salonu var.
Samsun, Edirne, Antalya, Urfa, Giresun gibi toplamda 13 şehirde 2’şer salon faaliyette. Tek sinema salonu olan şehir sayısı da epeyce fazla, yılda 12 milyondan fazla bilet kesiliyor...
Sinema aşkının dünyaya paralel olarak hızla büyüdüğü ve mesela Majik Sineması’nda “büyük bir itina ile vaz’ı sahne edilen ve Yili Friç, Lilyan Harver, Varvik Vard gibi 3 büyük yıldız tarafından temsil edilen, en müşkülpesentleri bile memnun edecek Benli Kadın” filminin gösterildiği günler
Filme ilaveten “Dansing Jim’in Varyete Siyah Kuşlar” adlı trupu da Levis Duglas’ın merdiven dansını hakiki ve mahirane bir şekilde sergiliyor; dikkatlerden kaçmasın...
Böylesi bir nostalji rüzgârına tutulmuşken sinema salonlarının yeniden açılış haberlerini ne yazık ki “müjdeli haber” olarak görmenin pek mümkün olmadığı günümüze dönüveriyoruz...
Dün izin çıktı fakat kaç salon kapılarını açabilecek?
Sinema Salonları Yatırımcıları Derneği Genel Sekreteri Fevzi Genç, Aydınlık’tan Ersoy İrşi’nin sorularını cevaplarken zaten son dönemde “mısır savaşları” gibi hadiselerle de darbe yemiş olan sinema salonlarının hazin manzarasını anlatmış
Fevzi Genç’e göre “İzin var ama imkân yok” diye özetlenebilecek günümüz şartlarında Türkiye çapında ancak 20 veya 30 salon kapılarını açabilecek.
Temmuz ölü sezon, iddialı yapım yok, seyircinin zaten “çok anlaşılabilir şekilde” gidesi yok...
2 bin 400 sinema salonundan 200’ü kapanmaya yakın, eğer destek verilmezse bu rakam rahatça 500’ü bulacak diyor Genç...
Bir yandan da AVM’lerin baskısı var: “İmkânımız olmadığı halde salonlarımızı açmamızı istiyorlar. Eğer kira ödeyip açmazsak, günlük ceza keseceklerini belirtiyorlar. Bir kıskaç içinde kaldık maalesef...”
Peki çözüm önerisi?
“Bizim elimizde birçok çözüm önerisi var. Ama biz esasen birinin öne çıkmasını istiyoruz. O da bizlerden alınan eğlence vergisi. Bunun kaldırılmasını istiyoruz. Sattığımız biletin yüzde 10’unu direkt devlete veriyoruz. Sinemacılara moral vermenin, salonların kapanmaması için atılacak en önemli adımın bu olduğunu düşünüyoruz. Bizim artık bu vergiyi verebilecek canımız yok...”
Yetkililerle temas halinde olduklarını, onların da kendilerine hak verdiklerini ancak somut bir çözümün uzak görüldüğü günler yaşadıklarını söylüyorlar...
Bugün gidemesek de, bir süre daha gitmeyi aklımızdan bile geçirmeyecek olsak da, sinemalara sırtımızı mı döneceğiz?
Hayallerimizi, aşklarımızı, yalnızlıklarımızı, heyecanlarımızı besleyen salonların birer birer yok olmasını seyretmekle mi yetineceğiz?
Umarım seslerini duyan, dertlerine çare üreten çıkar...
Sonra çok pişman oluruz, benden söylemesi...
Paylaş