Paylaş
Mesela Bülent Ortaçgil söylesin: “Yüzünü dökme küçük kız; bırak üzülmeyi/Yalnız sen misin bir düşün; unutan sevilmeyi...”
Bak gözlerim doldu benim de; haa, ne diyecektim?
Bugün siyasi partiler 7 Haziran’daki genel seçimde aday gösterecekleri isimleri Yüksek Seçim Kurulu’na sunacak.
Adaylığı garantileyene, iyi bir bölgeye ve sıraya kurulana düğün bayram...
Ama heyhat! Binlerce vatan evladının mazbata heyecanı da erken uyarı sistemine takılacak.
Sadece AKP’ye 6 bin kişi akın etti, TBMM’nin kapasitesi 550; yer olsa ciğerimi ye, yok işte...
Neyse ya geçmiş olsun gençler; olur öyle!
*
“Hür demokratik parlamenter sisteme” inanmış ve Yeşilçam’ın güzel filmlerinde hep gözleri dolan bir kardeşiniz olarak yardım etmek isterim.
Üzüntünüzü biraz dağıtmak, hadisenin iyi yanlarını göstererek içinize su serpmek ve kullanabileceğiniz bahaneler sağlamaktır amacım.
Önce cebinizi düşünerek rahatlayın.
Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu Başkanı Bendevi Palandöken, bu yıl bir adayın minimum harcamasının 45 bin TL olacağını açıklamıştı.
Palandöken’e göre promosyon amaçlı balon (zeplin daha iyi bence bu arada), poster, berber, afiş/poster, laci takım, zümrüt yeşili/bayrak kırmızısı/ampul sarısı renkte kravat filan derken minimum 45 bin TL diyoruz.
“Minibüs giydireceğim, tarihi kostüm yaptıracağım, kitleyi promosyon manyağı yapıp anahtarlık/kalem olup üstlerine yağmur gibi yağacağım, TIR olup sokaklarda dolaşacağım” derseniz limiti siz hesaplayın.
Emin olun hâlâ 2011 seçimlerinin promosyon borcunun taksitlerini kapatamamış vekil vardır şu anda.
Yani paranız cebinizde kaldı varsayın işte, photoshop’lu pankart fotoğraflarına kurban olduklarım...
*
Lider sultası yok, “indirgeçli/kaldırgaçlı kolmatik” muamelesi görmek yok, fırçalanma tehlikesi yok; ömrünüzden güzel gün yiyeceksiniz fena mı?
El âlem ne der?
Ne derse desin bence ama isterseniz bu durumu hava atarak savuşturabilirsiniz.
Örnek veriyorum, 10 kez tekrarlamak suretiyle ezberleyiniz lütfen canlarım:
Beyefendi aradı. Bana alanda ihtiyaç varmış. “Seni Meclis’e kapatmak istemedim” dedi, görev adamıymışım ve teşkilatı toparlamalıymışım öyle söyledi.
“Senden...” dedi, “Özel danışmanım olmanı” dedi, “İstiyorum” dedi.
Arayacakmış, öpermiş pembiş yanaklarımdan.
Beni çok seviyormuş, evladı gibi...
“Görev adamısın” dedi, “Senin gibisini nereden bulacağım ben” dedi...
Ağlamıyorum, gözüme oy pusulası kaçtı...
Paylaş