Sayın Ertuğrul Özkök PFDK'ya sevk edilecek mi

GEÇEN hafta Son 25 Yılın Efsane 11'inin açıklandığı gecede dünyanın en mutlu ve en şanslı insanlarından biri olarak ben de hazır bulundum.

Düşünsenize Tanju Çolak'la şakalaşıyorsunuz, Rıdvan Dilmen'le merhabalaşıyorsunuz.

Fatih Terim'le ayaküstü iki çift laf edip salonun diğer köşesine gittiğinizde Mustafa Denizli'yle muhabbete dalıyorsunuz.

Yanımda bir Milli Takım forması götürmeyi akıl edemediğim için kendimi asla affetmeyeceğim!

* * *

Gece harikaydı ancak ben Ertuğrul Özkök'ün PFDK'ya sevk edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Ne alaka, değil mi?

Açıklayayım, ifşa edeyim!

Halit Kıvanç ağabeyimiz Ertuğrul Özkök'ü konuşma yapması için sahneye çağırdı.

Ertuğrul Bey de arka plana F.Bahçe formasıyla çocukken çekilmiş bir fotoğrafı yansıtılan sahnede (Artık nereden bulduysa o aile albümünü; ortalığı karıştırıp duruyor) konuşmasını yaptı.

Buraya kadar her şey normal. Cezayı gerektirecek bir durum yok. Futbol anılarını aktarırken Leeds United deplasmanına geldi sıra.

Malum, o gergin maça takımla beraber sadece üst düzey gazeteciler götürülmüştü.

Maç sırasında Leeds taraftarı bazı el kol hareketleri yapmış bizimkilerin oturduğu tarafa.

İşte tam bunu anlatırken Ertuğrul Özkök salona döndü ve malum parmak hareketini bizzat salondakilere göstererek, Erman Hoca'nın deyişiyle "elini bir palamut gibi sallayarak" tekrarladı.

* * *

Bir salon dolusu insan, Efsane 11, Türk futbol dünyasının elit ismi de bu hareketi sineye çekmek zorunda kaldı.

Merak ediyorum Ertuğrul Özkök PFDK'ya sevk edilecek mi?

Ali Şen'den Hakan Şükür'e, Fatih Terim'den Erman Toroğlu'na hepimize parmak göstermiş oldun ya Ertuğrul Ağbi helal olsun sana da!

Delgado açıklaması

DELGADO'nun ikinci sarı kartı gördüğü pozisyon Numaralı Tribün'ün önünde yaşandı. Hemen hemen tam önümde sayılabilecek, çok net gördüğüm bir pozisyondu.

Tribünden görülen şuydu: Delgado isyan ederek ayağa kalktı. İlk hamlede elini kaldırmadı. Sonra elini "kart isteme" şeklinde kaldırıp salladı.

Delgado'nun hakeme ne dediğini duymaya imkan yok. Fakat eli "o vaziyette" gören tribünden şartlı refleks şeklinde "Kart..." uğultusu yükseldi.

Bu konuda futbol seyircisi sadece harekete odaklanıyor. Bu hale getirildi, böyle ezberletildi, böyle dikte ettirildi.

Sorgulamak yok.

El öyleyse, kart böyle.

Eve gelip televizyonda Delgado'nun aslında derdini anlatırken elini başka manada (Bu tartışılır) salladığı gerçeğini öğrendim.

Vicdanım "Delgado o kartı hak etmemiş" diyor.

Mantığım ise "Yine de o hareketi yaparak hakemin geçmiş bir pozisyon hakkındaki kararını sorgulamış oluyor. Hem o hareketin riskini bilecek kadar akılllı bir insan Delgado. O riski hiç almamalıydı" diyor.

Delgado'nun sorumsuz davrandığı konusunda fikrim değişmedi.

Ancak vicdanım tıpkı gol sevincinde forma çıkartmanın veya korner direğine mikrofon muamelesi yapmanın kartla cezalandırılmasına karşı çıktığı gibi buna da karşı çıkıyor. Yine de hakem o kartı göstermeseydi, bunu "hareketi görmüş" tribünlere açıklamak mümkün olmazdı.

Bu da işin bir başka gerçek tarafı.

Siniri alınmış PROGRAM

YORUMCULARIN bağırıp çağırmadığı, reyting kıpırdanması uğruna suni tartışmaların fitillendiği programlardan sıkılmışken Haftanın Renkleri'ne sığınıyorum.

Lig TV'de Melih Şendil "Arka Sayfa" ekibini "Haftanın Renkleri" olarak topluyor bu sezon.

Pazartesi akşamları hem TSYD'nin hem Hürriyet Spor'un "Başkanı" Esat Yılmaer, Milliyet Spor "Başkanı" Cem Şengül ve şu sıra başkanlık makamı taşıma aşamasında olduğunu tahmin ettiğim Serdar Ali Çelikler oturup haftayı konuşmaya başlıyorlar.

Sanki mahalleden sevdiğin abilerle futbol muhabbetine girmişsin. Arada birbirlerine takılıyorlar, seyircilerin sorularını cevaplıyorlar ve bol bol da istihbarat paylaşıyorlar.

Türkiye'de spor basının üç önemli yöneticisi (Melih Şendil'in başı kel değil, dört önemli ismi diyelim) zaten diğer programlarda tel gibi gerilmiş seyirciyi sakin ve serin sulara taşıyor. Ruhunu holigan basmışlara yoga niyetine tavsiye ederim.
Yazarın Tüm Yazıları