Sarı defterden Güneydoğu notları

Sevgili okur;

Sana bu notları, Mardin’de kıymetli ağabeyim Adnan Avuka’nın bürosundan yazıyorum.

Latif’le (Demirci) beraber Van’dan başlayan ve Yüksekova-Hákkari Merkez-Uludere-Şırnak-Cizre’yi kapsayan yolculuğumuzu Mardin’de noktaladık.

Maksadımız yaklaşan seçim öncesinde vatandaşa "Uzat bileğini, nabzını tutacağım" demekti. O işi hallettik zaten, önümüzdeki günlerde bakarsınız.

Fakat dört gün boyunca sadece siyaset yoktu hayatımızda. Güneydoğu seferimiz sırasında siyasetten daha çok ilginizi çekebilecek küçük notlar da düştüm sarı defterime.

Hatta Hakkari’de caddede yürürken defteri kalemi çıkartıp not tuttuğum bir anda yaşlı bir amca Kürtçe olarak "Hele bu ecccaayip adam ne yazir?" dedi.

Kürtçe bilmediğimden, yaşlı amcanın son derece haklı bu tepki cümlesini Şaban Bey’e çevirttim.

Şaban Bey, bizi Van’dan alan ve yol boyunca eşlik eden şoför arkadaşımızdı.

"Adam haklı tabii, Şaban Bey, lepiska saçlı zibidinin biri gelmiş, manasız hareketler yapıyor" dedim, Şaban Bey her zaman verdiği tepkiyi verdi gülerek: "Başım üstüne ağabey, ne demek!"

Neyse işte... Şimdi lafı uzatmadan sarı defterimdeki kargacık burgacık notlarıma döneyim ben... Hava da bir sıcak ki!..

İNTERNET KAHVESİ PATLAMASI

Aynı yolu 2002’deki seçimler öncesinde de yaptığımızdan bazı karşılaştırmalar da yapıyor insan ister istemez. Aradan geçen zamanda bir internet kahvesi patlaması yaşanmış bölgede. "Burada da Counter Strike mı takılıyor gençlik?" diye merak ettim sordum. Hayır, bütün Hákkari 34 diye, 21’e benzeyen bir oyuna takılıyor.

"Bütün Hákkari" derken abarttığımı düşünebilirsiniz. Fakat doğru söylüyorum. Elemanın birinin omzundan "Pardon kurban!" diyerek şöyle bir baktım, hakkarim.net’te o anda tam 7161 kişi "online" vaziyette 34 oynuyordu. Oyunu anlamak için bir çaba göstermedim.

CİP MODELLERİ YENİLENMİŞ

"Yüksekova’nın içinde düzgün yol yok fakat amma çok cip var" diye düşünmüştüm 2002’de. Bebek’te bile bu kadar çok lüks cip görmek mümkün olmaz. Bu sefer baktım, yol biraz düzelmiş, ciplerde de modeller yenilenmiş. Yüksekova muhabirimiz Hamit Erkut’a "Hangi model cip tercih ediliyor?" diye sordum, "BMW X5" cevabını aldım. Hamit, "Buradaki adı İkiz Beş’tir ama" dedi. Baktım hakikaten metrekare başına bu kadar X5 ancak üretildiği fabrikada düşüyordur herhalde.

KARPUZCU ZEKİ’NİN OYU BENİM

Yüksekova’da ilk trafik cezası yiyen yaya olarak bilinen şahısla da tanışma şansım oldu. Karpuzcu Zeki Ercik, hem de iki kere trafik cezası almış yolu tıkıyor diye. "N’aptın peki usta?" dedim, "İlkini ödedim, ikincide kaçtım" dedi. "Peki ceza ne kadardı?" diye sordum "55 YTL" imiş. Karpuzcu Zeki Ercik’e "Senin tezgah 55 YTL etmeyebilir" dedim, sorunuyla bu kadar ilgilenmem çok hoşuna gitti. Hamit, "Aday olsan Karpuzcu Zeki’nin oyu senindir artık" dedi. Siyasete girmeyi düşünmediğimi belirttim!

ADNAN AVUKA’YLA YÜRÜRKEN BİLE YİYORSUNUZ

Mardin’de yürürken kilo vereceğinizi düşünmek bir saflık. Tam aksine yürüdükçe kilo alıyorsunuz. Hele bir de Adnan Avuka’yla yürüyorsanız. Doğan Haber Ajansı’nın temsilcisi olan Adnan Avuka, Mardin’de herkes tarafından tanınan ve sevilen bir şahsiyet.

Onunla çarşıda gezmeye çıkınca bir anda ziyafet de başlıyor.

Salatalık satan adam elimize birer salatalık veriyor. Tam onu kemirmeye başlıyorsunuz, meyankökü suyu satan genç geliyor.

Buz gibi meyankökü suyunu gövdeye indirirken, Adnan Ağabey "Çekirdek ye!" diyerek cebime daha önce görmediğim türden enfes bir çekirdek dolduruyor. Bir taraftan lokum geliyor, diğer taraftan etli ekmek. Bir yerden taze nohut geliyor, bir yerden yöresel bir peynir. Ve dikkatinizi çekerim, bütün bunlar yürürken oluyor. İnsanı çaresiz hissettiren müthiş bir misafirperverlik.

Bu seyahati tıkır tıkır gerçekleştirdiysek, bunu Doğan Haber Ajansı’nın cevval ve iyi kalpli çalışanları Gurbet Gökçe, Feyat Erdemir, Hamit Erkut, Mustafa Şan ve Behçet Dalmaz’a borçluyuz. Bu vesileyle bütün arkadaşlarıma teşekkür ederim...

Yazı bitti. Adnan Ağabey niyeti bozmuş, bizi yemeğe götürecek. "Pantolon sıkmaya başladı" desen ne fayda "Kaburga dolması, içli köfte, ağrok, ikbebet (haşlanmış içli köfte...)" bekliyor bizi. Üstüne bir de mırra... Oh be!

Gerdek odasındaki şirin kedi ne işe yarar

Malumunuz, yaz mevsimi geldi ve evliliklerin sayısı arttı. Evlilik öncesinde genellikle kadınlara yönelik tavsiye yazıları çıkar dergilerde filan... "Kocanızı çileden çıkarmanın on yolu... Erkeğinizi mutlu edermiş gibi yapmanın sekseniki şartı" tarzı bu yazılara alternatif teşkil edebilecek bir hadise öğrendim bu seyahatte...

Anahtar cümle "Pişiği cırarım!"

"Af buyur?" dediniz galiba, açıklayayım.

Evlenildi ve gerdek odasına geçildi. Odada bir de şirin mi şirin kedi bulunmakta. Pişik, kediye verilen ad. Damat, kadın üzerinde ömür boyu sürecek bir travma yaratmak ve "Bu adam manyak, ben en iyisi her dediğini yapayım" dedirtmek için "Pişiği cırarım!" diyor.

Kedi damadın neden bahsettiğini anlasa hemen "dört pati" ortadan kaybolacak. Çünkü "Pişiği cırarım!" demek, "Kediyi parçalarım!" demek.

Anlatılırken dehşet içinde dinledim tabii ve hemen sordum "Yapan manyak var mı peki?" Yokmuş... Canım ya, hem kadına hem kediye yazık...
Yazarın Tüm Yazıları