Normalde az önce yazdığım türde yazılmış cümlelerle başlayan yazıları okumam. Fakat durumu açıklayacak başka cümle kuramadım. Mavi ve çirkincene ciltli, sert kapaklı kitap arka odada “gözümün aramadığı kitaplar” arasında duruyordu. O odaya girmeme gerek yoktu günün o anında. Fakat odaya girdim ve sırtında Hürriyet Yayınları’nın 1970’lerdeki yaldızlı sarı/kırmızı logosu bulunan kitabın karşısına dikildim. Kafamı yana doğru eğerek okudum... Kitabın adı: Ölüm Kalım Oyunu/Ringolevio. Yazan: Emmett Grogan. Hürriyet’in “Dev Romanlar” serisinden basılmış ki; o seriden “Cemil” ve “İzmir’in Külleri” bir dönem pek çok kentli ailenin kütüphanesinde yer almıştır.
Ceketi yırtılmış fakat cildi aslan gibi duran kitabı bir yerden hatırlıyorum ama nereden? Flaş, flaş, flaş! Ampuller yandı kafada, ortalık aydınlandı. Huysuz’un (Oğuz Aral) Mecidiyeköy’deki evinin salonunda enteresan bir üçlü olarak oturuyoruz; Huysuz, Riko ve ben. Riko midye dolma fotoğrafı görmüş, bir de rakı kokusu almış genizden ve Büyük Britanya’dan kaçıp İstanbul’a gelmiş. Kafadan 8-9 sene önce yani... Huysuz’la tanışmak istiyordu, aramıştım o da “Gelin bakalım sokakta gezeceğinize...” demişti. Huysuz’un evini hep güzel hatırlarım ama o gün güldüğümüz kadar az gülmüşüzdür. Riko’nun ağır işittiğini söylemiştim Huysuz’a. O da zaten gürül gürül konuşurdu, başlamıştı bizimkine neredeyse bağırarak konuşmaya. Riko hem saygıdan hem de benim yolda haince verdiğim “Olum Ovuz Abi bu! Bağırır, çağırır!.. Model öyle, kalbi pamuktur...” gazını aldığından fırçayı yiyor ama gıkını çıkaramıyor. Ne eğlenmiştik yahu!
İşte o gün Huysuz bana birkaç kitap hediye etmişti. Bunu ara sıra yapardı. Ben de ona sahaflardan bulduğum eski erkek dergilerini “Bak senin dönem yavruları!” diye götürüp şebeklik yapardım filan. “Mutlaka oku, hıyarlık etme!” diye verdiği kitapların çoğu ortak zevkimiz olan polisiyelerdi. Kitapların bazılarını hemen okudum. Bazılarını “Eski bestseller bu, okumam...” diyerek kenara ayırmak terbiyesizliğini yaptığımı net olarak hatırlıyorum. İşte bu kitap onların arasındaydı. 1970’lerden bestseller okuyacak halim yoktu. Peki bugün var mı? Var ki aldım kitabı ve okumaya başladım ve daha ilk sayfada Huysuz’un pehlivan dedesinden genetik miras yoluyla edindiği meşhur şaplağını enseme yemiş gibi oldum. Sanki Huysuz “Oku demedim mi ben sana? Zaten lafımı dinleseydin!..” mesajını şişeye koymuş ve kafama denk gelecek şekilde hurilerle oturduğu cennet köşesinden şavullamış. Kitabı çeviren, bence memleketteki en iyi çevirmenlerden biri olan Aziz Üstel.
Yazan Emmett Grogan, zamanında Ginsberg’e “Satılmışsın oğlum sen!” çekmiş bir tip. Damardan bir “underground efsanesi”. 1960’larda bir grup tiyatrocu etrafında oluşan radikal “Kazıcılar/The Diggers”ın kafa ismi. Kitaba ismini veren Ringolevio dünyanın çeşitli yerlerinde çocukların farklı adlarla oynadıkları bir nevi “Esir Almaca” oyunu. O kadar iyi geldi ki kitap. Sen misin büyük sözü dinlemeyen...