Şampiyonlar Ligi’ne zerzevat muamelesi

YILLARDIR Şampiyonlar Ligi’ni yayınlayan Star’a haksızlık etmeyeyim, iyi bir yayın gerçekleştirdiler. Yine Milan-Liverpool, yine Fatih Terim.

Konuşmaya konuşmaya sesini unutturan Tümer ve Hakan Şükür’ün katkıları vesaire iyiydi.

Artık klasikleşen "Star maç anlatımı" vakasıyla artık kendileri bile matrak geçecek olgunluğa ulaştılar. Ata Demirer röportajı filan da güzeldi.

Fakat, maç sonrası kanalları, ertesi gün gazeteleri okurken Şampiyonlar Ligi’ne toplu halde zerzevat muamelsi yapıldığını fark ettim. Şampiyonlar Ligi, Dünya Kupası, Avrupa Kupası... Bulunduğumuz coğrafyayı ilgilendiren futbol turnuvalarının ilk üçünde bunlar var.

Kulüpler bazında en büyük turnuva. En iyi futbolun oynandığı arenanın final maçı. Gazeteler bir yorumcu bile görevlendirmiyor.

Futbolun çılgınca sevildiği, "bacasız sanayi" olarak adlandırılan türden bir sektöre dönüştüğü bir dönemde Şampiyonlar Ligi Finali’ne ayrılan yerler ortada.

İnsan ister istemez soruyor: "İlla maçın İstanbul’da oynanması ve sarhoş holiganların popo açma davası yüzünden taksicilerce ayıklanması mı gerekiyor?"

Osmanlıca uzmanlık sorusu

CNN Türk
’teki "Futbolmania"nın sezonun son haftasındaki programı sayesinde bir kelime öğrenmiş oldum.

Ömer Çavuşoğlu,
Galatasaray-Fenerbahçe maçında yaşanan can sıkıcı olaylardan bahsederken şöyle bir cümleye başladı: "Galatasaray taraftarı tecennün ederken..."

İyi bir entelektüel olan Aziz Üstel (Jim Thompson çevirmiştir, saygım büyüktür...) "Ne ederken?.." gibi bir tepki vererek içimi rahatlattı.

Çavuşoğlu
da bildiğim kadarıyla iyi bir okur. Gülerek "Cinnet getiren" dedi. Tabii hemen Ferit Devellioğlu’nun "Osmanlıca-Türkçe Lûgatı"na sarıldım.

tecennün: (cecc ve cünûn’dan): delirme, çıldırma.


Kullanacağımı sanmam ama sayelerinde bir kelime öğrenmiş oldum, teşekkür ederim!

Sezon öldü yaşasın yeni sezon

SEZONUN
son haftası, "Düşenin Dostu Olmaz Ama Dost Kalalım Seninle" adlı duygusal filmin etkisi altında geçti.

Fenerbahçe’nin kutlamaları elbette harika geçmiştir. O kadarını yüreğim kaldırmayacağı için seyretmedim. Ama Fenerbahçe’yi hak ederek kazandığı şampiyonluğu için tebrik ediyorum. İçten bir tebrikten ötesi zaten inandırıcı olmazdı, dürüst davranalım.

Düşmeme mücadelesi genel kanıya göre adil geçti. En azından son maçlar esas alınırsa ortaya böyle bir tablo çıkıyor.

Ligin son şekline büyük bir itiraz yok yani. Kavga havasından çıkıp sakin bir şekilde bakıldığında hak edenin hak ettiği yerde bitirdiğini görüyoruz.

Kayseri Erciyesspor’a ben de üzüldüm fakat ilk yarıda 11 puan toplayınca, olmuyor işte...

Şimdi 70 gün kadar sürecek bir ayrılık var. Biraz dinlenelim, sakinleşelim, dostluk kavramını ve sporun ruhunu, futbolun romantik dönemini düşünelim, biraz İslam Çupi okuyalım...

70 gün sonra yine bir akşam Adnan Aybaba bombayı patlattığında "Ne dedi usta, duydun mu?.." diye birbirimizi arayacağız, yine Erman Hoca’ya bir katılıp bir itiraz edeceğiz fakat hakkını vereceğiz, yine sakinleşmek için kendimizi program aralarında Eurosport’ta "masa tenisi turnuvası" seyrederken bulacağız.

Yeni sezona kadar hoşça kalın, iyi dinlenin ve futbolun güzelliklerini örten şiddete katkı sağlamayın.

Sezon öldü, yaşasın yeni sezon!
Sloganım budur!
Yazarın Tüm Yazıları