GÜMÜŞLÜK'te akademi günleri... Daha önce bahsetmiştim hadise 5 masa, Latif ve benim aramda cereyan ediyor.
Kabası bitmiş 5 masayı ben zımparalıyorum, Latif vernikliyor. Arada, yorulduğumuza kanaat getirdiğimizde bira molası veriyoruz.
Bazen uzun mola yapıp (ki bu bir daha marangozhaneye dönmemek manasına da geliyor), denize kaçıyoruz filan falan...
Akademi bir sanat ortamı. Sanatçılar tarafından, sanatçılara uygun olarak dizayn edilmiş.
Edebiyat evi var, resim atölyeleri var, heykel atölyeleri var... Yani demem şu ki; burası fikir üretilsin diye yapılmış.
Ben marangoz kontenjanından durumu idare ediyorum ama, Latife Tekin ‘‘Öksür bakalım bir fikir’’ diyecek diye de ödüm kopuyor. Şimdi ben böyle yazdım ama Latife Tekin tabii ki ‘‘Öksür bir fikir’’ demez. Ben onun adına konuşmaya kalkınca böyle oluyor.
Bu sebepten sürekli olarak fikir yaratmaya çalışıyorum. Fakat imkanlar belli, zeka seviyesi belli, ruhumuzdaki sanatçı potansiyeli belli. Bu durumda bir numara çıkmıyor tabii ki.
*
Ben böyle endişe içinde masa zımpara yaparken, toplu halde denize gidileceği haberi geldi.
‘‘Zımpara mı yapmak istersin, yoksa Ege'nin serin sularına dalmak mı?’’ noktasında, biraz zekası olan her insan gibi ‘‘Deniz’’ dedim ve gerekli ekipmanı kaparak (mayo ve havlu oluyor bunlar) direkt ekibe katıldım.
Güneşlenmek gibi bir merakım olmadığından, gölge bir yere yerleştim ve etrafı kesiyorum.
Su kayağı yapan (daha doğrusu yaptırılan) bir köpek dışında enteresan bir hadise olmuyor o esnada Gümüşlük sahilinde.
‘‘Ben şimdi şu karşıdaki adacığa yerleşsem, beni Türk hükümeti mi kovar, Yunan hükümeti mi?’’ gibi abuk sabuk düşünceler üretirken Latife Tekin geldi.
‘‘Nasıl gidiyor akademi günleri?’’ diye sordu. ‘‘Eeeee, şahane’’ dedim.
Hissediyorum yaklaşmakta olan muhabbeti ve konuşmayı başka yere çekmek istiyorum. ‘‘Latife sen Beşiktaş'ı tutuyodun di mi?’’ gibi manasız bir iki girişimim oluyor fakat faydasız.
Latife yekten soruyor, ‘‘Sen de bir fikir üretebilirsin’’ diye.
Bilmiyor tabii bu soruyu sormakla başına ne biçim bir dert aldığını.
*
Bu soru üzerine şöööööööyle bir gerindim, Gümüşlük açıklarına bilge insanlar gibi uzun uzun baktım, bira şişesinin üzerindeki etiketten bir parça kopardım, bunlarla da yetinmeyip, embesil hareketler serimi bir sigara yakarak tamamladım ve ‘‘Aslında benim enteresan bir work-shop fikrim var’’ dedim.
‘‘Nedir?’’ dedi Latife...
Seriyi, sigara yakma sahnesi hariç (İki sigara yakmanın manası yoktu tabii) tekrarladım ve ‘‘Plaj üzerine bir work-shop projesi bu’’ dedim.
Haliyle ‘‘Açıklar mısın neymiş?’’ dedi.
Ve ben başladım harika fikrimi detaylandırmaya:
‘‘Şimdi bu çalışma, adından da anlaşılacağı gibi plajda yapılacak. İki günlük bir program ama katılımcı sayısı düşük olursa, tek günde de toparlanabilir.
Work-shop'un başlığı 'Plaj Hayvanlıkları' olacak çok afedersin...
Amaç, plaj hayvanlıklarını uygulamalı olarak katılımcılara öğretmek.
Özellikle Türkiye'de yaşayan ve uyum sorunu yaşayan yabancıların ilgi göstereceğini düşünüyorum.
Bir de plaj ortamlarına uyum sağlayamayan kibar Türkler katılır...
*
Etkinlikleri geniş tutmayı amaçlıyorum. 'Denize giren elemanı suyu tokatlayarak ıslatmaca', 'Ağıza su alıp, diğer elemanın gözbebeğine su püskürtmece', 'Deve güreşi', 'Dipten gelerek bacak arasından geçmeye çalışan arkadaşın kafasını bacaklarlarla sıkmaca' gibi klasiklere ağırlık vereceğim.
Ama ilerki aşamalarda 'Kemiklerine iyi gelir diye elemanı kuma gömdükten sonra, oyuncak akrebi kuma sokuşturarak kurbanı korkudan bayıltma' gibi detaylı numaralara da yer verilebilir.
'At kestanesini arkadaşa doğru fırlatıp kafa atmasını istemek' de güzel ama onu work-shop'ta tenis topuyla yapmayı tasarlıyorum. Katılımcıları acil servise taşımayalım sonra...
Tabii şambrel var bir de. Fakat o apayrı bir hadise.
Onu 'Şambrel Work-Shop' diye ayrı bir program olarak görüyorum.
Bence ilgi büyük olacak bu çalışmaya. Başarılı olmamız durumunda Venedik Bienali'ne filan da katılabiliriz...’’
*
Latife sadece ‘‘Tabii, neden olmasın’’ dedi ve anında olay mahalinden uzaklaştı. Bu gidiş şeklinden fikrimi kabullendiği ve sonuna kadar destekleyeceği anlamını çıkardım ben.