Paylaş
Televizyon ekranında beliren altyazıya sığdırılabilenler bunlar sadece...
Konuştukça suçlar, günahlar çeşitleniyor, artıyor; akıl, vicdan, sabır kaldırmayacak hale geliyor.
Şimdilik bildiklerimizi gazete haberleri şöyle özetliyor: “3 cinayet, 4 çocuğa tecavüz, gasp, işkence...”
Aklını yitirenler mi ararsınız, sırra kadem basanlar mı?
Cinci Hoca yutturmacasıyla sızdığı aileyi muskalarla, şiddetle, tehditle yöneten bir soytarı mı?..
Hepsi ve daha fazlası... Şimdi, hemen şimdi...
Palu Ailesi’nin hikâyesine hoş geldiniz.
“Palu Ailesi” ile önce isimlerinin hızla yayıldığı sosyal medyada karşılaştığımda bir suç şebekesinden, mafyatik bir yapıdan vb bahsedildiğini düşünmüştüm.
Olayların “Müge Anlı ile Tatlı Sert” programında açığa çıktığını öğrendiğimde neler olduğunu anlamak için yazılan çizilenleri okumaya başladım.
“Başlamaz olaydım” demeyeceğim ama “Ne anladın?” diye sorsanız “Başladığım yerden fazla uzaklaşamadım; bataklığın çektiği yerde kendi etrafımda dolaşıp duruyorum” diyebilirim sadece.
Yalanlar, yükselen korku duvarının içinde hapsolmuş ruhlar ve korkunç kan dondurucu bir suç iklimi...
Cehaletin boşalttığı sokaklarda din bezirgânlığıyla hâkimiyet kuran bir tip...
Ailenin üyelerini avcuna alıyor, kimin kurban kimin katil olacağına karar veriyor, mallarının üstüne konuyor, işkence uyguluyor, kadınlara ve çocuklara yine ailenin gözleri önünde tecavüz ediyor.
Benim diyen “true crime/gerçek suç” belgesellerinin yapımcıları, CSI Miami, Los Angeles ve dahi New York, üzerine NCIS, üzerine hayali ve gerçek dedektifler ile roman/senaryo yazarları bir araya gelse çıkamazdı bu işin içinden.
Ve bütün bunlar, sağ olsun Müge Anlı olaya el atınca ortaya çıkıyor ki, “Memleketin tek ve değişmez emniyet genel müdürü Müge Anlı olmalıdır” diyenler an itibariyle benim gözümde de haklıdır!
“Palu Ailesi” yayınlarını izlerken mide bulantısı, şaşkınlık, “Yok artık daha neler” hissi, çaresizlik, isyan, utanç, yüze/yüzlere tükürme güdüsü arasında gidip geldim sürekli.
Palu Ailesi bu duruma nasıl geldi, bu toplum bu hale nasıl geldi?
Sistematik cehalet ve şiddetin normalleşmesi, suçluların özgüveninin temel ayakları...
Sistemin değilse de atmosferin yarattığı boşlukta kendilerine hak gördükleri zulümleri uygularken başları sıkıştıkça “Allah, hak, adalet” gibi kutsiyet taşıyan kavramları pis ağızlarında çevirip duruyorlar.
Yalanla besleniyorlar, sistemin boşluklarına güveniyorlar.
Altında imzası bulunan ifadelerini, tutanakları bile reddedebiliyorlar bu rahatlıkla.
Palu Ailesi anlamaya çalışırken içinde kaybolduğumuz bir suç zincirine dolanmış, televizyon ekranında çözmeye çalışıyoruz.
Palu Ailesi’nin “tek bir vaka” olduğunu düşünüyorsak da fena yanılıyoruz.
Palu Ailesi’nin davasına biraz uzağa çekilerek baktığımızda inşa edilmiş toplumsal değerler yalanını görüyoruz.
İçimiz daralıyor, anlayamıyoruz, anlatamıyoruz.
Hakkımızda hayırlısı diyelim, çünkü nereye gittiğimizi bence artık hiçbirimiz bilmiyoruz...
Paylaş