Paylaş
SELAHATTİN Demirtaş’ın 17 Mart 2015’te partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmanın videosu 2 dakika 10 saniye sürüyor.
Çok kısa bir konuşma yapacağını açıklaması bir 1 dakika kadar sürüyor, sonra dört kere tekrarladığı ve meşhur olan şu cümleyi kuruyor:
“Seni başkan yaptırmayacağız...”
*
Dün AA’nın sorularını yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ipleri bu konuşmanın koparttığını söylüyordu:
“(Erdoğan’ı başkan seçtirmeyeceğiz) büyük bir tahrikti. Asıl gerilimi başlatan hamle buydu...”
Akdoğan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İzleme komitesini doğru bulmuyorum” açıklamasının 20 Mart’ta geldiğini, kronolojiye dikkat etmek gerektiğini söyledi.
Akdoğan böyle söyleyince ben de kronolojiye şöyle bir baktım...
28 Şubat 2015’te bugün Akdoğan’ın neredeyse “Ne mutabakatı ya, biz o gün Mençistıryunaytıt maçı seyrettik” diye reddedecek duruma geldiği toplantı yapıldı.
Ertesi gün havuz medyasının “Barış baharı... Şimdi barış zamanı... Barışa dev adım...” manşetleriyle duyurduğu “Dolmabahçe mutabakatı” 10 maddeden oluşuyordu.
Öcalan’ın silah bırakma çağrısı olarak nitelendirilen bu gelişmenin ardından herkes mutlu mesut muydu?
“Hepimiz/çoğumuz mutluyduk, umutluyduk” diyeceğim, olmayacak.
Mesela Erdoğan ve Demirtaş 1 Mart itibariyle birbirleriyle uğraşmaya başlamıştı.
Kandil’in o sırada gündemde olan İç Güvenlik Paketi ortadayken silah bırakmanın mümkün olmadığını söylemesi, Demirtaş’ın bu görüşü dillendirmesi, Erdoğan’ın da “2 maymunu oynuyorlar” demesi için 24 saat bile geçmesi gerekmemişti.
5 Mart’ta Cemil Bayık “Önce çözüm, sonra silah” dedi.
7 Mart’ta Erdoğan, Gaziantep’te meşhur “400 milletvekilini verin ve bu iş huzur içinde çözülsün” konuşmasını yaptı.
Bu arada 8 Mart’ta Başbakan Davutoğlu’nun bütün iyimserliğiyle “Çözüm süreci en ileri aşamada” demeci verdiğini de (anlamadı) hatırlatmalıyım!
Sonraki birkaç gün “peşrev” denilebilecek “Sorun var ama sorun yokmuş gibi yapalım” demeçleriyle geçtikten sonra 15 Mart’a geldik.
Erdoğan, 15 Mart’ta Balıkesir’de konuştu: “Neyin eksik senin bir Kürt olarak bu ülkede? Kardeşim ne Kürt sorunu ya? Artık böyle bir şey yok” diye girdi lafa, “Ne istiyorsun, daha ne istiyorsun?” diye çıktı.
17 Mart’ta, malum, “Seni başkan yaptırmayacağız” konuşması geldi.
20 Mart’ta Erdoğan “İzleme heyetini doğru bulmuyorum” diyerek baklayı ağzından çıkardı.
21 Mart’ta Bülent Arınç “Ülkeyi yöneten hükümettir, sorumluluk da hükümettedir” şeklinde Erdoğan’a “sitem” etse de malum, üstüne Melih Gökçek salındı, “Haşa!” dedi vesaire...
Kronoloji böyle gösteriyor işte...
*
Akdoğan, AA performansı sırasında “asıl gerilimin" ardında, HDP’nin Erdoğan’ın başkanlık hayaline karşı çıkma cüretinin yattığını faş etmiş oldu.
Demirtaş’ın “Başkan yaptırmayacağız” konuşması, HDP’nin barajı geçmek için yürüttüğü politika, kampanyalarının Erdoğan’ı hedef alması, eksenini Diyarbakır’dan Cihangir’e kaydırması gibi (çözümle direkt bağını çözemesem de) büyük hatalar yapılmıştı.
Günahlara girilmişti, “ihanet, ihanet, ihanet edilmişti” işte!
Akdoğan’ın sözlerini yayını uydudan alanların bile anlayabileceği şekilde tane tane özetleyeyim:
“Onu başkan yaptıracaktınız işte; çözüm yok size...”
Paylaş