Paylaş
Tarihe manidar dememek pek mümkün değil.
Niye değil?
Malum, 24 Temmuz’da Basın Bayramı vardır. Uzunca bir süredir “Artık nesini kutlayacaksak” tadında yaşanıyor gazetecilerin bayramı.
Ama ne zaman ağız tadıyla kutlanabilmiş ki?
NİYE 24 TEMMUZ?
24 Temmuz elbette rastgele seçilmiş bir tarih değil.
İkinci Meşrutiyet rüzgârıyla basın sansürünün kalktığı tarihtir bu.
Şimdilerde popüler bir televizyon dizisinin kaldıraç etkisiyle aksiyon figürüne dönüştürülen İkinci Abdülhamid’in “istibdat” dönemi sona ermiştir.
Memlekette yayınlanan gazete ve dergi sayısında patlama yaşanmış, bir buçuk ay içinde 200 yeni yayın belirmiştir.
“Matbuat kanun dairesinde serbesttir” şeklindeki özgürlük süsü verilmiş pranga, eklenen “Hiçbir veçhile kable’t-tab (basımdan önce) teftiş ve muayene edilemez” cümlesiyle kırılmıştır.
Ancak bu özgürlük dalgası ne kadar sürmüştür biliyor musunuz?
Sadece sekiz buçuk ay...
GELEN GİDEN AYNI
İktidarın yeni sahipleri İkinci Abdülhamid’in 1877’de hazırlattığı kapı gibi sıkıyönetim yasasını uygulamaya başladı 31 Mart’ın ardından...
Sonrası malum...
İttihat ve Terakki gidiyor, mütareke dönemi işgalcisi yabancı kuvvetler geliyor...
Takrir-i Sükûn gidiyor, Demokrat Parti imzalı Tahkikat Komisyonları geliyor...
Darbe dönemleri gidiyor, hiç ama hiç bitmeyen geçiş dönemleri geliyor...
Rejim makyajları gidiyor, içinden geç geç bitmeyen birlik ve beraberlik uğruna demokrasiyi esirgeme dönemleri kalıyor...
Ne hikmetse o hep kalıyor...
HABERİN VAR MI?
Şimdi 24 Temmuz 2017’ye bakalım yeniden.
“Dışarıdaki Gazeteciler”, 24 Temmuz’da Çağlayan’daki duruşma öncesinde sosyal medyada “#HaberinVarMı” ve “#GazetecilereÖzgürlük” etiketleriyle içerideki arkadaşlarının seslerini duyurmaya çalışıyor.
Bu kampanya/etkinlik kapsamında yine sosyal medya üzerinden yayılan birkaç video hazırlamışlar.
Bu videolarda Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı’nın “tutuksuz yargılamayı savunan” konuşmalarını izledikten sonra “Biz de Öyle Düşünüyoruz” sloganı ve içerideki arkadaşlarımızın çok güzel bir çizimi beliriyor ekranda, hepsi bu.
Hepsi bu değil aslında...
Slogana Selda Bağcan’ın meşhur, güzeller güzeli parçalarından biri eşlik ediyor.
“Yaz gazeteci yaz...”
Paylaş