ÖNCELİKLE soracağımız soruyu sona bırakalım. Galatasaray, iyi oynadığı için mi Sivas'a üstünlük kurdu? Yoksa Sivas mı çok kötüydü ?
Galatasaray, duygusal açıdan mühim bir dönem yaşıyor. Hem kendi geleceğini düşünüyor, hem de hızla popülerleşen ezeli rakibiyle arayı kapatma telaşında. Kendisinden başkasının Avrupa'da başarılı olmasına pek alışık olmayan Galyatasaraylılalar, bu süreci tedirginlikle izliyorlar.
Sivas karşısında oynanacak maç bir nevi küçük çaplı güven oylamasıydı Galatasaray için. Eksiklere filan bakılmayacak, muhakkak kazınılması gereken bir maç. Feldkamp, mevcut kadrodan yine kendince bir harman oluştururak, ligin futbol iştahı fazla takımlarından Sivas'ın karşısına çıktı. Galatasaray, oyunu yöneten, duruma hakim takım görüntüsünü maç boyunca elden bırakmadı. Bu işin futbol açısından Galatasaray taraftarı için güzel kısmıydı. Fakat malumunuz gol olmayınca kimse dönüp, bir maçı "Çok iyi oynadılar ama gol atamadılar" diye hatırlamıyor.
Servet Arda itişmesi gibi Galatasaray'ın iç problemlerini de gördüğümüz maçta Galatasaray'ın ısrarını sürdürmesi ve taraftarına "Ben elimden geleni yapıyorum görüyorsunuz" mesajını vermesi, belki de kazanılan galibiyet kadar önemlidir. Uğur Uçar, Mehmet Topal gibi öz kaynaktan yetişme futbolcuların oyuna katkısı ve Galatasaray'ın bir kaç kontratak pozisyonu dışında rakibe fırsat tanımaması sevindiriciydi.
Terapiye ihtiyacı var
Baştaki soruya dönerek yazıyı bitirelim. Bence Galatasaray, karşısında kendisini zorlayacak bir rakip bulamadığı için bu kadar üstün gözüktü. Israrcılığını takdir etmek tabi ki şart. Fakat Sivas'ın yeterli gücü sergileyemediği de gözden kaçırılmaması gereken bir gerçek. Bu üç puan rakamsal rahatlık yaratacaktır, fakat Galatasaray'ın acilen terapiye ihtiyacı var. Feldkamp'ın anlayacağı dille söyleyeyim. "Makinaya yağ lazım usta."