Paylaş
Aslına bakarsanız iyi bir arkadaş benim yaptığımı yapmaz.
Kıymetli kardeşlerim Ali Ece, Murat Kosova, Serdar Ali Çelikler ve adını sayamadığım diğer Liverpool fanatikleri bana gönül koysalar yeridir!
Hale bak! Eleman Liverpool’a gitmiş, utanmadan Anfield’da Liverpool-Manchester United maçını seyretmiş, yetmemiş bir de King Kenny (Kral Kenny Dalglish) ile hatıra fotoğrafı çektirmiş.
Hayır Liverpool taraftarı olsa yine iyi, bir de Arsenal sempatizanıdır.
Gaza geldim, ben bile kendimi kınayacak kıvama ulaştım şu anda...
Filmi başa saralım...
Liverpool’a iki sevgilimi, sinema ve futbolu beraber görmek için gittim.
Liverpool’un 2005’te İstanbul’da kazandığı Şampiyonlar Ligi Finali’yle ilgili bir filmin, ‘Will’in gösterimine katılmak fırsatı doğunca değerlendirmeden edemedim.
Hele ki o hafta sonu Liverpool-Manchester United maçı varsa ve hele ki alttan girip üstten çıkarak imkânsıza yakın olanı başarıp o maça bilet bulabilmişsem, es geçilmeyecek bir fırsattı.
AMERİKALI KADINDAN FUTBOL FİLMİ
Maç günü sabah erken saatte İstanbul’dan yola çıktım. Uçak Manchester’a indiğinde maçın başlamasına bir buçuk saat vardı.
Manchester’dan Liverpool’a gitmek 45 dakika, bilemedin bir saat.
Yalnız kılık kıyafet maça uygun değil, otel üzerinden Anfield yapmak gerekiyor.
Ancak resepsiyon odanın hazır olmadığını söylüyor. Lobide soyunacak halim yok, saksıyı çalıştırıp spor salonuna koşuyorum.
Clark Kent’in telefon kulübesinde soyunup Superman kostümüne geçiş yapması gibi, ceket ve gömleği fora edip 2002 model Liverpool formasını sırtıma geçirip stada koşuyorum.
Anfield’e ulaşıp turnikeleri aşıp yerimi bulduğum an takımların da sahaya çıktığı an.
‘You’ll Never Walk Alone’a yakaladığım yerden katılıyorum.
Maç malum, 1-1 bitiyor...
Maç sonrası Will’in yönetmeni Ellen Perry, oyuncuların bir bölümü ve filmin Türk yapım şirketi Galata Film yöneticileriyle buluşuyoruz.
Ellen Perry, politik belgesellerle (The Fall of Fujimori) uğraşan Amerikalı bir yönetmen.
“Yazar ortağım Zack Anderson ‘Bir Premier League filmi yapalım’ teklifiyle geldiğinde, Amerikalı bir kadın olarak futbolla alaka düzeyimi tahmin edebilirsiniz, önce ‘Hayır’ dedim elbette” diye başlıyor söze Perry.
Ancak merakı kamçılanınca maçları seyretmeye başlıyor ve Liverpool’a vuruluyor.
İkilinin kafasında “Futbol temalı ama E.T. etkili bir film” fikri şekillenmeye başlıyor, senaryo yazmaya başlıyorlar.
Will, İstanbul’daki Liverpool-AC Milan maçına ulaşmaya çalışan bir çocuğun (Will onun adı zaten malum ama irade anlamına da geliyor) öyküsü.
BRAD’İ İKNA ETMEKTEN ZOR
Duygusal, iç ısıtan, temelinde futbol olsa da sahanın içiyle değil dışındaki duygularla meşgul olan bir hikâye.
Perry film için Liverpool kulübüyle irtibata geçerken biliyor ki “Bir Premier League kulübünü film projesine ikna etmek Brad Pitt’i ikna etmekten çok daha zor...”
Fakat Liverpool katkı sağlamayı kabul ediyor.
Finansman arama maceraları, yine belgesel çıkışlı (Anadolu’nun Kayıp Şarkıları) Galata Film’le tanışana kadar sürüyor.
Anlaşma sağlanınca iş kadroyu oluşturmaya geliyor...
Başrolde oynayan ufaklık Will (Perry Eggleton) 600 çocuk arasından seçilmiş bir dünya tatlısı.
Rol arkadaşları Bob Hoskins, Damian Lewis ve Alice Krige gibi çok deneyimli isimler. Tabii diğer rol arkadaşlarını mesela Steven Gerrard’ı ve Kenny Dalglish’i de unutmamak gerek!
Filmin çekildiği dönemde Liverpool’un teknik direktörü değildi Dalglish.
Film gösteriminde performansı beğenilince yönetmene “Bir dahaki filmde daha büyük rol bekliyorum” dedi baba...
Film önce Liverpool’da, sonra Büyük Britanya genelinde gösterilecek. Türkiye’de herhalde Şubat ayında vizyona girecek.
Sadece futbol sevenler için bir film değil ama futbolu, özellikle de Liverpool’u se-venlerin arşive atacakları bir film olacağı kesin.
Murat Kosova, Ali Ece ve Serdar Ali Çelikler’e film gösterime girdiğinde bir sinema ısmarlayacağımı belirtmeme gerek yok herhalde.
Affedin dostlarım!
Paylaş