SANKİ rahmetli anneannemle dedem bizim önümüzde münakaşa ediyormuş gibi geldi önce... Utanarak ve "Hay Allah! İstemeden ne duruma düşüyorlar ya!" diyerek seyrettim Kırca-Poyrazoğlu hadisesini.
Sonra baktım öyle "Aman millet duyar rezil oluruz" havasında değil, tam aksine "Yetişin komşular, rezillik çıkaracağım!" tadında gelişmekte olaylar.
* * *
"Oyun Treni" ve "Alkollü Sürücü Taklitleri" sonrasında Levent Kırca’nın hayatında birşeyler yolundan çıktı.
Belki özel televizyonların ilk dönem krallarından biri olarak iyi para kazandığı için oldu bütün bunlar, bilemem tabii. Ama dediğim gibi işler tuhaflaşmaya başladı Kırca cephesinde.
Önce bir "Dev prodüksiyon yapacağım, gelmezseniz bu ülkede sanat bitmiştir!" ısrarı başgösterdi. Israr sevmeyen yapıda bir milletiz. Fakat Kırca her başarısız girişimin ardından daha büyüğüne girişti ve "Buna da gelmeyin göreyim ulan sizi!" tavrını sürdürdü.
* * *
Dev müzikal ısrarı kendisine bir servete mal olmadıysa, film kesin olmuştur.
Onu da "Gelmezseniz, seyretmezseniz anlamıyorsunuz siz bu işten! Varımı yoğumu yatırdım bu filme" tavrıyla çekti ve duyurdu.
Bazen olmuyor ya, olmadı işte. Millet artık başka şeylere gülüyor. Neye gülüyor? Cem Yılmaz’a. Hurraaaa! Cem Yılmaz’la suni polemik ortamı yaratmaya çıkardı.
Cem Yılmaz hem zeki hem iyi bir insan.
Duruma uyandı ve "Tabii abi, sen ne diyorsan öyledir..." diyerek geçiştirdi.
* * *
Zerre kadar ilgilenmediğim özel hayat çalkantıları sırasında bir akşam sarhoş vaziyette paparazzilerle muhabbet ettiğini görmüştüm.
Çok yalnız, yanına gelecek ilk kişiye güvenecek kadar yalnız ve mutsuz bir adam gördüğümü düşünüp paparazzi arkadaşlara da "Sarhoşluğundan faydalanmışlar, ayıp etmişler" diye kızmıştım.
* * *
Son olarak Ali Poyrazoğlu’nun 1976’da oynadığı seks/komedi filmi "Kayıkçının Küreği"ni gündeme getirdi.
Ali Poyrazoğlu’nun "Fotomontaj o afiş" demesini yadırgadım. "Ben oyuncuyum, o filmde oynadım, bunun da hesabı verilmesi gereken bir şey olmadığını düşünüyorum" demeliydi. Çünkü oynadı.
Bu tarz filmlerde oynayan tek tiyatro ve sinema oyuncusu da o değil ayrıca.
Dönemin şartları gereği Adile Naşit’ten (Plaj Horozu) Gazanfer Özcan’a (Ah Nerede Vah Nerede) kadar pek çok oyuncu bu filmlerde rol almış.
Kimi hiçbir seks sahnesinde kadraja girmezken; kimi beyaz don/siyah çorap şeklinde boy göstermiştir.
Giovanni Scognamilo ile Metin Demirhan’ın hazırladıkları "Erotik Türk Sineması" kitabına bakınca Aliye Rona’dan Seyyal Taner’e, Mürüvvet Sim’den Ali Şen’e herkesi görüyoruz.
* * *
Reyting mi, para mı, ışığı zayıflayan şöhretin peşinden umutsuz bir atak mı?.. Nedir Levent Kırca’yı bu duruma getiren?
Uğraşacağımı sanmıyorum.
Levent Kırca, Türkiye’nin 67 vilayet olduğu, Pluto’nun gezegen kabul edildiği, büyüklerin küçüklerin önünde kavga etmekten çekindiği dönemde gezdiği Oyun Treni’nden ineli çok olmuştu zaten.