Paylaş
Libya’dan bir botla yola çıkan 120 kişiden sadece 3’ü kurtarılırken, ölenler arasında 2 aylık bir bebek de vardı, hamile olan da...
Fas’tan benzer şartlarda yola çıkan bir teknedeki 53 kişi de eklendi bu berbat listeye...
Türkiye’nin AB ile vardığı anlaşmanın ardından Yunanistan üzerinden geçişler büyük ölçüde azalınca insan kaçakçılarının organizasyonunda Kuzey Afrika-Güney Avrupa hattı ön plana çıktı...
Bu süreçte Avrupa’ya ulaşabilenlerin sayısında düşüş gözlenirken, istatistikler “ölüm riskinin” yükseldiğini gösteriyor.
2015’te Avrupa’ya sağ salim ulaşan her 269 kişiye karşılık 1 kişi hayatını kaybediyordu bu yolda. 2016’da her 72 kişiye karşılık 1 kişi, 2017’de her 57 kişiye karşılık 1 kişi...
Akdeniz’de yaklaşık 2 bin 300 kişi hayatını kaybetti 2018’de resmi rakamlara göre; kimileri her 49 kişiden biri diyor, kimileri 18...
Ölümden kaçmak için ölümü göze alan bu insanların dramı sıradanlaşmış bir “Ah ah, vah vah” ile geçiştirilecek kadar sıradanlaştı çağımızın nasır tutmuş yüreklerinde.
Bu vurdumduymazlık, bu umursamazlık, bu körleşme, bu insanoğlunun kâğıt üzerinde muhteşem duran yüce değerlerine taban tabana aykırı sessizlik normal midir?
Mesela İtalya’nın “aşşşırı sağcı” İçişleri Bakanı ve Lig Partisi’nin lideri Matteo Salvini’ye bakalım.
Dünyada ve özellikle Avrupa’da hızla tırmanmayı sürdüren, sırtını ucuz hamasi söylemlere ve bu söylemleri yutmaya hazır kitlelere dayayan popülist, aşırı sağcı figürlerin “nadide” örneklerinden biri Salvini.
Hayranı olduğunu gizlemediği Mussolini’nin “Ne kadar çok düşman, o kadar onur” gibi özlü(!) sözlerini diline pelesenk etmiş biri Salvini.
“Göçmen” dediğin kolay düşman zaten; karşı çıkınca oy vermeye hevesli kitleler de genişliyor durmadan.
20 yıl önce aşırı sağcı politikalara abanan partilerin Avrupa genelindeki etki alanı yüzde 7.5 ile sınırlıyken, bugün her 4 Avrupalıdan birinin oyunu kapıyor bu zihniyet.
Matteo Salvini daha birkaç gün önce polis tarafından şüpheli görülerek elleri ve ayakları(!) bağlanan, bu esnada fenalaşarak hayatını kaybeden Arefet Arfaoui’nin ardından “Polis tabii ki kelepçe kullanacak, papatya mı kullansaydı” diyecek genişlikte bir tip.
Benzerleri Avrupa’da ve dünyanın diğer kıtalarında yükselip duruyor. Bugün 2 milyar insanın popülist politikalara abanmış liderlerin yönettikleri ülkelerde hayatlarını sürdürdüğü belirtiliyor...
Hamasi söylemlerin ateşiyle yüreğini soğutan, insani değerleri sadece “kendisine yetecek kadar olan” kitleler sessizlikleriyle ve oylarıyla besliyorlar bu sistemi.
Göçmenleri sadece azgın dalgalar, yetersiz ekipman, hurdalık botlar değil, bu utanç verici sessizlik öldürüyor.
2 aylık bebeği öldürüyor, hamileyi öldürüyor, insanlığı öldürüyor bu sessizliğin gölgesinde yaşayan kabul hali.
Yazıklar olsun...
Paylaş