Paylaş
HONG Kong's Heroic Bloodshed adlı kitabı yeni bitirdim.
Kitap, kalbimize taht kurmuş John Woo, Ringo Lam, Kirk Wong, Wong Kar-Wai gibi yönetmenlerin unutulmaz filmlerini konu alıyor.
Hani şu ilk 15 dakikasında 150 kişinin telef olduğu kanlı Hong Kong filmlerini.
Yönetmenlerle röportajlar, geniş bir filmografi vesaire... Sıkı kitap yani.
Yayılmış vaziyette sakin sakin 'kanla yazılmış' bu tarihi okurken John Woo ile yapılmış röportajda bir cümleye takıldım.
John Woo ‘‘A Better Tomorrow’’ ve ‘‘The Killer’’ın ardından çektiği, kendi hayatından kesitler içeren ‘‘Bullet In The Head’’i anlatıyor.
Yok efendim bu filmi 2,5 saat olarak montajlamış, yapımcı şirket 11 dakika kesmiş, sonra bir de sinema işletmecileri uzun diye 1 saat 45 dakikaya indirmiş filan falan.
Sonra baba duruyor duruyor ve patlatıyor bombayı: ‘‘Anlaşılamadım...’’
*
Dikkatiniz çekerim arkadaşlar; bu lafı Ayzenştayn, Tarkovski, Bunuel filan söylemiyor.
Söyleyen kişi, aksiyon filmi kavramını yeniden tanımlayan kişi olan John Woo.
Woo'nun kariyeri boyunca çektiği filmlerde ölen kişi sayısı, II. Dünya Savaşı'nda ölen insan sayısından bile fazladır.
Filmler genellikle bir iyi adam ve birçok kötü adamın silahlı mücadelesi şeklinde geçer.
İyi adam hepsini tepeler vesaire.
Yani bir John Woo filminin anlaşılamaması imkansızdır tamam mı?
Sakın yanlış anlamayın, bir John Woo veya bir Wong Kar-Wai'nin hastasıyızdır bu hayatta.
‘‘Hard Boiled’’, hayatta ‘‘Taxi Driver’’ ve ‘‘Mean Streets’’ten sonra en fazla seyrettiğimiz filmdir.
Böyle bir cümleyle John Woo'nun karizması çizilmez, çizdirmeyiz de ayrıca. Bu da böyle biline...
*
Fakat ne yaparsanız yapın, cümle çarpıcı.
Cüneyt Arkın'ın Altın Portakal'a katılmak üzere gittiği Antalya'da, Malkoçoğlu'nda iki ata bindiği tarzda iki jet-ski'ye bindiğinden beri böyle sarsılmadım desem, yalan konuşmuş olmam.
Direkt Riko'yu aradım, durumu anlattım.
O da üzüldü tabii ama olayı büyütmememiz gerektiğini, Woo'nun bu çılgın açıklaması için elbette geçerli bir nedeninin bulunduğunu söyledi.
Yani kısacası, saçmaladı.
Sonra da ‘‘Bana gelsene usta, Topesto da gelecek. Bu mevzuyu sıkı bir geyikle aydınlatırız’’ dedi.
Ben de ‘‘Olur sevimli buzağı’’ dedim.
*
Riko'nun evine ulaştığımda manzara şöyleydi: Riko şınav çekiyor, Topesto da Biri Bizi Gözetliyor'un yaz tatili versiyonunu seyrediyor.
‘‘Birşeyler oluyor mu?’’ diye sordum...
‘‘Şu kız wind surf'ü aptal etti. Alet her an kendi çabalarıyla açık denizlere kaçabilir. Eray da yine müthiş fikirlerini anlatıyor galiba. Ama teknenin motor sesi Eray'ınkini bastırıyor. Ne mutlu o motoru icat eden adamı yetiştiren anaya, babaya’’ dedi.
Sizin de anlayacağınız gibi, Topesto Eray'dan pek hoşlanmıyor.
*
Neyse efendim, Riko durumu Topesto'ya da anlatmış. Topesto da inanmak istemedi ama kitabı önüne fırlatıverdim.
Malum satırları okuduktan sonra, ‘‘Coppola'nın başına da 'Apocalypse Now'da gelmişti aynı şey. Adamın filmini kuşa çevirmişlerdi. O da delirmişti. Sanırım John Woo da filminin kısaltılmasına tepki göstermek için böyle bir şey demiş. Yoksa 'Killer'ı anlamayanı anaokuluna geri yollarlar’’ dedi.
Riko, ‘‘Belki adamın gizli mesajları vardır. Belki hakikaten biz hödüğüz. Belki anlamamışızdır’’ dedi.
Bu cümle üzerine yaklaşık üç dakika mütemadiyen aşağıladık arkadaşı.
Baktı muhabbet yürümüyor, Topesto ‘‘Face/Off mu, Hard Boiled mı?’’ diyerek bir anda vites büyüttü.
İkimiz birden direkt ‘‘Hard Boiled’’ dedik.
‘‘O zaman seyredelim. İşte filmimiz budur. Uçuşsun mermiler...’’ dedi ve direkt videoya yöneldi.
Chow Yun Fat aldı eline silahı, verdi mermiyi namerde...
Hakikaten çok güzel bir film bu yahu...
Paylaş