Paylaş
İlk dinlediğimde “Bu ne?” diye sorduğumu çok net hatırlıyorum.
“Rock’çı olmaya karar vermiş” veletler olarak bir arkadaşımızın abisinin plaklarına ‘dalmış’ vaziyetteydik. Yakalanmamız durumunda arkadaşımızın abisinin bizi paralayacağı kesindi.
Daha ‘pikap kullanmayı bilmeyen, plakların canına okuma veya kolonları patlatma ihtimali çok yüksek tıfıllar’dık netice itibariyle.
Bugün düşündüğümde abiye hak verdiğim olmuyor değil...
“Bu ne?” sorusuna dönelim.
Yeni bir grup veya şarkısıyla karşılaştığımda normal sorum “Bu kim?” olurdu.
Tanışma amaçlı basit bir soru işte.
Fakat daha önce “Bu ne?” demişliğim, bugüne kadar da malum soruyu müzik dinlerken tekrarlamışlığım yoktu.
Konuya en az benim kadar ‘ecnebi’ olan arkadaşım plağı uzattı ve “Cimihendriksekperiyıns” dedi.
Plağı tutup hayret ve hayranlıkla yüzüme iyice yaklaştırırken sorumu geliştirerek tekrarladım: “İyi de bu ne?”
“Rock işte oğlum, abim bunu hep dinliyor...” cevabı geldi.
Jimi Hendrix’le böyle tanıştım.
ÖNCE İYİ HABER
O yıllarda müzikle ilgili bilgi kaynaklarımız gayet kıttı.
Abilere/ablalara ve onların anlattıkları hikâyelere inanmaktan başka şansımız yoktu.
Birkaç gün sonra mahalle bakkalının önünde kolalanırken plaklarına izinsiz daldığımız abiye “Başka Jimi Hendrix albümü var mı?” diye sorduğumuzda ilk tepkisi kardeşinin ensesine bir şaplak indirip “Benim plakları karıştırmayın demedim mi size?” diye höykürmek olmuştu.
Meğer plakların hep A Yüzü’nü ön kapağa yapışacak şekilde yerleştirirmiş.
Annesi/babası bir gecede Deep Purple, Queen, Jimi Hendrix hastası olamayacağından, haliyle uyanmış plakları kardeşinin ve suç ortaklarının karıştırdığına...
Önce kötü haberi verdi: “Jimi Hendrix öleli çok oldu...”
Yıkıldık.
Sonra iyi haber geldi: “Başka plağı da var ama bende yok...”
Sonra süper haber geldi: “Kasete çekerim sizin için ama ben yokken plağa dokunmak yok...”
Sözünü tuttu. Ertesi hafta iki adet kaset hediye etti bana ve arkadaşıma. Biri Jimi Hendrix Experience’ın ‘Are You Experienced’ı, diğeri Deep Purple’ın ‘Machine Head’iydi. Kişisel müzik tarihimin en çok dinlenen iki kaseti oldular ve bu rekor henüz kırılamadı.
Jimi Hendrix’in gitar çalmayı tek telli akustik bir gitarla kendi kendine öğrendiğini...
Solak olduğunu ama babasının sol elle yapılan işleri şeytani bulduğu için yıllarca sağ elle çalarmış gibi yaptığını...
27’LER KULÜBÜ
Askerlikten kovulmak için eşcinsel raporu aldığını...
Şöhreti memleketi Amerika’da değil de Britanya’da yakaladığını...
Dehasını ve kötü alışkanlıklarını ve güzelliklerini...
En sevdiği müzisyenlerin blues efsaneleri olduğunu (bakınız Robert Johnson, Muddy Waters vb.)...
İlk ‘düzgün’ elektrik gitarının bir Supro Ozark olduğunu...
18 Eylül 1970’te 27 yaşında öldüğünde yanında yatan kadının adının Monika Dannemann olduğunu...
Ölmeden hemen önce yazdığı son şarkının adının ‘The Story of Life’ olduğunu...
Ölmeden iki hafta önce Danimarkalı bir gazeteciye “28’imi göreceğimi sanmıyorum” demiş olduğunu...
Gelmiş geçmiş en büyük rock gitaristi olduğunu...
Bütün bunları ve daha fazlasını sonra, zaman içinde öğrendik.
Jimi Hendrix yaşasaydı 70’inci yaşını kutluyor olacaktık şu sıralar.
Cenaze töreninden üç gün sonra Janis Joplin, dokuz ay sonra da Jim Morrison öldü.
Meşhur ‘27’ler Kulübü’ en kıymetli üyelerini bu kadar kısa bir süre içinde kaybetti.
Şu sıralar müzik alemi 70’inci yaşını kutluyor Jimi Hendrix’in.
Peki sahiden kaç yaşındadır Jimi?
27 mi 70 mi?
Paylaş