Paylaş
“Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu Yönetim Kurulu üyesi Halit Yılmaz, yeni uygulamayla hizmet kalitesinin artacağını belirterek, ‘Her önüne gelen taksi, minibüs ve servis aracı kullanamayacak. Denetimler daha da artacak’ dedi.”
Belge alınacak, iki yılda bir eğitim tekrarlanacak, verilen 100 puanı sıfırlayan 6 ay uzaklaştırılacak, yeniden eğitime girmek zorunda olacak vb.
Bu girişim taksileri daha güvenilir hale getirmek için ciddiyetle yürütülecek bir projeye dönüşürse ne mutlu biz İstanbullulara!
Daha önce de turistlerle daha rahat iletişim kurabilmeleri için yabancı dil eğitimi verilmişti İstanbullu taksicilere.
Bir de psikoloji eğitimi verildiğini hatırlıyorum... Öfke kontrolü, kriz anında doğru karar vermek vesaire...
Bu eğitimlere katılım ne düzeyde oldu, ne kadar sürücü faydasını gördü kestirmek mümkün değil.
Toplu taşımayı sıklıkla kullanan, taksiye çoğunlukla yıllardır oturduğu semtin güvenilir durağından binen bir vatandaşım ama “başka” taksilere bindiğim de oluyor.
Her İstanbullu gibi benim de tatsız taksi hikâyelerim var. Eşin dostun anlattığı daha tatsız hikâyeler de işittim elbette.
Ama asıl başka taksicilerden çok acayip şeyler dinledim zaman içinde.
Şehrin en turistik meydanlarında turistleri sistematik olarak çatır çatır dolandıranı var.
Tacizcisi, darpçısı, gaspçısı var.
Sarhoşu var, taksiyi paravan kullanıp yasadışı iş çeviren var.
Tırnakçısı var; aldığı 200’ü inkâr edip 10 verdin diye saf vatandaşı “söğüşleyeni” var.
Kalpazan ayakçısı var; paranın üstünü zuladaki sahte parayla vereni var.
Abartıyorsun diyen çıkmaz herhalde ama çıkarsa... Temmuz 2016’da Evrensel’den Fırat Turgut’a konuşan “Taksici Sinan” anlatsın:
“Takside her türlü pis iş yapabilirsin. Takside uyuşturucu taşıyan, silah satan var...”
Geçtiğimiz ay iki taksi durağının kavgasında bıçakla, silahla birbirine girdi şoförler, 6 kişi yaralandı.
İnternetteki bir arama motoruna “Taksici dehşeti” yazdığınızda 143 bin sonuç geliyor karşınıza.
“Taksici kavga” yazınca 292 bin...
“Alkollü taksici” yazınca 203 bin...
“Taksici turist” yazınca 269 bin...
Ve sizi temin ederim, haberlerin çoğu öğrendiği yabancı dil sayesinde turistlere yardımcı olan taksicilerle ilgili değil!
Son olarak yaz başında İstanbul’da bir taksi şoförünün kocasını arabadan atarak turist kadını kaçırdığına, gasp ettiğine, dört saat depoya kapatılan kadının bir fırsat bulup kaçarak kurtulduğuna şahitlik ettik.
İstanbul’da resmi olarak 18 bin taksi çalışıyor (50 bin de korsan taksi) ve çoğunun sürücüsünün bu sayıp döktüğüm rezil işlerle ilgisi yok elbette.
Ama “önüne gelenin” taksi şoförlüğü yapabildiği de doğru. Gerçek taksi şoförleri bu durumdan haklı olarak çok rahatsız, hikâyeleri paylaşıp durmaları bundan zaten...
Umarım bu yeni proje –tekrarlayayım- “ciddiyetle” yürütülür, çürükler ayıklanır ve sisteme yeniden girmeleri engellenir, taksiler güvendiğimiz duraklardaki gibi canını, malını, eşini, dostunu rahatça emanet edebildiğin standardı tutturur.
Bu arada bir de not...
Geçtiğimiz günlerde “Uber’e yerli rakip” olarak konumlandırılan Olev hizmet vermeye başladı.
Şirketin kurucusu Ertunç Kiriş bir röportajda “Pazarın İstanbul’daki büyüklüğü yıllık bazda 1.5 milyar doları aşmış durumda...” diyordu.
Pasta büyük, rekabet kızgın...
Taksiciler bu oluşumlara “ayar” oluyor, biliyoruz...
Ama şunu da akıllarında tutsunlar isterim...
Millet sadece taksi bulamadığı için kullanmıyor bu tarz uygulamaları.
Adı sanı belli şoförle seyahat etmek için...
Gerektiğinde şikâyet edebileceği merci bulunduğunu bildiği için...
Temiz ve konforlu bulduğu için...
Ve en önemlisi taksilerden daha güvenli bulduğu için kullanıyor.
Vaziyet böyle; “belge uygulamasına” başarılar dilerim...
Paylaş