HATA oyunun doğasında var. Hatta hataların oyunu güzelleştirdiğine de sık sık şahit oluruz. Hatadan lafa girip, Antalyaspor’un kendi kalesine attığı gole gelmek niyetinde değilim aslında.
Maçta iki takımın birden yaptığı hatalardan söz etmek istiyorum. Futbolun temel bilgilerine sahip değiller desek olmaz, hepsi progesyonel futbolcu. Ama bu kadar üst üste, bu kadar basit hata yapılır mı; el insaf!
İki takım için de geçerli bu söylediğim. Berbat bir futbol maçı seyrettik. Aslında berbat değildi diye düşünenler çıkacaktır. Doğru, bu sezon dün geceki maçtan daha kötü maçlar da seyrettik.
Ama ligin ilk yarısı bitti bitiyor; elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin; bu sezon tadı damağınızda kalan bir maç seyrettiniz mi?
Herhangi bir maç...
Bende böyle bir kayıt bulunmuyor. Güzel goller kalmış aklımda ama "Ne maçtı be!" diyeceğim bir maç yok. Neyse şimdi derbi mevsimi başlıyor; enseyi karartmayalım!
Sıkıcı maç
Dün geceki maçı ancak arada sırada oluşan fantastik gol girişimlerinin yüzü suyu hürmetine seyrettim. İşte efendim Sabri’nin frikiği filan...
Bu ümit yaşattı hakikaten 90 dakika boyunca beni. Maç öldürmeyen, süründüren türden çıkınca, futbolun "Gol Baba Türbesi"ne mum yakıp beklemek kaldı bize de.
Maçın 73’üncü dakikasında fantastik bir gol geldi hakikaten.
Arda ortaladı, o dakikaya kadar cılız Galatasaray ataklarını başarıyla önleyen Antalyaspor defansı sendeledi ve düştü...
Bu kadar sıkıcı bir maçı ancak böyle bir gol görmek çekilir hale getirebilirdi. Haydi haklarını yemiş olmayayım. Arda’nın tüm yorgunluğuna rağmen parladığı küçük ama görkemli anlar, Antalyaspor’da daha dikkatli izlenmeyi hak eden Ali Bilgin’in kalitesi, Mondragon ve Cordoba’nın işlerini gayet düzgün yapmış olmaları bahse değer hadiseler...
Ah gol, sen nelere kadirsin!..
Berbat bir hatalar komedyasını, küçük bir dokunuşla katlanılır hale getiriveriyor.