Formula şahane ama sesi ne yapacağız

FORMULA 1’de yeni sezon Bahreyn’deki müthiş yarışla başladı. Lastik değiştirilmesine tekrar izin verilmesi, sıralama turlarındaki yeni uygulama çok iyi. Nefes nefese bir yarış seyrettim uzun aradan sonra.

CNN Türk, Formula 1 yayınlarına özeniyor ve bence güzel bir yayın yapıyor ancak dostça bir uyarıda bulunmam gerekiyor. Özellikle cumartesi günkü sıralama turları sırasında, spikerin söylediklerinden bir kelime bile anlamadım. Sesi kısıp seyretmek de mümkün değil ki Formula 1’i.

Biraz da o sesleri duymak için kuruluyoruz ekran karşısına. Bir ara pilotla teknik yönetimin haberleşmesini sağlayan "Team Radio"nun sesi bile daha berrak geliyordu.

CNN Türk ekibi bu kadar özendiği bir spor olayında, ses işini muhakkak halletmeli. İlk hafta olması itibariyle "düzeltilecek bir hata" olarak görelim bunu. Ama böyle devam edecekse, işimiz iş ekim ayına kadar...

Kimse burnundan kıl aldırmıyor

GEÇEN hafta içinde oynanan Fenerbahçe-Galatasaray maçından sonra, tribünden edilen küfürler ve Galatasaraylı futbolcuların tahrikleri konuşuldu.

Maçla ilgili "Centilmenlik" başlıklı bir yazı yazmış ve küfürle mücadelede büyük mesafe katetmiş Fenerbahçe seyircisinin küfür etmesinin umut kırıcı olduğunu belirtmiştim.

Fenerbahçeli dostlarımdan çok sayıda elektronik posta geldi.

Derbi maçları sonrasında gelen elektronik postalarda küfürlü olan çoktur. Bu sefer öyle olmadı. Fenerbahçeli dostlarımın büyük bölümü "Tamam küfür edildi ama niye edildi? Ayhan, Hasan, Orhan sürekli itiraz etti, tribünleri kışkırttı, onları hiç yazmıyorsun" diye sitem ediyordu.

Taraf olmak böyle bir şey. Karşı tarafın söyleyeceklerine karşı hep bir cevap bulma, "Ama sen de böyle böyle yaptın" hali. Ben de "Ama..." diye başlayan cümleler kurmak istemiyorum, çünkü bunlarla bir yere varamıyoruz.

Ben baştan "Ali Sami Yen’deki Fenerbahçe maçında küfür edilirse, onu da yazacağım ve ayıplayacağım" diyeyim, sonra devam edelim.

Sarı kart çelişkisi

Sevgili futbol severler, sahayı kontrol etmek için görevli biri var: Hakem. Fenerbahçe maçında da eğrisiyle doğrusuyla çıktı maçını yönetti.

Bu arada 23 faul yapan Fenerbahçe’den sadece bir futbolcu (Deniz) sarı kart görürken; 90 dakika boyunca 11 faul yapmış olan Galatasaray’dan ise 6 futbolcu (Volkan, Hakan, Sabri, Orhan, Ümit Tomas) sarı kartla cezalandırıldı.

Yani hakem, kontrolü kaybeden futbolcuya zaten yapıştırmış sarı kartı. Futbolcuyu protesto mu etmek istiyorsun, küfür yerine ıslıkla...

Ama küfür hakikaten çok çirkin olhuyor.

Tribünlerde akıllı uslu ve terbiyeli insanların hala çoğunlukta olduğu bir dönemdeyiz. Saha içini hakeme bırakalım ve biz oyundan zevk almaya başlayalım daha geç olmadan.

Bu işi büyük kulüpler becerebilirse, bütün Türkiye’ye örnek olacak. Kupanın ikinci ayağı bir fırsat, umarım toplu halde ıskalamayız...

Nadim olmak

MARATON
’da Şansal Büyüka ve Erman Toroğlu programın hemen başında Gökdeniz’i konuşuyordu. Erman Toroğlu, Gökdeniz konusuyla ilgili karşı çıktıklarını sıralarken, Şansal Büyüka "Gökdeniz belki nadim olmuştur" dedi.

Ben biliyorum "nadim"in ne demek olduğunu da bilmeyenler için Ferit Devellioğlu’nun Osmanlıca-Türkçe Sözlüğü’ne bir bakalım...

Nadim: Nedamet duyan, pişman olan.

Telegol’ün kağıt topu

TELEGOL, pazar gecesi Galatasaray Başkanı Özhan Canaydın’ı ağırladı stüdyoda. Özhan Canaydın’ın neler anlattığına girmeyeyim. Önceki röportajlarıyla karşılaştırdığımızda çok da farklı bir şey söylemedi açıkçası.

Özhan Canaydın gittikten sonra Telegol ekibi özlediğimiz forma ulaştı. Fenerbahçe-Galatasaray maçı sırasında Alex’in kaleci Aykut’tan kaparak attığı gol tartışılırken (Adnan Aybaba ve Ziya Şengül ağırlıklı bir tartışmaydı) konu şöyle bir yerlere gitti:

Z.Ş.: Benim yorumuma göre, goldü o.

A.A.: Kitapta kural var, kitaba göre faul.

Z.Ş.: Ben o kitaba da inanmıyorum.

A.A.: Olur mu ağbi? O zaman Ziya Ağbi’nin kuralı olur.

Z.Ş.: Ben bu kuralı kabul etmiyorum. Kimmiş bu aksiyon alanını belirleyen?

A.A.: FIFA belirliyor.

Z.Ş.: FIFA’yı da tanımıyorum. Ben bu kurala karşıyım, böyle bir kuralı kabul etmiyorum.

S.U.: Ben de ofsayta karşıyım o zaman!..

Sonra, canlandırma kısmı yaşandı bir de. Adnan Aybaba, önündeki kağıttan top yaparak stüdyoda degaj canlandırması yaptı. Bunun üzerine bir top bulundu ve Aybaba’ya verildi ve "Bir de bununla yap bakalım" dendi.

Collina meselesi

İlgiyle izledim tabii ben de. Bir de Collina’nın canlı yayına bağlanması meselesi vardı. Pozisyonu sormak için Collina’yı canlı yayına bağlayabilir miyiz, bağlayamaz mıyız konuşulurken, Adnan Aybaba "Bağlanır mı peki?" diyerek aslında yüzbinlerin aklından geçen soruyu sormuş oldu.

Fakat Telegol ekibinin, eğer isterlerse gecenin bir yarısı da olsa Collina’yı yayına bağlayabilecklerine güvenleri tamdı.

Serhat Ulueren "Niye bağlanmasın?" dedi, Ziya Şengül de "Can atar yahu!" dedi.

Bu arada kağıt topla oynama anında Ziya Şengül’ün "Medrano Sirki’ne çevirdiniz burayı" demesi de ayrıca tarafımızdan takdir edilmiştir; bu da böyle biline.
Yazarın Tüm Yazıları