CUMARTESİ sabahı Live Earth, Tokyo’dan yayına başladığı sırada iyi ki yüzümü yıkamıştım. Gün boyu konser aralarında yerleştirilen enfes kısa filmler, bünyede suçluluk hissi yaratıyor.
Bir süre "sosyal mesaj şoku yemiş pis dünyalı" olarak televizyon karşısında oturduktan sonra, lamba yakarken "Affet beni Ozon Abi...", musluğu açarken "Ey akıp giden su! Sana söz, Konya Ovası’na gidip iki kaçak kuyu kapattıracağım! Ama bir de tıraş olacağım, tamam mı?" demeye başlıyorsunuz.
Live Earth’ün ilk dakikalarında Al Gore’un Tokyo semalarında hologram olarak belirmesi, önce "Eşhedü..." dememe, sonra da Gore’la ilgili şüphelerimin artmasına yol açtı. Arkadaşlar, ABD Başkanlığı için yarışmış ve herhalde yine yarışacak bir homo sapiens sapiens, doğası gereği iyi kalpli olamaz. Al Gore’un da bir anda iyi bir insan olmasını yemem mümkün değil. Al Abi Tokyo semalarında belirip de didaktik didaktik konuşunca "Bunu kesin uzaylılar kaçırdı, bilinç ve vicdan ayarlarıyla oynayıp gezegenimize geri bıraktı" tezim de güçlenmiş oldu.
Al Gore’un dünya siyaset tarihinin en büyük kampanyasını yürüttüğünü söyleyenler, Live Earth’ün aslında Gore için bir "greenwashing" (yeşillenerek aklanma) hareketinin parçası olduğunu söyleyenler ve konserler yüzünden yaratılan hareketlenmenin de dünyanın canına bizzat okuduğunu söyleyenler var.
Saat 12.24’te Antarktika’da, Rothera Araştırma İstasyonu’nda, bir buz kütlesinin üstünde tek şarkı çalabilen (Donmadan bitirdiler!) Nunatak adlı grup, bence 9 şehirde 7 kıtada sahneye çıkan 150 ismin en süperiydi.
Hamburg’da Shakira, Londra’da Red Hot Chili Peppers, Şangay’da Sarah Brightman (hiç de sevmem), Washington D.C’de Al Gore (Her yerde, kesin klonlattı kendini), Johannesburg’da Babaa Mal, Sidney’de Crowded House, New York’ta yine Al Gore (Aşmış insan; artık korkmaya başlıyorum ama..)
Güneş, batıdaki mesaisini tamamlamaya başladığında, ağırlık New York ve Londra’ya geçtiğinde ağır abiler ve ağır ablalar yoğunlaşmaya başlıyor. Metallica, Madonna (Live Aid yapıldığında, 22 yıl önce "Materyal Kız"dı haspam!), Beastie Boys, Duran Duran, Foo Fighters, Bon Jovi, The Police...
Kim ne derse desin neticede harika performanslar seyrettik, daha bilinçli dünya vatandaşları olduk. Çıkarılacak dersleri de sıralayayım:
1- Torununuza arsa, ev, otomobil, jet-ski, köprü, baraj, çırçır fabrikası bırakmış olmanız ileride kıroluğun daniskası olarak adlandırılabilir. İnsanlık tarihinin en şuursuz en tüketici kuşakları olarak arkamızdan şöyle diyecekler: "Eskiden buralar cennetmiş, dedeme vermişler içine etmiş!"
2- Televizyonu düğmesine basarak kapatın, şarj aletini sürekli takılı tutmayın, aslında kullanmadığınız bütün elektrikli aletleri fişten çekin. Ufak da olsa enerji tasarrufu yapın. Ne fark eder demeyin.
3- Otomobili kullanın tabii. Fakat bari lastik havanızı kontrol ettirin.
4- Bu konuda bilgilenin. Hem cebinize rahatlık hem de toruna karşı bir vicdan rahatlığı. Yoksa hakikaten çok acı çekecek çocuklarımız ve torunlarımız...