Paylaş
Şubatta Çin uçuşlarının durdurulması, İran’la sınırların kapatılması gibi başlayan hamleler 11 Mart’ta Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Türkiye’de ilk COVID-19 vakasının görüldüğünü duyurmasının ardından sıklaştı ve gerekli kısıtlamalar yapıldı.
Özetle, Türkiye de tıpkı dünyanın kalan kısmı gibi belirsiz ve “anormal” bir döneme girmiş oldu...
Yaklaşık 3 ay süren bu “anormal” şartların ardından, dün itibarıyla “normale” dönüş için büyük adımlar atılmaya başlandı.
“Normal” dediğimiz, “korona öncesi normal” elbette...
Karantinayla, ekonomik endişelerle sınanmış, yaşama ezberi 3 aylığına bozulmuş toplum, yeniden ayağa kalkabilmek için kendisini yine belirsizliklerin beklediği “yeni normale” geçiş yaparken, kafamda çılgın sorular vardı elbette...
“Yeni normal nasıl olacak?”, “Yeni normalde neler değişecek?”, “Yeni normale uyum sağlama hızı ne olacak?” diye genel sorularla başlayıp “Köfteci Hüseyin açmış mıdır acaba dükkânı?” tarzı son derece kişisel ve butik sorulara kadar uzanan bir liste...
Neyse ki(!) dün sabah okuduğum bazı haberler, “yeni normale” uyum konusunda içimi umutla(!) doldurdu.
İlk haber İstanbul trafiğinden geldi ki malumunuz, doğal olarak trafik sıkıntısı filan kalmamıştı bu süreçte...
Haberler trafiğin hızla yoğunlaştığını ve yüzde 50 oranını çabucak tutturduğunu işaret ediyordu ki, salgın hastalık endişesinin “özel araçlara” ilgiyi daha da arttıracağını düşünürsek, pek yakında eskisinden beter bir trafiğimiz olacak, yani normale dönmüş olacağız çok şükür!
Trafik artınca havanın kalitesi/kalitesizliği de hemencecik eski normale dönecek, “Hava, deniz filan o kadar temizlendi ki bu süreçte, geçen akşam kapı çaldı, bir baktım eve yunus sürüsü gelmiş” muhabbetleri de nihayete erecek...
Bu durum sadece İstanbul için geçerli değil, Bursa’dan İzmir’e benzer “trafik yoğunlaşması”, araç kuyruğu haberleri de geldi zaten...
İkinci “sevindirici” haber de Esenyurt’ta denetim yapan emniyet görevlilerinden geldi.
Yoldan geçen minibüsleri durdurarak denetleme yapan ekipler daha öğlen saatlerine varmadan durdurulan 3 minibüste “en az 30’ar yolcu olduğunu” saptadı.
“Yeni normal”de minibüsüne 7 yolcu alması gerekirken 35 yolcuyla denetime takılan bir şoför “Koca araç 7 kişiyle mi sefere çıksın?” derken, kimi millete acıdığı için yolcu doldurduğunu, kimi de yolcuların uyarıları dinlemeyerek araca doluştuğunu ileri sürdü.
“Minibüsler eski normale uygun olarak döndüyse bu iş tamamdır!” dedim kendi kendime...
Sonra Diyarbakır’da özel bir firmaya ait kamyonların zehir dolu yükleriyle eski normal günlerimizden bir nostalji rüzgârı estirdiğine şahitlik ettim bir diğer haberde.
Özel şirket yetkilileri, zehir dolu kamyonların pisliklerini yakınında evlerin de bulunduğu tarım arazisine dökmekte hiçbir sakınca görmemişler.
Sakınca görseler, herhalde “5 ton zehirli atığı” tarım arazisine boca etmezlerdi değil mi?
Büyük resmi görmek için bazen onu oluşturan küçük resimlere bakmakta fayda olabilir.
Bu minibüs, trafik ve çevre katliamı resimleri yeni normalde de yolumuza hız kesmeden devam edebilme, felaketlerden ders çıkartamama yeteneklerimizi(!) koruduğumuzu ve koruyacağımızı gösterdi bana.
İçim rahatladı!
“Normal ölmedi, yaşasın yeni normal” dedim kafamı iki yana sallayarak, “Yaşasın yeni normal... Yaşasın yeni normal...”
Paylaş