Enis Batur'un kelliğe yaklaşımı

HERŞEYDEN önce, saçları bir heavy metalci kıvamında olan bu fakirin (Fotoğrafa aldanmayın, tanınmamak için saç uzatıyorum.) ‘‘kellik’’ konusunda ileri geri konuşmasını terbiyesizlik olarak algılamazsınız umarım.

Fakat son günlerde bu konuda CHP İstanbul Milletvekili Yaşar Nuri Öztürk'ün saç ektirmesi, ardından Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ‘‘Caiz değildir’’ diye fetva vermesi üzerine gelişmeye başlayan olaylar, futbol tabiriyle ‘‘muz orta’’ şeklinde gelmeye başlayınca bu konuda bir şeyler yazmak şart oldu.

Kellik denildiği zaman aklıma hemencecik gelen iki olay var.

Birincisi, Türk siyasetinin renkli simalarından Esat Kıratlıoğlu'nun favorisini uzatmak suretiyle yarattığı saç modeli.

Kıratlıoğlu'nun kelini kapatabilmek için gösterdiği olağanüstü çaba, estetik açıdan insanı hırpalasa da takdire değerdi.

Denize girdiği bir günde çekilmiş fotoğrafını hatırlıyorum hep. O saç, suyun üstünde, kafadan bağımsız dalgalanıp duruyordu... Hey gidi günler!

İkinci olay için, hayatımda dinlediğim en matrak hikayalerden biri diyebilirim. Bu meslekteki ustam olan Ayhan Atakol, kendi deyişiyle ‘‘Damardan kel’’dir.

Bu dünyanın meselelerini aşmış bir insan olduğu için kellik filan takıldığı işler değildir.

Bundan yıllar önce, Hürriyet için kıyıda köşede kalmış tatil yörelerini tanıtan bir yazı dizisi hazırlamak üzere fotoğrafçı Haluk Özözlü'yle beraber Ege, Akdeniz kıyılarını geziyorlar.

Mazı civarlarında küçük bir yerde kalıyorlar. Ertesi gün daha güneye doğru Haluk Özözlü'nün emektar otomobiliyle yola koyulu- yorlar.

Yarım saat kadar gittikten sonra ustam ‘‘Haluk dur!’’ diye bağırıyor. Haluk Abi panik halde ‘‘Ne oldu, ne var?’’ diye soruyor.

Ustam ciddi ciddi, ‘‘Tarağı unuttum pansiyonda’’ diyor.

Haluk Abi, gülmekten otomobili yoldan çıkarıyormuş az kalsın. Hikayenin devamında ustamın bijuteriden fırça alma sahnesi de süperdir ama ben ilk kısmı daha çok severim.

***

Kel olmadığım için, kellik nasıl bir duygudur tam olarak bilemeyeceğim. Bazıları saç kaybı başladığında çok mutsuz oluyor ve önlem almaya çalışıyor. Mim Kemal Öke, saç ektirdikten sonra kafadan 20 yaş gençleşti bence. Mesela o iyi yaptı.

Galatasaraylı Suat'ın da kel olduğu dönemi artık kendimi zorlarsam hatırlayabiliyorum.

‘‘Erol Evgin'in saçları peruk mu?’’ tartışması çocukluğumdan beri sürer. Hatta küçükken Erol Evgin'e aşık olan bir hanım kardeşimiz, bu ihtimal karşısında ciddi ciddi yıkıma uğramıştı...

***

Halkımız, kellik konusundaki yaratıcılığını ‘‘Benzini Shell'den, aklı kelden alacaksın’’ veya ‘‘Tanburamın telleri, öptüm bütün kelleri’’ gibi özlü sözlerle kanıtlamıştır.

Hulki Aktunç'un Büyük Argo Sözlüğü'nde kel kafalı kimseler için, ‘‘Ampul; asfalt; keltoş; şırlak; tayyare meydanı’’ gibi laflar kullanıldığı belirtiliyor.

Nereden baksan sinir bozucu...

İşin günah mı, değil mi kısmına girecek kadar bilgim yok. Ama kelleri rahatlatacağına emin olduğum bir kitap biliyorum. Sel Yayıncılık daha yeni çıkardı bu kitabı. Kitabın adı: ‘‘Kelliğe Övgü.’’

MS 4'üncü yüzyılda yaşamış olan Kyreneli Synesios'un kitabını Cáná Aksoy Türkçe'ye kazandırmış. Bu güzel kitaba Tahsin Yücel, Samih Rifat, Aydın Uğur, Ekrem Işın ve Enis Batur da birer önsöz yazmış.

Enis Batur'un metnini olduğu gibi aktarmak isterdim, çok güzel. Fakat buna imkan yok. meraklısı gitsin alsın kitabı.

Fakat yazısının son cümlesini, bütün keller için buraya almadan edemeyeceğim: ‘‘Vitrinlerde şimşir taraklara bizim gözümüz takılır...’’

Kellik bu kadar şairane anlatılabilirdi doğrusu.
Yazarın Tüm Yazıları