ÇARŞAMBA akşam saatlerinde Mehmet Okur’un NBA All-Star kadrosuna dahil edildiğini öğrendiğim andan itibaren bana bir şeyler oldu.
Havaya girdim, yürüyüşüm değişti, arkadaşlarımı arayıp "Basket mi oynasak bu hafta sonu" demeye başladım.
"Sana ne oluyor, Mehmet Okur seçilmiş karmaya?.." diyebilirsiniz haklı olarak. Ama Mehmet "Türk basketbolseverlere armağan ediyorum" demiş. Böbürlenmem için yeter de artar bile...
* * *
"Herkes NBA All-Star nedir bilecek" diye bir şey yok, onu açıklayayım önce. Dünyanın sayılı spor organizasyonlarından NBA’de her yıl en iyi oyunculardan seçilen iki takım, Doğu Karması ile Batı Karması bir maç yapar.
Eskiden "Doğu-Batı maçı" derdik zaten. Aslında tek maçlık bir etkinlik değil, bütün hafta sonuna yayılan "3 Sayı Yarışması", "Çaylaklar Maçı", "Smaç Yarışması", ünlü yıldızlardan konserlerle takviye edilmiş büyük bir partidir All-Star.
Ama mühim olan Mehmet’in kadrosuna dahil edildiği o maçtır.
San Fransisco’daki All-Star hafta sonunu takip etmiş, bir Doğu-Batı maçını yerinde seyrederek büyük hayallerimden birini gerçekleştirdiğim için biliyorum; ortam inanılmazdır.
Maçtan önce ABD Ulusal Marşı’nı okumak için sahneye Al Green çıkar, Beyonce devrede minik konser verir, maçı izleyenler arasında onlarca şöhret görebilirsiniz...
Ama bütün bunlar işin detayıdır. Mühim olan dünyanın en iyi basketbol oyuncularıyla yarışıp, en iyilerin arasında en iyi olabilmek, o maçta kadroya girebilmektir. Basketbolda bireysel manada bundan büyük başarı pek yoktur.
Mehmet’in oynadığı pozisyona seçilen oyuncunun sakatlığının bulunması ve Mehmet’in onun yerine bizzat NBA’in patronu David Stern tarafından seçilmesi, başarısını küçültmez tam aksine büyütür.
Ne mutlu Mehmet’in ailesine... Mükemmel sporcunun yanı sıra mükemmel bir insan da yetiştirmeyi başarmışlar.
* * *
Utah Jazz’da giderek büyüyen bir basketbol oynayan Mehmet Okur, sportif açıdan Türkiye’ye bir olimpiyat madalyası getirmiş sayılır. Dünya çapında yüz milyonlarca insanın seyredeceği bir maçta ülkesini temsil edecek olan Mehmet’i Japonya’da ayrı kaldığı Milli Takım’da da görmek istediğimi araya sıkıştırıp bu yazının ana fikrine gelelim.
* * *
Milliyetçilik sömürüsü yapanlara bir mesaj var Mehmet Okur’un başarı öyküsünde.
Millet sevgisi katil olarak değil, çıkıp ülkeni ve insanlarını böyle alanlarda başarılı bir şekilde temsil ederek gösterilir.
Takımların ötesinde bireysel rekabetin de en üst seviyede yaşandığı NBA’de All-Star seçilen Mehmet de şu anda yaşayan en büyük Türk’tür benim gözümde.
Hafta sonu saati kurup (hiç uyumamak da mümkün) NTV’de Mehmet’i destekleyeceğim ekran karşısında. Kaç dakika oynayacağına, sayısına, ribaund’una bakmadan seyredeceğim.
1980’lerde Doğu-Batı maçlarının Betamax kasetlerini bulana kadar helak olurduk. O günlerde biri "Bir Türk de bu maçta oynayacak" deselerdi "Tabii, tabii. Benim adım da Elvis Presley, şarkı söylerim. Ayrıca insanın genetik haritasını ben çıkardım ve boş zamanlarımda da Mars’taki çiftlik evimde yeşil tavuklar yetiştiriyorum" derdim herhalde.