Paylaş
Atlas Okyanusu’nda, 400 metre derinlikte, siyah mercanların üzerinde yaşıyor...
5 yıla yayılan ve bugüne kadarki en kapsamlı araştırma kabul edilen seferde bilim insanlarının “keşfettiği” 12 yeni canlı türünden biri...
‘Epizoanthus martinsae’nin başka bir dünyadan ışınlanmış gibi algılanan formuna, eşsiz güzelliğine bakarken “Geç bulduk, çabuk kaybedeceğiz” diye söylendim.
Keşfi yapanlar insanoğlunun ısıttığı, zehir bastığı, yaydığı okyanuslarda yükselen asit düzeyinin mercanları hızla çürüttüğünü, haliyle yeni tanıştığımız dostumuzun da aralarında bulunduğu pek çok türün yok olacağını söylüyor.
Epizoanthus martinsae’yi yeni tanıdık gitse ne olur demeden önce mercanlarla, balıklarla, denizin hayat sunduğu başka başka canlılarla, okyanuslarla birlikte insanoğlunun neleri kaybedeceğini bilim insanları yıllardır anlatıyor.
Ancak gem vurulamayan siyasi veya ekonomik hırslarıyla gelecek kuşakların hakkını kemirmeye, tüketmeye iman etmişlerin borusu öttükçe devran da böyle dönüyor.
İnşa edilen tüketim bağımlısı toplumun, “büyük insanlığın” parçası olarak hiçbirimiz masum değiliz ve faturayı da birlikte ödeyeceğiz...
Hatta ödüyoruz işte hep birlikte...
Bir virüslük canı olduğunu gördü “büyük insanlık” 2020’de...
Hem pandemiyle hem de 90 yıldır görülmemiş bir ekonomik krizle baş etmek zorunda kaldık hep birlikte.
Züğürdün çenesi oralarda yorulur diye girmeyelim fakat dev şirketlerin kâr oranları belli işte yıl sona ererken; daha çok yoksulları, aşağıdakileri ezdi geçti hastalık ve dolaylı etkileri...
Kimdir peki suçlusu “kader” deyip geçilemeyecek bu salgının?
“Pazaryerinden yenilmeyecek bir şey alıp yiyen Çinli” diye kestirmeden sorumluluğu atıp sıvışmak veya “Bizi çipleyecekler abi, büyük oyunu gör!” rahatlığına geçiş yapmayacaksak suçluların arasında olduğumuzu kabullenmek gerekiyor öncelikle.
Çevre konularına “magazinsel bir haber” şeklinde yaklaşmanın, işi gücü olmayan “hippi kılıklıların” meselesi şeklinde algılamanın, iklim değişikliği konusunda sorumluluklarını kabul etmeyenleri seçmenin/denetlememenin/cezalandırmamanın faturası 2020’de yaşadığımız kadar ağır olabiliyor.
“Büyük insanlık” kapanarak yaşamaya dayanmak için kendini kurcaladı ve yeteneklerini, önceliklerini, biraz da özünü keşfetti.
Şanslı olanlarımız ekmek yaptı, hatta yeni dil öğrendi vesaire ama çoğunluk kaygıları, yoksulluğu artarak çıkıyor 2020’den.
Dünya güneşin etrafında, yörüngesinde, tıpış tıpış ilerledi, bir turunu daha tamamladı işte...
Tatlı hayalleri, güçlü umutları yaşatan sevgi, paylaşmak, dayanışmak gibi iyi özelliklerini koruyup arttıranları konuşacağımız bir yıl dileyelim bari...
2021 büyük insanlığa, akıl, fikir, barış, anlayış getirsin.
Yoksa sonu belli bu gidişle işte...
GERÇEK KAHRAMANLARA İYİ YILLAR
İNSANOĞLU toplu vurdumduymazlığının sonuçlarını bir virüs karşısında çaresizleşerek ödedi...
Ve kahramanlar yine insanlar arasından çıktı...
Sağlık çalışanları, bilim insanları destansı bir mücadele verdiler, vermeye de devam ediyorlar.
2020’yi muhakkak kayıplarımızla, çaresizliklerimizle, yaşadığımız büyük acılar ve sıkıntıyla anacağız elbette ama kahramanlarla da anılacak...
Ölümle burun buruna, uykusuz, sevdiklerine hasret ve bir de üstüne kadri kıymeti bilinmeyerek ön cephede yer alacak kadar yüce gönüllü olan kahramanlarımıza saygıyla...
Hepsine iyi yıllar, sonsuz teşekkürler...
Paylaş