Paylaş
Ancak aramanın sürprizi bir bohçadan çıktı: Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait 103 adet eski eser.Arkeolojik açıdan değer taşıyan takılar, sikkeler ve heykelciklerle yakalanan kadın “Bunlar bana düğünümde takıldı” diyerek savunma yapmış.Jandarma, “Hanım senin kayınpeder Bizans’ın ‘Sarhoş’ namlı imparatoru III. Mikhail miydi? Pardon, fakat bronz beygir heykeli mi takmıştı boynuna? Selçuklu imparatoru Berkyaruk muydu da kendi adına kestirilen sikkeyi ekleştirdi gelinliğine?” diye sormuş mudur bilemiyoruz tabii...
*
Hadisenin tarihi eser kaçakçılığına getirilen bu savunma kısmının “güldüren savunmalar” tarihine geçecek türden olduğu kesin.Gelişen Türkiye Partisi (GTP) tabelası altında kumarhane işletenlerin 17’nci polis baskını sonrasında yaptığı “Seçim yasakları öncesi hangi partiyi destekleyeceğimizi konuşuyorduk” savunması gibi...Sahte içki üretirken yakalananların “Biz iyi niyetliydik; vatandaşın sağlığını düşündüğümüz için daha az alkollü yapıyorduk içkileri” savunması gibi...Arşivlerde örnekler boldur bu savunmaların, malumunuz...
*
Yalanın, pişkinliğin, riyanın, ikiyüzlülüğün vb mizahi bir sıçrayışla farklı boyut kazanması karşısında elbette gülüp geçiyoruz...Ve belki durumu savuşturmaya yönelik savunmalara/karşı ataklara idmanlı olduğumuzdan, şimdiye kadar saydığımız örnekler kadar “hafif” olmayanlara da böyle baktığımız olur, olmuştur.Haksız edinildiği düşünülerek sorgulanan servet artışının “kaynana çıkını”na bağlanması...Bir yolsuzluğun “Verdimse ben verdim” diyerek savuşturulması...“Ne istenirse verilmiş” bir ortaklık anlaşmasından ayrılırken “Kandırmışlar ama bizi” demenin yetmesi...Bu konuda da arşivler zengin çok şükür!
*
Çifte standart uygulamak, ikiyüzlü davranmak, Paris’teki terör saldırılarının ardından çok da haklı olarak gündeme geldi bizim medyada.Batı’daki terör saldırılarına gösterilen hassasiyetin, Ortadoğu’dakilere kayıtsız kalması gayet yerinde olarak eleştirildi.Bu eleştirileri getirenlerin bir kısmının Ankara’ya, Suruç’a, Diyarbakır’a, Uludere’ye karşı tavırları da aklımızda ama her konunun, en temel veya en abuk meselelerin bile ideolojik siperlerden savunulduğu bir ülkedeyiz ve masum kalanı ara ki bulasın...
*
Peki terör kaynaklı acıların her türlüsünü on yıllardır yaşamış bir ülkenin “bazı” vatandaşlarının bir terör saldırısı karşısında tribünde bir dakika saygı duruşunda bulunamaması..Peki milli marşını beşikten mezara bir şeref madalyası gibi taşıyacak değerde gören bir milletin “bazı” fertlerinin bir başka milletin marşını ıslıklayarak, bağırıp çağırarak aşağılamaya çalışması...Fatih Terim maç sonrasında doğru tepkiyi verip bu yanlış tavrı, bu ayıbı eleştirirken “Lütfen! Ne oluyor bize?..” diye sordu.Olanı biteni ben mi anlatayım, yoksa 1980’den bugüne milli eğitim politikalarını belirleyen zihniyete, dizayn edilmelere doyulamayan nesil projelerine, sistemin kostüme diziye aba altından sopa sallayacak derneklere kadar enerji ileten şovenizm pompalarına siz mi bakarsınız.Veya bu ayıp zihniyeti sorgulamaktansa popülist bir kulp bulmayı, “Münferit hadise” cümlesini takiben ıslık çalarak uzaklara bakmayı tercih edebilirsiniz.Olmadı “Düğünde takılmıştır bu sağlıksız zihniyet” der geçeriz.Yiyen çıkıyor vallahi, biliyoruz, biliyorsunuz...
Paylaş