TRT’deki Stadyum, pazar geceleri spor programları arasında en çok seyredilen program. Maraton’daki bazı özel röportajları devlet televizyonunun kafasına göre kullanması filan rahatsız edici.
Fakat maçlarda yaptığımız gibi saha içine bakalım biz. Mehmet Demirkol ve Ömer Üründül gibi çok kıymetli iki yorumcu, seyredenlerin futbol ufkunu genişletecek değerlendirmeler yapıyor. Pazar akşamlarımın favori programı bu yüzden.
Fakat Stadyum’da beni rahatsız eden ve birkaç haftadır yazmayı düşünüp vazgeçtiğim tuhaf bir teknik uygulama var. Başka birileri daha yadırgar ve bu tuhaf görüntüden vazgeçerler diye bekledim, değişiklik yok.
Hadise şu: Mehmet Demirkol ve Ömer Üründül, pozisyonlar üzerine konuşurlarken, dekupe görüntüleri ekranın sağ alt köşesine indiriliyor.
Yani yorumcu kendi içinde küçülüyor ve büyük resmin içinde yer almaya başlıyor. Diğer kanallarda bu uygulamada yorumcu normal kadrajda, çerçeve içinde yer alıyor.
Ama TRT yorumcu görüntüsünü dekupe olarak kullanınca acayip bir durum oluşuyor. Yorumcular, Levent Kırca’nın Küçük Hüsamettin’i veya Şahan Gökbakar’ın "Sekieeeeeeeez" diyen çocuk tiplemesi gibi duruyor ekranda...
TRT rejisi bir de bu gözle baksın lütfen hadiseye, ne demek istediğimi anlayacaklardır.
(Not: Dekupe nedir diye merak eden çıkar. Temelde görüntünün etrafının ayıklanması diye özetleyebilirim. Hani gazete sayfalarından fırlayacak gibi durur ya bazı fotoğraflar. Arka plan kesilir atılır ve kişi veya obje ön plana çıkarılır. Gazetede özellikle spor sayfaları mizanpajında sıkça kullanılır.)
Indiana Tigana
LİG TV’deki "Futbol Life" çarşamba akşamları yayınlanan, eğlenceli ve enteresan bir program.Daha önce Zico’nun oynadığı filmi yayınlamışlardı.
Bu hafta da Tigana’nın, memleketi Fransa’da katıldığı hayır amaçlı ilginç yarışma programını yayınlayacaklar.
Indiana Jones gibi, yılanlarla mücadele ediyor, tuzaklardan kurtuluyor, türlü tehlikeyi göze alıp büyük bir macera yaşıyor.Sonunda kazanılan para da Afrika’da yardıma muhtaç çocuklara gidiyor anladığım kadarıyla.
Hem Mösyö Jean "Indiana" Tigana’ya hem de bu görüntüleri bulup yayınlayan Futbol Life ekibine bravo. Ama tebriğin büyüğü tabii ki Tigana’ya...
Musa’ya darbe üstüne darbe
TRABZONSPORLU Musa’nın ayağının kırıldığı pozisyon herkesi perişan etti.Ağır çekim görüntüleri bile insanın içini acıtıyor. Ancak ziyaret konusunda futbol camiası olarak sınıfta kaldığımızı söyleyebilirim. Musa’nın bacağı kırık, hastanede ilk müdahale tamamlanmış, sedyede bekliyor.
Kafasında kamera ve mikrofon ordusu. "Acıyor mu?" diye soran bile çıktı. Bacağı kırılmış adamın, acımaz mı? Her ziyaretçiyle birlikte küçücük oda yeniden doluyor.
Musa acısını unutup kibar davranmaya mecbur. "Biraz yalnız kalabilir miyim?" deme şansı yok. Adnan Sezgin geliyor, röntgene bakıyor ve "Ooooooo!.. Oooo!.. Ooooooo!.." diyor. Musa orada, anneciği başında, duyuyorlar bu yorumu. Sezgin, üzmek için "Bitmişsin Musa’cığım sen!" demek için yapmıyor, üzüldüğü için bu tepkiyi veriyor tabii. Ama el insaf!
Biraz saygı! Hastaneyi de, Trabzonlu yetkilileri de yadırgadım. Niye izin veriliyor bu kadar kalabalığa? Ziyaret edenlere karşı değilim, yanlış anlaşılmasın. Gidenlerin ayağına sağlık. Ama her ziyaretçiyle beraber odanın sardalye konservesine dönmesi hastaya hiç yardımcı olmuyor bence...
KANAL Türk’teki Futbol Pazarı, elimden geldiğince vakit ayırmaya çalıştığım, Can (Bartu) Ağabey’i dinleme şansını bize sunan bir program. Barbaros Çıdal da takip ettiğim ve sıklıkla hak verdiğim iyi bir spor habercisi ve yorumcusu.
Galatasaray konuşulurken futbol dışı branşların içinde bulunduğu duruma dikkat çekerek doğru bir açılım sağladı ama yanlış bir cümle kurdu.: "Voleybol takımı düşüyor, basketbol takımı da düşmemeye oynuyor" dedi.
Çıdal aslında doğruyu, yanlış ifade etti.Futbol dışı branşlarda durum fena.Futbolu da ayrıca tartışmak gerekir ya, neyse... Ancak basketbol takımı şu anda Türk Telekom, Fenerbahçe Ülker ve Efes Pilsen’in ardından dördüncü sırada.
Koç Murat Özyer ve öğrencileri kendilerine sağlanan imkanlar çerçevesinde maksimum başarıyı sağlamış durumda.Galatasaray basketbol takımı elbette daha iyi yerde olmalı ama şu anki yeri kötü değil.Hele küme düşmekle hiç alakaları yok.Play-off’ta büyük ihtimal Beşiktaş’la eşleşecek ve o seri de 1-1’le başlayacak.
Barbaros Çıdal’ın kötü bir niyeti olmadığından adım gibi eminim.Ama Amerikalı oyuncusunun aynı maçta üç kez çıkan parmağını taktırarak mücadele ettiği bir takıma "Küme düşmemeye oynuyor" denmesi içime hiç sinmedi.
Bu vesileyle, Cafe Crown desteğiyle yoluna devam eden G.Saray basketbol takımının mücadelesiyle gurur duyduğumu ve o takımı çok sevdiğimi de söylemiş olayım.