Paylaş
Pandemi sürecinde tanıdığıma en memnun olduğum kişiye, Georg Christoph Lichtenberg’e (1742-1799) ait bu sözler...
Lichtenberg’in “Kendine hep saldır, insan” başlığı ile yayınlanan “Karalama Defterleri”nden seçmeler daha önce de Tevfik Turan’ın çevirisiyle yayınlanmış fakat atlamışım...
Eve kapandığımız dönemde karıştırmaya başladığım ve ergen irisi olduğum yıllardan beri sevdiğim türden “aforizmalar” ile dolu bu küçük kitap günlerimi, gecelerimi aydınlattı...
“Aforizma” demek yanlış aslında, en basit tanımla zaman içinde hayat üstüne küçük notlar düşmüş Lichtenberg.
Felsefeden siyasete, insanın doğasından evrenin sırlarına uzanan, tatlı bir mizah çizgisi üzerinde ilerleyen, ölümünden sonra yayınlandıklarında “ölümsüzlüğe” adım atmasını sağlayan notlar...
Esasen fizik, özellikle elektrik üzerine çalışmış, adıyla anılan keşifler yapmış, plazma fiziğinin atası kabul edilen, fotokopi makinesini bulan kişi olmasa da bulan kişinin önünü aydınlatan önemli bir bilim insanı.
Kalemi kuvvetliymiş; aydınlanmacı bir bilim adamı olarak “dönemdaşı” Kant gibi isimlerle ahbaplığı bulunan, namı Avrupa’ya ve hayranlık beslediği Britanya’ya ulaşmış saygın bir entelektüelmiş.
Din görevlisi bir babanın oğlu olarak, katı dini eğitimden geçmesine rağmen bir ateist olan Lichtenberg, “zehirli alaycılığı” ile kendisini de hedefe koymaktan hiç gocunmazmış: “Sevgili rabbime binlerce şükür ki beni bırakmış da ateist olmuşum...”
Çocukken geçirdiği bir kaza neticesinde kambur kalmış Lichtenberg ve bu hal özellikle ileri yaşlarında sağlık problemlerine neden olmuş.
Kamburluğuna gönderme yaparak şu tatlı notu düşmüş 1772-1773 notlarını içeren “C Defteri”ne:
“Bende yürek kafaya başka insanlarda olduğundan en az bir pabuç boyu daha yakın, büyük hakkaniyetimin sebebi de bu. Kararlar henüz sıcağı sıcağına onaylanabiliyor...”
Hayatının son döneminde görüşleriyle birlikte bir kenara itilmiş, biraz gözden düşmüş, hayata küsmüş ancak ölümünün ardından yayıncı dostu tarafından kitaplaştırılan bu defterler sayesinde adı hep yaşamış.
Nietzsche, Freud, Wittgenstein, Schopenhauer ve Tolstoy, bu defterlere ve Lichtenberg’e hayranlıklarını dile getiren isimlerden...
Lichtenberg, yazının başındaki notu pandemiyi öngörerek yazmamıştı şüphesiz; zihni büyük ihtimalle Fransız Devrimi’ne filan odaklıydı o sıralar...
Fakat bilge sözleri bir virüse yenik düşmemeye çabalayan dünyayı da aydınlatıyor işte. Dünya ortak vücudumuz ve değişimler ruhlarımızı da değiştiriyor.
İyiye, doğruya, ahlaklı, vicdanlı, adil, akılcı, özgür ve umutlu olana doğru değişiriz umarım...
Çünkü ne demiş Lichtenberg 1768’de filan: “Madem insanların hâlâ katakullilerle yönetilmesi gerekiyor, dünyada her şey yolunda olamaz...”
(Kendine Hep Saldır, İnsan, Lichtenberg, Kırmızı Kedi Yayınevi, 2018)
KOLOMB’U KEŞFEDEN AMERİKALI
“DARMSTADT’IN Kamburu” namıyla da tanınan Lichtenberg’in pek çok sözünü gülümseyerek okurken kulağıma küpe etmeye çalıştıklarım da oluyor:
“Aklı başında serbest düşünürler hafif, uçan cisimlerdir, hep önden gider ve ağır Ortodoks kütlenin de sonunda varacağı yerleri keşfederler.”
“Deniyor ki bütün ülkede 500 yıldır kimse sevincinden ölmemiş...”
“İç huzura hiçbir görüşü olmamak kadar iyi gelen bir şey yoktur.”
“Aklını kullanması gerektiğinde sanki sürekli sağ elini kullanan birinin sol eliyle bir şey yapması gerekiyormuş hissine kapılıyordu.”
“Vatan sevgisiyle öyle şeyler yazıyorlardı ki okuyanlar sevgili vatanımızla alay ediyordu...”
“Yazı masama hükmedişimdeki mutlakıyetle Almanya’ya hükmedebilen biri olmayı asla istemezdim. Herhalde mürekkep hokkalarını devirir ve ortalığı topluyorum derken daha çok karıştırırdım sadece.”
“Kim o? Sadece ben. Ah, fazla bile...”
“O beni hor görüyor, çünkü beni tanımıyor; ben onun suçlamalarını hor görüyorum, çünkü kendimi tanıyorum...”
“Fakirlere cenneti o kadar tatlı gösteren şey, orada zümrelerin eşit olacağı düşüncesidir.”
“Hep kendini bileyledi durdu, sonunda keskinleşeceğine köreldi.”
“Kolomb’u ilk keşfeden Amerikalı kötü bir keşifte bulunmuş oluyordu.”
Paylaş