Paylaş
Olayı hatırlayalım önce...
2015 yılında Erzincan Üniversitesi’nden Meriç Aybar, “19. yy’da Osmanlıyı ziyaret eden yabancı yazarların eserlerinde Osmanlı halk hayatının derlenmesi” başlıklı bir doktora tezi sundu.
Tez, bir profesör ve dört yardımcı doçent tarafından incelendi, başarılı bulundu ve onaylandı.
Buraya kadar iyi, güzel, akademik âleme müjdeler olsun; cennet vatan ilim irfanla dolsun diyebileceğimiz bir hadise.
Ancak iki yıl sonra, 2017’de tezin “derin içeriği” ortaya çıkınca işler değişti.
Sadece “indeks” diyebileceğimiz, kaynak kitapların adlarını ve konuyla ilgili sayfalarının numaralarını içeren bir listeden ibaretti tez.
Tez çalışması olmak bir yana, herhalde ilkokulda ödev diye verseydik geçer not alamayacağımız türden bir şaka girişimiydi.
Tez diye fihrist sunup geçmek ileri bir örnek olsa da Türkiye’de uyduruk tezler, ancak bir dönemin Gırgır dergisinin “Seçme saçmalar” bölümünde okuyabileceğiniz zırvalar, ayan beyan fikir hırsızlıkları, kes-yapıştır bilgeliği(!) hep konuşuldu.
Akademik âlemde işini doğru düzgün yapanlar başta olmak üzere hemen herkesin rahatsız olduğu bu durumla ilgili bir çözüm üretmek, denetim mekanizması geliştirmek yerine, “sayısal üstünlüğe”, üniversite sayısını arttırmaya inanan zihniyetin yolu açıldıkça açıldı.
O eski iyi hocaların kimi baskıya, kimi kararnameye, kimi çok anlaşılır şekilde daha iyi imkânlara yenilerek işlerini bıraktı, bırakmak zorunda kaldı, atıldı, başka ülkelere göçtü vesaire.
Neticelerini kısa vadede bile görmeye başladığımız, orta ve uzun vadede ise felaketi gelecek kuşaklara devredeceğimiz cehalet tsunamisi böyle böyle başladı işte...
Bilimsel yayınlar bakımından dünyadaki yerimiz ve daha acısı güvenilirliğimiz “alay konusu” olacak noktada.
“Akademik tez borsası” başlığı ve Mustafa Kömüş imzasıyla BirGün’de yayınlanan haber “tez işinin” nasıl gerçek bir “iş”e dönüştüğünü gösteriyordu.
İnternet üzerinde onlarca web sitesi “akademik tez yazımı” desteği(!) veriyor.
Sayfa sayısına göre fiyat belirleniyor, intihal oranının yüzde 20’yi geçmeyeceği garantisi veriliyor, “geçmek” garantileniyor vesaire.
1200 ile 7 bin 500 TL arasında değişen ücreti ödediğinizde teziniz hazır, diplomanız da denize nazır hale geliyor.
Haberi okuduktan sonra bahsedilen siteleri şöyle bir gezindim. Pek çok özel üniversitenin web sayfasında misyon ve vizyon bu kadar güzel ifade edilmiyordur herhalde; hayran kaldım, bravo!
Türkiye’de 3 tezden birinde “ağır intihal” saptanıyor; akademik sahtekârlığın, unvan dolandırıcılığının önemli enstrümanı “çakma dergi” sayısında Hindistan ve Nijerya ile birlikte en önlerde koşuyoruz...
Suyunun suyunun suyu bilim insanı “üretiyoruz”, o ürettiğimiz tiplere çocuklarımızı emanet ediyoruz, o çocukların geleceklerinin parlak olacağını düşünüyoruz.
Cehalet tsunamisine işte bu şekilde yol veriyoruz...
Paylaş